Biraz kasvet, Biraz ihtişamlı yalnızlık, Azıcık boş vermiş bir çocukluk, Bazen kocaman bir ciddiyet, Çoğu zaman uykusuzluk, Genelde sensizlik, Yazarken sessizlik, Olabildiğince duygu yoğunluğu, Arada zihin yorgunluğu, Saçma sapan uçuşan cümleler, Nerede ne zaman ve ne yazacağını asla bilmeden yaşamak.. Al işte sana azıcık bir ben tasviri
John W. Waterhouse - Miranda
Yürüyordum. Yürüdükçe kapanıyordum. Geceden beri düşüncelerim kafamda birer bilyeye dönüşüyordu, hepsi bir yandan çemberler çizdiler. Bazı anlar oldu birbirleriyle çarpıştılar, bazıları hiç hareket etmediler; bazı çemberler tamamlandı, bazı çemberler yarıçaplarıyla sınırlı kaldı. Neydim ben? Sonunda ben de soruyorum o sihirli soruyu: Neydim ben?
Reklam
Bugünün insanları oyalanacak bir şeyler bulamadığında çok sıkılıyor. Çünkü o takdirde kendilerini oyalayacak bir şey bulmaları gerekiyor. O şeyi bulamazlarsa o zaman durum felaket oluyor. Çünkü kendileriyle başbaşa kalıyor, sessizlik kısa zamanda yerini iç seslere bırakıyor. Bugünün insanları iç sesleri sevmiyor, dış seslerle iç seslerin üstünü
Serol Teber- Bilimsel Bir Peri Masalı. Syf: 288.
Freud, Michelangelo'nun Papa II. Julius için yapmayı planladığı anıt kabrin bir parçası olarak yonttuğu Musa heykelinde, anlatılanların ötesinde hep başka bir dina­mizm ve ruh halinin varlığını düşünmüştür. Burada sergilenen Musa, dinginlik içinde gösterilmiş; ancak, söylen­celere göre, dinginliğin birden gürültüyle bozulduğu o ünlü an
Kelimelerde karşılığı yok bunların, sadece buğulu akşamlarda iç sesim bir sessizlik geveliyor rüzgarın uğultusunu bastıran. Göz alabildiğince bir karanlığın içine dalıyorum kulağımda tanıdık ezgilerle. Evler bacaları ile beraber yuvalıklarını da yitirmiş, nasıl ki yüzler iki kaş iki gözden ibaret organlarsa artık, evler de bir barınak sadece. Eskisi gibi adımlayamıyor insan sokakları, parke taşlarını ya da sokak lambalarını tanısın ya da tanımasın aynı amaca hizmet ediyor adımlar. Kimse kendi ile baş başa kalmak için yürümüyor bu kaldırımları ki kaldırımlar da Necip Fazıl’ın serseri kaldırımları değil artık, sökülüp atılmış bu şehirden sokaklardaki yalnızlık…
Kelimelerde karşılığı yok bunların, sadece buğulu akşamlarda iç sesim bir sessizlik geveliyor rüzgarın uğultusunu bastıran. Göz alabildiğince bir karanlığın içine dalıyorum kulağımda tanıdık ezgilerle. Evler bacaları ile beraber yuvalıklarını da yitirmiş, nasıl ki yüzler iki kaş iki gözden ibaret organlarsa artık, evler de bir barınak sadece. Eskisi gibi adımlayamıyor insan sokakları, parke taşlarını ya da sokak lambalarını tanısın ya da tanımasın aynı amaca hizmet ediyor adımlar. Kimse kendi ile baş başa kalmak için yürümüyor bu kaldırımları ki kaldırımlar da Necip Fazıl’ın serseri kaldırımları değil artık, sökülüp atılmış bu şehirden sokaklardaki yalnızlık…
Reklam
34 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.