Aslında hepimizin tanıdığı tiyatro sanatçısı ve oyun yazarı #zeynepkaçar ın ilk romanı #kabuk u okudum. Kitabı okudum mu, yoksa kitap mı benim kalbimi okudu, en derin yaralarımı kanatıp içimi mi deşti, orası tam belli değil.
Ancak kanattığı kadar güç de veren; sevginin, şevkatin iyileştirici gücünü gösteren bir hikayesi var. Beni bu denli içine çekmesindeki sebep de tam olarak bu.
.
Öncelikle belirtmeliyim ki okunması biraz zor bir kitap. Kim, kimin kızı, kimin torunu derken sayfalar ilerledi ve hala hiçbir netlik yok. Çareyi küçük bir soy ağacı çizmekte buldum, bu işleri epey kolaylattı.
Ha, bir de kör düğüm olmuş aile bağlarını çözeyim derken daha fazla ayağıma dolandı. O yüzden çözmeyi bırakıp kendimi yazarın ellerine teslim ettim. Ancak bu kez de çevirdiğim her sayfada karşılaştığım travmatik olaylar nefesimi boğazıma düğümledi.
Peki, bir kitabı okumak için çekilen onca eziyete değer mi derseniz? Evet, kesinlikle değer
.
Hem aile travmaları gibi işlenmesi zor bir konuyu ustalıkla kaleme almasıyla, hem son satırına kadar diri tutulan gizemli aile sırlarıyla hem de sıradışı kurgusuyla okuduğum iyi kitaplar arasında üst sıralarda yerini alacak bir kitap.
Genellikle bu tarz psikoloji romanlarında edebi dil, kurguya ve konuya kurban edilir. Ancak bu kitap kurgusu, konusu ve anlatımı ile kendi içinde kusursuz bir denge barındırıyor.