Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bu temsile göre kalbimiz, tohumun düştüğü toprak sayılır. Eğer kalp toprağı ilim suyu ve sevgi güneşiyle yoğrulur, bir de işten anlayan bahçıvan eliyle çapalanıp sürülürse tohumlar filize durur. Ardı sıra ağaç haline gelir. Böylesi bir ağaç için "Kuran'ın tamamıdır" diyebiliriz sanırım. Peki, meyvesi?.. Gönül toprağından boy veren Kurân ağacının meyvesi, hikmet olsa gerek... En büyük hikmet, kişinin kendisini okuyabilmesi değil midir? Öylesi bir hikmetle hakîm olan kullarından eylesin Rabbimiz!..
Sevgi bu olsa gerek.
İnsanoğlunun yeryüzünden tamamıyla silinmesinden daha küçük hiçbir olay, onunla tanışmamı, konuşmamı, gözlerinin içine bakmamı, elini tutmamı ve evet, onu sevmemi, üstelik onun da bana karşı boş olmadığını görmemi sağlayamazdı.
Reklam
"Çocukken bana hep yaşına göre olgun bir kız derlerdi. Hep en büyük bendim, benden küçüklere örnek olmak zorundaydım, okulda başarılı olmak zorundaydım. Yanlışlık, yaramazlık, afacanlık yapamazdım. Konuşmaya başlar başlamaz düzgün cümlelerle, Anadolu'da geziyor olmamıza rağmen İstanbul Türkçesiyle konuşuyordum. Böyle bir çocukluğun ardından ergenliğimle birlikte denge bozuldu. Çünkü büyük bir ihtimal unutulan bir şey vardı: SEVGİ! Ben de bu açığımı hep dışarıda karşılamaya çalıştım. Başvurduğum her duvar için başımda bir yumru oluşmuştu. Ama artık yumru oluşabilecek normal bir zemin kalmadığından ya da beynim yekpare bir yumru haline geldiğinden olsa gerek insanlardan uzak durmaya, en fazlası minimum düzeyde ilişki kurmaya karar verdim."
SAHİP OLMAK YADA OLMAK “Biliyorum ki ben, Tatlı bir sevgiyi, küçük bir sevinci tattığım anlar dışına, Hiçbir şeye sahip değilim.” Goethe Eğer sevdiğim halde, karşımda bir sevgi doğuramıyorsam, yani sevgim bir karşı sevgi üretmiyorsa; yaşamımı seven bir insan olarak dışa vurmam beni sevilen biri haline getirmiyorsa, sevgim güçsüz
Samle Çağla yazdı... MEHMET BİNBOĞA’NIN, “ŞİİRKENT'İN NARÇİÇEĞİ” ADLI ROMANI HAKKINDA BİR İNCELEME DENEMESİ...Samle Çağla Mehmet Binboğa'nın geçen yıl birinci cildi yayımlanan "Efelya" seri romanının ikinci cildi, "Şiirkent'in Narçiçeği" adıyla İzan Yayınlarından çıktı. Kitabın kapak dizaynı, Efelya'da
EFELYA'dan... ........ Elif, Ferhat'ı daha yakından tanımak için, çocukluğuna dair hatıralarını anlatmasını istedi ondan; sonra sesine bir avuç fesleğen katıp: “Dur, önce anneni anlat, çok merak ediyorum, yaşıyor değil mi?” “Yaşıyor değil mi?” cümlesiyle Ferhat birdenbire dağılmıştı. “Hayır, yaşamıyor; çocukken kaybettim
Reklam
Dostoyevski'nin Anna Karenina incelemesi!
Başlangıçta çok beğendim; başımı kaldıramıyordum; ayrıntılarına kadar bayağı hoşlanmıştım; ancak bütününde ilgim azaldı. Bunu bir yerlerde okumuşum gibi gelmişti bana, evet, hâlâ belleklerde tazeliğini koruyan, Kont Tolstoy'un Çocukluk ve Delikanlılık, Savaş ve Barış adlı yapıtlarında da aynı hava vardı. Konusu farklı olmakla birlikte Rus
Sayfa 701 - 702, 703, 704, 705, 706, 707, 708, 709, 710, 711, 712 Yapı Kredi Yayınları
[ Dünyayı Güzellik Kurtaracak... ]
Sait Faik ötekileri anlatırken işte bu kalender adamın sevgisini anlatır, ama yine de sevgiden çok güzelliğe inanır... Çünkü sevgi, güzelliğin görünümlerinden sadece biridir... Yeryüzünün bütün güzelliklerini sadece sevgiye sığdırmak haksızlık olur... Bu nedenle olsa gerek inatla; *** "Dünyayı güzellik kurtaracak" *** der, durur...
Sayfa 126 - Doğan Kitap 1.Baskı Eylül 2007Kitabı okudu
MODA: Görgü kurallarına aykırı olsa ve Fransa'da insanlar işitilmek için konuşmasalar bile, madem kız kardeşiz ve madem aramızda fazla resmiyete gerek yok, istediğin gibi konuşacağım. Diyorum ki, ortak doğamız ve alışkanlığımız, dünyayı sürekli olarak değiştirmektir. Ama sen baştan beri insanların ve kanın peşindesin, ben ise daha çok
Moda ile Ölümün KonuşmasıKitabı okudu
Göz göze geliyorlar, sevgi dedikleri bu olsa gerek Dili yoktur sevdanın İnsan, bedeniyle sevebilseydi ruhu yaratmazdı Mevla.
Reklam
Raymalı-aga kendi zamanında çok tanınmış bir cırav (yırcı), bir ozan idi. Daha küçük yaşta ün kazanmıştı. Tanrı vergisi bir yetenek ve kişiliğinin üç güzel özelliği sayesinde bozkırın en ünlü yırcısı, âşık ozanı olmuştu: Güftesini kendi yazar, bestesini kendi yapar ve güzel sesiyle bunları hem çalar, hem söylerdi. Dinleyenler ona hayran
ötüken yayınevi
Chambord Kontu (V. Henri) olayını hatırlıyor musunuz? Bu da bir kral, lejitimist [iktidarın meşruluğunu soya dayandıran monarşi taraftarı]... İspanya'da Don Carlos'un yaptığı gibi, o da aynı dönemde Fransa'da iktidar arayışına girmişti. Hatta birbirlerini aynı aileden, aynı kökten sayabilirler, ama ne kadar farklı! Biri inançlarına
Sayfa 296 - 297, 298, 299,300, 301,302,303Yapı Kredi Yayınları
Tuğçe
Kıbrıs' ta vuruşmuş, gazi olmuş, deniz astsubayı, kahraman bir babanın evladıydı. Gölcük'te, lojmanda doğmuştu. Liseyi bitirince Deniz Harp Okulu' na yazıldı. Sevgi'yle tanıştı. Aşık oldu. Evlendi. Görevi gereği denizde yaşıyordu, sürekli seferdeydi. Bazen aylarca gelemez, çiçeği burnunda gelin gözyaşları içinde beklerdi.
Sayfa 44 - Kırmızı Kedi Yayınevi / 3.Basım 2015Kitabı okudu
"Sanki on belayı sırtımda taşıyordum da, bunlardan birini dahi yanımdaki insan üstlenecek olsa, o tek bela onun hayatına mal olacakmış gibi gelirdi. Yani anlamıyorum. Çevremdeki insanların sıkıntılarının niteliğini, ölçüsünü sanki kavrayamıyorum. Pratik sıkıntılar, yalnızca yemek yiyerek atlatılabilen sıkıntılar. Ancak, belki de, esas bunlar
Böri: Kurt. Görünüşe bakılırsa eski Türk mitolojisinde en önemli rolü oynayan hayvandır. Büyük olasılıkla, Ata-Kurt şeklindeki asıl söylence Hiung-nu'lar tarafından geliştirilmiştir. Bu, bilinmeyen, fakat şüphesiz çok erken bir dönemde olmuş olsa gerek. Bu söylence milâttan önce bile, Işık Göl ve Ili'deki Hint-Avrupalı ya da Proto-Türk
366 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.