Ben bir çok insanı vicdanım yüzünden affettim Allah'ım. Ama sen sakın affetme. Çünkü zarar verdiler kuluna verdiğin tertemiz, sana inanan o kalbe Ben affettim, sen lütfen affetme.
Sayfa 19
"Bir yerlerde bir ırmak olduğunu düşünüp duruyorum" dedi. "Suları coşkun bir ırmak. Suyun içinde iki kişi var ve birbirlerine tutunmaya çalışıyorlar, bütün güçleriyle uğraşıyorlar, ama sonunda dayanamıyorlar. Akıntı çok kuvvetli. Birbirlerini bırakmak, ayrı yerlere sürüklenmek zorundalar. Sanırım bizim durumumuz da bu. Çok yazık, Kath, çünkü birbirimizi bütün hayatımız boyunca sevdik. Ama sonuçta, sonsuza kadar birlikte olamayız."
Reklam
"...çünkü birbirimizi bütün hayatımız boyunca sevdik. Ama sonuçta, sonsuza kadar birlikte olmayız. "
Sayfa 267 - YKYKitabı okudu
…bizse tam olarak dibi görünmeyen devasa ve derin bir suda doğduk. Burada korkuyoruz ama o suya girmekten başka seçeneğimiz hiç olmayacak. Hatta bundan daha güzel bir anımız olmayacak. Bu yüzden yaşamayı güzel sanacağız. Tehlikeye olan algımızı orada değiştirdik çünkü. Bize kendimizi kandırmamız öğretildi. Orada ne kadar tehlikeli olsada güvenin çağrısını duyduğumuzu sandık, o suyu sevdik. Yaşamak için ve burada kalmak için buna mecburduk
Sayfa 167Kitabı okudu
. Gün batımlarını her zaman sevdik çünkü sadece bir kez olur ve geçerler. "Ama Lena, bu çok üzücü." Hayır, gün batımı kalsaydı ve biz sıkılırsak, bu gerçekten üzüntü olurdu. . . .
çünkü birbirimizi bütün hayatımız boyunca sevdik. ama sonuçta, sonsuza kadar birlikte olamayız.
Sayfa 267Kitabı okudu
Reklam
Ben bir çok insanı vicdanım yüzünden affettim Allah’ım. Ama sen sakın affetme. Çünkü zarar verdiler, Tertemiz, Sana inanan o kalbe. Ben affettim, sen lütfen affetme.
Sayfa 19 - İndigoKitabı okudu
“Kırıp döktük Kıramazmışız kırdık Dökemezmişiz döktük Sevdik ekmek banmayı Çünkü sahiden çocuktuk Büyükler o Allah’ın belaları Anlasalardı bir ülkedir Hem ne de çok şeyler için Tedarikler ülkesidir çocukluk”
Sayfa 350
"Bir yerlerde bir ırmak olduğunu düşünüp duruyorum," dedi. "Suları coşkun bir ırmak. Suyun içinde iki kişi var ve birbirlerine tutunmaya çalışıyorlar, bütün güçleriyle uğraşıyorlar, ama sonunda dayanamıyorlar. Akıntı çok kuvvetli. Birbirlerini bırakmak, ayrı yerlere sürüklen­mek zorundalar. Sanırım bizim durumumuz da bu. Çok yazık, Kath, çünkü birbirimizi bütün hayatımız boyunca sevdik. Ama sonuçta, sonsuza kadar birlikte olamayız."
Sayfa 266Kitabı okudu
Bize insanları sevme yerine egomuzu sevmeyi öğrettiler. Biz ailelerimizin fotokopisi olmaya mecbur kaldık. Çünkü onlar nasıl yaşadıysa biz de öyle olmak zorundaydık. Sarıldığımız ideolojiyi sevdik ona aşık olduk. İdeoloji, insanı kültürlü ve entelektüel yapar sandık ama onların bizi kendi bekçileri yapmaktan öteye gitmediğini geç fark ettik. Bütün insanlığı ilgilendiren şeylere kör, sağır olduk; sadece kendi egomuzu büyüttük ve onun peşinden koştuk. Tıpkı rüzgarın sonbaharda savurduğu kuru yapraklar gibi onların da bizi sürüklediği yönü hiç sorgulamadık.
Reklam
John Maynard Keynes’ten Nefretimin Yirmi Sebebi..
Biz burada bin şu kadar yıl binlerce çocuk Ahrette buluşmacasına bahse tutuştuk Aşk dediğin değildiyse mastarların astarı Bahsin içine girmesindi ispiyonculuk Çocuktuk fide zehri açık adres saklı kın Kıyımızdan bizi seyretmeyi göze alanın Başını bulandırdık uçurummuşuz gibi Yıldırdık kim zapta yeltendi kanadı eli Sabah ışıdı ruhumuzda beliren
Hayatlarımız kolay olmadı. Büyük buhranlar atlattık Çok engel atladık, çok koştuk, çok yorulduk, çok tükendik. Çok sevdik, çok sevilmedik. Yapayalnız kaldık, yapayalnız bırakıldık. Çok kez bitti dedik, çok kez yeniden başladık. Çoğu zaman normal olmadığımızı düşündük. Kimi zamanlar ise başkaları bizim normal olmadığımızı düşündü. Kendimize anormal sorular sorduk, sonra başkalarına da anlamsız sorular sorduk. Çünkü merak ettik, çünkü sormak istedik, çünkü içimizden geçen neyse dışımıza vurmak istedik. Oysa anlaşılmadık. Kimse bizi anlamadı, kimse bizi zaten hiçbir zaman anlamazdı. Ama her şeyin ötesinde bazen biz bile kendimizi anlamadık. Bazen aynaya baktık, "Sen neden böylesin!” dedik kendi kendimize, sonra aynadaki gözlerimiz bize hüzünle baktı sanki, içimizden bir ses geldi, "Sen bile sevmezsen beni... Kim sevecek?"
Sayfa 300Kitabı okudu
Çok iyi
Modern batının meydan okuması karşısında zemin ve istikamet arayışında olanlar, Chul Han'ı çok sevdik. Tıpkı kendisinden önce Bauman'ı, Baudrillard'ı, Foucault'yu ve diğer birçok Batı kritikçisini çok sevdiğimiz gibi. Çünkü tüm bu isimlerin hem Batı düşüncesine vukûfiyetleri tamdı hem de sanki bizim adımıza konuşuyor, yapmak istediğimiz tahlili yapıyor. varmak istediğimiz tespitlere varıyorlardı. Daha ne olsundu? Biz de bağrımıza bastık hepsini Nietzsche'den, Marks'tan, Heidegger'den Chul Han'a kadar tüm bu düşünürleri, varoluşçuları, neomarksistleri, postyapısalcıları, postmodernistleri ve daha nicesini heyecanla okuduk, anlattık. Fakat kaçırdığımız bir şey vardı sanki: Tüm bu isimler "suyun içindeki balıklar" gibiydi. Suyun içinde, yanı modern batı düşüncesi içinde, yaşayabiliyorlardı, dışarı çıktıklarında hemen soluyor, canlılıklarını kaybediyor ve nihayetinde ölüyorlardı. Açıkçası sadece tüketiyor gibiydik Ve tüketimin kapitalist mantığına uygun olarak Yeni olan öncekini eskitiyor, değerini düşürüyordu.
Sayfa 5 - Toplum Tipolojileri ve Dijitalleşme: Bir Byung-Chul Han MüzakeresiKitabı okudu
Bir yerlerde bir ırmak olduğunu düşünüp duruyorum. Suları coşkun bir ırmak. Suyun içinde iki kişi var ve birbirlerine tutunmaya çalışıyorlar, bütün güçleriyle uğraşıyorlar, ama sonunda dayanamıyorlar. Akıntı çok kuvvetli. Birbirlerini bırakmak, ayrı yerlerde sürüklenmek zorundalar. Sanırım bizim durumumuz da bu. Çok yazık, çünkü birbirimizi bütün hayatımız boyunca sevdik. Ama sonuçta, sonsuza kadar birlikte olamayız.
Sayfa 266Kitabı okudu
755 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.