Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Satı Erpak Vural

Satı Erpak Vural
@sev_kitaplari
Somatik Pratikler Yin&Yang Yoga Mindfulness Çakra Meditasyonları
Lisans
Ankara
1 Şubat
431 okur puanı
Şubat 2019 tarihinde katıldı
199 syf.
10/10 puan verdi
·
55 günde okudu
Öfke bir işarettir, hem de önemli bir işaret!
Öfke ile aranız nasıl? Neler beliriyor zihninizde, öfkeli hissettiğiniz bir anı canlandırdığınızda? Bir bakın, bedeniniz nasıl tepki veriyor bu duruma? Nefeslerinizin ritmi nasıl mesela? "Öfkemiz, başa çıkabileceğimizden çok daha fazlasını yaptığımızı ya da kaldırdığımızı gösteren bir işaret olabilir." Ben kendimi bildim bileli
Öfke Dansı
Öfke DansıHarriet Lerner · Varlık Yayınları · 20192,696 okunma
Reklam
232 syf.
·
Puan vermedi
·
32 saatte okudu
Yoga, travmanın derin yaralarını iyileştirmeye nasıl yardımcı olabilir?
David Emerson travmanın etkisinde olan kişilerle çalışan bir yoga eğitmeni. Travmaya Duyarlı Yoga yönteminin, trafik kazası, doğal afet gibi tekil olaylara bağlı travma bozukluğu yaşayanlar için değil; ikili ilişkiler içinde yara alan, ihmal edilen, fiziksel ve cinsel istismara maruz kalan karmaşık travma yaşayanlar için geliştirildiğine
Terapide Travmaya Duyarlı Yoga
Terapide Travmaya Duyarlı YogaDavid Emerson · Aura Yayınları · 202012 okunma
327 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Merhaba Bir çocuk sahibi olmaya karar verdikten sonra psikoloji, aile - çocuk türünde kitaplar okumaya başlamıştım. Bu alanda ne kadar çok okuma yaparsam o kadar iyi bir anne olacağımı zannediyordum çünkü. Okudum da. Fakat oğlum dünyaya geldiğinde bildiğim hiçbir şeyi hayatıma dahil edemedim. Edindiğim bilgilerin altında eziliyor bunları
Zor Bir Ailede Büyümek
Zor Bir Ailede BüyümekCraig Buck · İletişim Yayınevi · 20181,982 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
336 syf.
9/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Merhabalar Nermin Yıldırım'ın okuduğum ikinci kitabı
Rüyalar Anlatılmaz
Rüyalar Anlatılmaz
zaten kronolojik olarak ikinci kitabıymış. İlk olarak yazarın da ilk kitabı olan
Unutma Beni Apartmanı
Unutma Beni Apartmanı
nı okumuştum. Tesadüfen bu sırayla okumuş olmamın önemini ilk kitabına yaptığı "para karşılığı hikaye yazma" göndermesi ile kavramış oldum. Bu küçük detay
Nermin Yıldırım
Nermin Yıldırım
kitaplarını kronolojik sırayla okumayı gerektirir mi bilmiyorum ama ben öyle yapacağım. Fazla ayrıntıya girmeden konusu kısaca şöyle. İspanya'da yaşayan Pilar, bir gece eve gelmeyen eşi Eyüp'ün izini sürerken yolu İstanbul'a, eşinin hiç tanımadığı ailesinin evine düşer. Ona rehberlik eden şey ise eşinin rüyalarını yazdığı bir defter olur. Bu kitap ile birlikte #nerminyıldırım her satırında adım adım çözülen bir ailenin sır perdesini ayırıyordu, ilkinde olduğu gibi. Fakat bu kez aile ilişkileri, karekterlerin travmaları daha dallanıp budaklanmıştı. Bu ikinci kitabında yazarın, olay örgüsünü nasıl da güçlendirmiş olduğunu fark ettim. Her bir karekterin ayrı ayrı hayat hikayesini sunarak kimin, neyi, neden yaptığının anlaşılmasını istiyor yazar. Olaylara ve kişilere farklı bakış açıları getirerek, karekterlerin iç dünyasını keşfettirmesini ve hiçbir şeyin asla göründüğü gibi olmadığını vurgulamasını çok sevdim. Hem konunun gizemi nedeniyle hem de akıcı bir anlatımla kaleme alınan kitap bir solukta okunacak cinsten. Fakat hikayedeki düğümler çözüldükçe ortaya çıkan manzara boğazınızda düğümlenip soluk almanızı da engelliyor. Sonunda hiç beklemediğim bir aile travmasına şahit olmayı hiç beklemiyordum. Sevgiler
Rüyalar Anlatılmaz
Rüyalar AnlatılmazNermin Yıldırım · Hep Kitap · 20172,291 okunma
147 syf.
10/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Köylere kitap götürmek çöle su götürmek gibidir.
Fakir Baykurt'un ölüm döşeğindeyken yaşanmış bir hikayeden yola çıkarak yazdığı son romanı
Eşekli Kütüphaneci
Eşekli Kütüphaneci
Yazarın okuduğum 5 kitabının her birini ayrı seviyorum. Fakat bu kitabın hem
Fakir Baykurt
Fakir Baykurt
un son romanı olması hem de kitaptaki hikayenin yaşanmış olması bendeki yerini ayrı kılıyor. Ürgüp'te bir kütüphaneye müdür olarak atanan Mustafa Güzelgöz, masasının başında oturup köylünün gelip kitap okumasını beklemez. Eşeğine yaptırdığı iki gözlü sandıkla köy köy dolaşarak halkı kitap okumaya teşvik eder. Çok kısıtlı bütçesiyle büyükşehirlerde yaşayan tanıdıklarından, kaymakam, vali, belediye başkanlarından küyüphaneye destek talebinde bulunur. Özellikle çocuklar için resimli kitaplar isterken, kadınların kütüphaneye ayaklarının alışması için dikiş makinesi bile aldırtır. Bunlarla yetinmeyip köylülere kooperatif kurma, hamam yapma, müze açma konusunda ön ayak olur. Tabi bütün bunlar tereyağından kıl çeker gibi olmaz. Attığı her adımda karşısında gericiliği, cehaleti ve bürokrasiyi de bulur... Kitabın son sayfasını henüz kapattım ve içimdeki umut, hayal kırıklığı, öfke taptaze. Karmaşık duygular içindeyim. Bir insanın nasıl bu kadar umut dolu, azimli oluşuna hayranlık duyarken bir başkasının neden bu kadar acımasız olabileceğine karşı öfke doluyum. Veya toplumun nasıl böyle duyarsız oluşuna kırgınım, kızgınım, üzgünüm.
Eşekli Kütüphaneci
Eşekli KütüphaneciFakir Baykurt · Literatür Yayınları · 20109,8bin okunma
Reklam
88 syf.
3/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Kitap için ayrıca bir inceleme yazmayacaktım ama benim gibi "ödüllü bir öykü kitabı" diye beklentilere kapılanların olabileceğini düşündüm.
Sıcacık Bir Ev
Sıcacık Bir Ev
in yazarın ilk öykü kitabı olmasını da göz önünde bulundurarak kısa bir değerlendirme yazacağım. Yer yer fantastik öğelerin de bulunduğu 12 öykü içeriyor kitap. Genel olarak emeği ile geçinen insanların yaşamlarından kesitler sulmuştu. Kot taşlama işçisi, zincir hamburger çalışanı olduğu gibi "beyaz yaka" çalışanlar da vardı. Fakat zengin - fakir ayrımını o kadar çok göze sokulmuştu ki bir süre sonra kabak tadı vermeye başladı. Bu ayrımın her öyküde işlenmesinde, hatta kitabın bunun üzerine kurgulanmasında da hiç bir sorun yok. Sorun, aynı öykünün içinde bazen açıktan bazen de araba markası vs belirterek sık sık buna başvurulması! Bu kadarına hiç gerek yoktu. Öykü türünün olmazsa olmazı duygu altarımları da zayıftı. Karekterlerin içinde bulunduğu ruh halleri - son akşam yemeği öyküsü hariç - pek geçmedi bana. Kadın karekterlerin yer aldığı öyküler dışında diğer öykülerdeki baş karekter hep aynı kişiydi de sanki isimleri değiştirilmişti. Yani belirgin bir karekter ayrımı yoktu. Aynı kişinin yaşamının farklı dönemlerinin ele alındığı hissi uyandırdı. İki de biyografik romanı bulunan
Özgür Çırak
Özgür Çırak
in vermek istediği sosyal mesajları, fikirleri kabaca beğensem de öykünün işlenişlerini vasat buldum. Romanlarını bilemem ama öykülerini hem duygusal hem düşünsel açıdan doyurucu bulmadım. Daha taze bitirdiğim
Feyza Hepçilingirler
Feyza Hepçilingirler
in öykü incelemesi yaptığı kitabı
Öyküyü Okumak
Öyküyü Okumak
da dediği gibi "öykü okumak zordur" fakat bence yazmak daha zordur!
Sıcacık Bir Ev
Sıcacık Bir EvÖzgür Çırak · Nota Bene Yayınları · 201976 okunma
106 syf.
8/10 puan verdi
·
27 saatte okudu
O, bütün kadınca bilmeyişlerin tek adıdır.
Merhabalar 1970'li yılların simge yazarlarından sayılan
Sevgi Soysal
Sevgi Soysal
ın, hayatı ve eserleri üzerinde 12 Mart döneminin derin izleri düşmezden hemen önce 1968`de yazdığı kitaptır
Tante Rosa
Tante Rosa
. Bu yazarın ilk kitabı değildir fakat yazarın hayatına, kadınlığa, özgürlüğe bakış açısını kavrayabilmek için bu kitapla başlamanın daha doğru olacağını okumuştum. İsabetli bir başlangıç oldu benim için de. Soysal, Rosa karekterini anneanne ve teyzesi Rosel'den başlayıp kendisinde biten bir kadınlık çizgisinde ele alır. Tante Rosa; uçarı, aşka aşık, hayalperest, yaşama tutkuyla bağlı, özgürlüğüne düşkün olmanın ve kendini koşulsuz sevmenin adıdır. Çizilen bu tutkulu kadın portresi şu anki algılayışımızla bile yadırganan, ancak çok daha modern bir toplumda kabul görecek bir kadındır. Aynı zamanda biz kadınlar açısından da belli yanlarıyla ulaşılabilecek bir kadın arketipidir. Bu haliyle Soysal'ın Rosa karekterini yarattığı dönemin siyasi ve kültürel yapısını düşünürsek cesaretine hayran kalmamak elde değil. Tahmin edileceği üzere kitap yayınlandığında edebiyat çevrelerince "yerli" bulunmayarak eleştirilmiş. Kitabın sunuş kısmında kızı Funda Soysal'ın da ifade ettiği gibi, bu yazarın en başarılı, en bilinen romanı değildir. Fakat onunla ilk kez buluşacak okura onu tanıtmak, özellikle kadın okurları kendi varoluşlarıyla yüzleştirmek için en doğru kitap budur. Kabullenmek için olmasa da farkına varmak için... Tavsiye ederim.
Tante Rosa
Tante RosaSevgi Soysal · İletişim Yayınları · 20193,947 okunma
146 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Feminist doğulmaz, feminist olunur!
Merhaba, 8 Mart, kadın hakları, kadına yönelik şiddet deyince ilk olarak akla kadın cinayetleri veya kadına yönelik fiziksel şiddet geliyor değil mi? Bunun altında yatan toplumsal cinsiyet rolleri hiç konuşulmuyor veya görülmüyor. İşte bu kitap, popüler kültürde ve sosyal medyada kulaktan dolma "erkek karşıtlığı" olarak sunulan
Feminizm Herkes İçindir
Feminizm Herkes İçindirBell Hooks · Bgst Yayınları · 2012906 okunma
300 syf.
7/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Elinden gelenin en iyisini yapan aile vardır!
. "Çocuğa en çok zarar veren şeyler, size çocuğa zarar verdiği öğretilmiş şeyler değildir!" Çocuk hakları, istismarı konusunda tüm ezberleri bozan kitap
İyi Aile Yoktur
İyi Aile Yoktur
Nihan Kaya'nın en çok ses getiren, beğenilen, göklere çıkarılan ve bir o kadar da eleştirilen kitabı. Kitabı okuduğundam beri yazarın YouTube videolarının neredeyse tamamını
İyi Aile Yoktur
İyi Aile YokturNihan Kaya · İthaki Yayınları · 20186,1bin okunma
110 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Kırıldığımız yerden sürgün veren öyküler..
. "Acaba bu yarayı hep ağır ağır iyileştiren de nedir?" Merhabalar,
Melisa Kesmez
Melisa Kesmez
in ikinci kitabı Bazen Bahar, W. Shakespeare in Othello aldı kitabında geçen şu alıntı ile başlıyor. Üzerinde belki günlerce, aylarca düşünülecek bu alıntının kitaptaki bütün öykülerde bir şekilde hayat bulması gerçekten hayranlık uyandırıcı.
Bazen Bahar
Bazen Bahar
Kapanmayan eski defterlerin, ağır anneanne yorganlarının, bir avuç domates tohumunun, ailece yenilen yılbaşı yemeklerinin, yarım kalmış aşkların, ayrılıkların sanki tozunu alıp ruhumuza bir bahar temizliği yapıyor. Her bir öyküde, kabuk bağlasa da sızlayan yaralarının o iyileşme anına şahitlik ediyoruz. Tam bir damla gözyaşı yaşı akarken usul usul yanağınızdan hemen ardından bir tebessüm geliveriyor. Tıpkı kopan fırtınanın ardından açan güneş gibi, aniden beliriveren gökkuşağı gibi.. Tıpkı kırıldığımız yerden sürgün verip, tomurcuklanıp çiçeğe durduğumuz bir bahar gibi... Hayat gibi... Hayat, bazen bahar... Sevgiler
Bazen Bahar
Bazen BaharMelisa Kesmez · Sel Yayıncılık · 20153,067 okunma
Reklam
184 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 saatte okudu
Uyuyan güzeli uyandıran kitap, Kadının Adı Yok!
Masallar, masallar... Pamuk prensesli, Külkedili masallar... Başında kurdelesi, uzun kirpikleriyle prenslerini bekleyen kızlar... Ve prensler... Romanlar, öyküler... Biri kız, biri oğlan iki çocuklu aileler... Mutfakta kek pişiren mutlu anneler, evrak çantalı, otomobilli babalar... Merhabalar Şu yukarıda yazdığım alıntıdaki masala, hayatımızın bir döneminde mutlaka kandık, biz kadınlar. En idealistinden en sosyalistine, en muhafazakarından en libareline hepimiz kandık, kandırıldık ve belki de kanmak istedik. . İşte canım
Duygu Asena
Duygu Asena
bu kitapla uyuyan güzeli uyandırıyor peri masalıdan. O derin uykudan uyanmak için kimimize seslenmek yetiyor, kimimizin ise sarılması gerekiyor. Gerçekler yüzümüze bir tokat gibi çarpılmadıkça gözümüz kör, kulağımız sağır olabiliyoruz. Dili o yüzden sert, iğneleyici, rahatsız edici. Kitaba ve yazara yönelik oldukça ağır eleştiriler, suçlamalar, hakaretler; yayımlandıktan sonra getirilen yasaklamalar var. Çoğu kadınsa abartılı bulduğunu ifade etmiş. Hatta ben bile bazı kısımlarda "yok artık!" dediğimi itiraf etmeliyim. Fakat hemen o anda iç sesimdeki toplumsal eril yargıların, zihnimi ne denli esir aldığını fark edip okumama devam ettim. Bu farkındalığı kazanmış olmak bile ne güzel.
Kadının Adı Yok
Kadının Adı Yok
Feminist Edebiyat okumalarımda önemli bir köşe taşı olmasının yanı sıra hayatımın geri kalanı için de bir rahber, mentor niteliğinde. Nasıl bu kadar geç kalmışım okumak için, nedem ertelemişim, bilemiyorum. Her yaştan her kadının hayatının belli dönemlerinde tekrar tekrar okuması gereken bir başucu kitabı bence. Sevgiler
Kadının Adı Yok
Kadının Adı YokDuygu Asena · Doğan Kitap · 06,5bin okunma
196 syf.
9/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Son sığınak, son insani köşe...
Merhabalar Yaşar Kemal'in "Zülfü büyük kapıdan bu romanıyla girmiştir" dediği ve
Zülfü Livaneli
Zülfü Livaneli
ye de 2009 yılında Orhan Kemal roman armağanı kazandıran
Son Ada
Son Ada
ile birlikte yazara karşı tüm ön yargılarım kırıldı. Kaleminin edebi gücünü zayıf bulduğum yazarın, "en siyasi romanım" dediği bu roman benim de okuduğum Livaneli kitapları arasında en sevdiğim kitabı oldu. Yazarın genel olarak işlediği konular öyle derin, öyle dersler alınacak türdendir ki; zaten söyleyiş biçiminden çok söylenilene odaklanılması gerektiğini kitabın giriş kısmında
Yaşar Kemal
Yaşar Kemal
de önemle belirtiyor. "Herkesin elinden geldiğini, içinden geldiği kadar yaptığı" ütopik bir adanın hikayesinin, adım adım nasıl distopyaya dönüştüğünü huzursuzluk içinde okudum. Bu kötü gidişat aynı zamanda Türkiye'nin küçük bir panaromasını da çiziyordu. Yakın geçmişte deneyimlediğimiz ve halen içinde bulunduğumuz dönemin küçük bir kesintiydi adeta. Ada'ya gelen emekli bir başkanın diktatörce uygulamaları, bunun karşısında ada halkının edilgen kalması, muhalif her sesin "terörist" olarak ilan edilmesi, üstü kapalı tehditler ile adalıların da giderek içlerindeki kötüyü açığa çıkarması ve o korkunç son... Bu haliyle, sadece bir roman olarak değil, politik metin olarak mutlaka okunmalı ve dersler alınmalı. Sevgiler
Son Ada
Son AdaZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201351,5bin okunma
352 syf.
9/10 puan verdi
·
6 günde okudu
"Fedakar" anneliğin tüyler ürpertici yüzü!
Nobel Edebiyat ödüllü çok sevdiğim yazar
Toni Morrison
Toni Morrison
a Pulitzer ödülünü de kazandıran romanı
Sevilen
Sevilen
tam da bugünlerde, anneler gününde okunacak bir kitap. Marrison bize bu kitapla birlikte; başta kölelik yaşamı, ırkçılık olmak üzere annelik vicdanını, kadınlık duygusunu, toplumsal yargıları da sorgulatıyor. Fedakar, cefakar anne arketipinin, çocuklarını kendi yaşadığı acılardan, köle olmaktan korumak adına daha ne kadar fedakar olabileceğini de gözler önüne sermiş oluyor. Anneliğin o karanlık, baş etmesi zor yanı sanırım hiç bu kadar tüyler ürpertici olmamıştır. Önemle belirtmeliyim ki kitap kolay okunmuyor. Bunda olayların düz bir zaman çizgisinde akmamasının yanı sıra işlenen konuları hazmetmesinin ağırlığı da var. Yaklaşık 40 yıllık bir zaman diliminde karekterlerin geçmişi ile bugünü arasında mekik dokuyan, olaylardan çok bu olayların karekterler üzerindeki etkisini dillendiren bir kitap. Bu sebeple ilk 50 sayfada kitabın içine girmekte epey zorlandım. Sonrasında ise elimden bırakamadan boğazım düğümlenerek okudum. Daha önce okuduğum
En Mavi Göz
En Mavi Göz
kitabında olduğu gibi bu kitabın anlatımında da büyülü, şiirsel bir dil kullanmış yazar. Zaten konuya dahil ettiği doğaüstü ayrıntılarıyla da anlatımı zenginleştirmiş. Hem yazım tekniği hem de işlenen konunun ağırlığı ve muğlak kalan kısımları nedeniyle kitabın sabırlı, dikkatli okurlara hitap ettiğini söyleyebilirim. Fakat yine de herkesin bunu ya da en az bir Toni Marrison kitabı okumasını tavsiye ederim. Sevgiler..
Sevilen
SevilenToni Morrison · Sel Yayınevi · 20231,450 okunma
224 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
"İnsanlığa dair kavrayışımızı biraz daha ileriye götürmeyecekse bir cinayeti çözmenin ne anlamı var ki? Bu alıntıdaki "İnsanlığa dair kavrayışımızı biraz daha ileriye götürmeyecekse" ayrıntısı olmasa - bence- polisiye kitap okumanın da bir anlamı yok. Polisiye kitaplara bakış açısı bu minvalde olan biri olarak dolayısıyla inceleme yazmanın da bir anlamı olmadığını söylemeliyim. Fakat yoğun dikkat gerektirmeyen bu tür kitapların bulaşık yıkarken, yemek yaparken, çamaşır katlarken Storytel'den sesli olarak dinlenebileceğini tecrübe ettim. Kaldı ki sadece bir cinayet çözümü olarak göremeyeceğim bu kitabın alt metninde de güçlü toplumsal eleştiriler yattığını da belirtmeliyim. Bir çocuğun gözünden toplumsal şiddetin varoş mahallelerde nasıl da kanıksanmış olduğunu, ince bir mizah ve kıvrak bir zekanın ürünü olarak, okumuş oldum bu kitapta. Bir cinayetin perde arkası aralanırken, yer yer hüzünlendiren küllenmiş aşklar, yer yer de tebessüm ettiren çocuk olmanın unuttuğum o masum sevecenliği eşilik etti satır aralarında. Başlarken de değim gibi türü itibariyle bana hitap etmese de yazarın tarzını beğendim genel olarak. Fakat sesli kitap olarak dinlemesem yine de alıp okur muydum bilemiyorum. Sevgiler..
Cehennem Çiçeği
Cehennem ÇiçeğiAlper Canıgüz · April Yayıncılık · 20136,5bin okunma
176 syf.
8/10 puan verdi
·
2 saatte okudu
Kendi ebeveynlik yolcuğum hakkında bir kitap yazsaydım eğer, kitaba seçeceğim isim kesinlikle "Denemediğim yol kalmadı" olurdu. Özellikle uyku konusunda İki çocuk annesi olan İsabelle Filliozat, anne ve babasıyla da aynı mesleği paylaşan bir psikolog. Yani kendi tahsilinin yanı sıra aileden gelen deneyimli bir psikolog. Kitap genellikle çocukların ilk yıllarında yoğun olarak karşılaştığımız ağlama ve öfke nöbetleri, karşı koyma, "inatlaşma" gibi krizleri daha az hasarlı atlatmak için kaleme alınmış. Sade ve anlaşılır bir dille aktarılan örnek olaylar ve çözüm yolları da çizimlerle desteklenmiş. Bu alanda hatırı sayılır bir okuma yaptığımdan kitap bana biraz yüzeysel geldi. Özellikle çocuğun duygusu yerine sergilediği davranışa odaklanılmasını da bir parça temelsiz buldum. Fakat kitabın giriş kısmında, yazarın Çocukluğun Duygusal Dünyası adlı kitabında bu konunun daha ayrıntılı işlendiği yazıyor. Yazardan okuyacağım bir sonraki kitap da belli oldu böylece. Özetle kitabı genellikle 0-2 yaş bebeği olan ebeveynlere ve daha önce hiç ebeveyn kitabı okumamış, çocuk psikolojisi alanında pratik bilgi arayan herkese tavsiye edebilirim. Sevgiler
Denemediğim Yol Kalmadı!
Denemediğim Yol Kalmadı!Isabelle Filliozat · Kuraldışı Yayınları · 20191,027 okunma
52 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.