Acı, bir bıçak gibi keskindir. Ruhumuza saplandığında, tüm varlığımızı ele geçirir. Renkler solar, neşe kaybolur, etrafımızda bir matem havası hakim olur. Acının gölgesi her köşeye siner, her duyuya işler.
Gülümsemeler donuklaşır, gözlerdeki ışıltı söner. Kalbimiz bir ağırlık taşır, her nefes zorlaşır. Sevdiğimiz şeyler anlamsızlaşır, hayattan zevk almamız imkansız hale gelir. Acı, bir sis bulutu gibi etrafımızı sarar ve gerçekleri görmemizi engeller.
Zaman sanki durur, her saniye bir asır gibi gelir. Acıyla başa çıkmak için çabalarız, ama bu keskin duygudan kurtulmak kolay değildir. Yaralarımız derindir, iyileşmesi zaman alır.
Ancak unutmamalıyız ki, her fırtına bir gün diner, her güneş yeniden doğar. Acı da sonsuza kadar sürmez. Zamanla hafifler, azalır ve yerini kabullenmeye bırakır.
Bu süreçte kendimize karşı sabırlı olmalıyız. Yas tutmak, ağlamak ve duygularımızı ifade etmek için kendimize izin vermeliyiz. Sevdiklerimizden destek almalı ve yalnız olmadığımızı bilmeliyiz.
Zamanla acımızın gölgesi hafifleyecek ve yeniden renkleri görmeye başlayacağız. Belki de eskisi gibi olmayacağız, ama daha güçlü ve daha dirençli olacağız. Acı bizi değiştirmiş olacak, ama bize yeni bir bakış açısı da kazandırmış olacak.