Demek ki âşık da bileşik bir sûretin sahibidir. Dolayısıyla aşık sevgilisine dair, herhangi bir tarzda bir şey işitse, bu tarzda ona dair aldığı haberle onu sever; tıpkı Hz. Peygamber'in şu hadisinde ifade edildiği gibi: "Benim yüzümden bir dostu mu sevdin, yoksa bir düşmandan mi uzaklaştın?" Demek ki, eşyayı O'nun sebebiyle sevmek ve eşyadan O'nun sebebiyle yüz çevirmek, her şeyden öte, Allah'a duyduğumuz sevginın anlamını ve özünü oluşturmaktadır.
Ah Macide, Ömer, Bedri…
Bu hikaye böyle bittiği için çok üzgünüm.Her şey bambaşka olabilirdi. Bu incelemeyi edebiyatı değil duygusallığı, lirikliği ele alarak yapacağım.
Kitabı okurken Macide karakterinde Sabahattin Ali’nin bir kadının duygusal psikolojisini bu kadar iyi nasıl yansıttığını, kelimelere nasıl döktüğüne hayret ediyorsunuz. Kitapta
Onu, sevebileceğinin en yücesiyle sevdin.
Titreme daha fazla kalbim.
Bağışla kendini artık onu da
Bırak gitsin.
Bırak gitsin.
O senin ezel gününden kaderin
Sen onu nasılsa bin kere daha
Seveceksin
Onu, sevebileceğinin en yücesiyle sevdin.
Titreme daha fazla kalbim.
Bağışla kendini artık onu da
Bırak gitsin.
Bırak gitsin.
O senin ezel gününden kaderin
Sen onu nasılsa bin kere daha
Seveceksin.