İmam-ı Azam
İMAM-I AZAM: Birinci Hicri Asrın sekseninci yılında doğup İkinci Asrın tam yarısında göçen Numan Bin Sabit (Ebu Hanife) Hazretleri... İlim ve Takva: 30 yıl yatsı namazı abdestiyle erişilen sabah namazı, iki günde bir hatim hesabına girecek miktarda Kur'ana sarılış, hafızasında ve yüreğinde yazılı yüzbinlerce Hadis, Kabede kıldığı iki
Büyük Doğu YayınlarıKitabı okuyor
ATSIZ'DA TARİH ANLAYIŞI: Atsız'ın lisans öğrenimi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü (Edebiyat Zümresi) olduğu hâlde bilim adamı olarak tarihle daha çok ilgilenmiş, bu konuda daha çok eser vermiştir. “Türk tarihinin içinde yüzüyorum. Diyebilirim ki her günüm 27 asrın içinde geçiyor." diyecek ölçüde (Atsız 1992: 67) kendisini tarihle
Reklam
ATSIZ'DA TÜRK-TÜRKÇÜLÜK-MİLLİYETÇİLİK: 1943 yılındaki En Sinsi Tehlike broşüründe "Siyasî, içtimaî mezhebim Türkçülüktür." (Atsız 1992: 68) diyen Atsız'ın Türkçülüğüne geçmeden önce onun genel olarak "milliyetçilik” hakkındaki düşüncesini aktarmak doğru olacaktır. Ona göre milliyetçilik sosyal bir kanundur: "Tarihin
BATI ZULMÜ SEFERİ BİTİNCE TÜRKLÜK DOĞUYA SEFERE ÇIKACAK İnsanlığın çocukları emperyalizm ve kapitalizm zulmünü bitirmiş olmanın gururu ile doğuya güneşe koşacaklar . Batıya seferim tam otuz üç yıl oldu! Otuz üç yıl istibdat tarihini hatırlayın o nasıl son buldu ise buda öyle son buldu. Annem ve mücadelem büyüttü beni! Densiz kodamanlar
Sevgi, saygı, şefkat, merhamet, tevazu ve ilim gibi manevi değerler nasıl ki verdikçe,harcadıkça artıyor, çoğalıyorsa aynı şekilde Allah için verilen mal da azalmaz, artar. Bunun aksini düşünmek şeytandandır: "Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size cimriliği telkin eder.
Bedenin rızkı besinler; aklın rızkı ilim, irfan ve hikmet; kalbin rızkı sevgi, şefkat, merhamet; ruhun rızkı ise iman, takva, taat ve teslimiyettir.
Reklam
Tarikat ve cemaat
Kendilerinde ne gerçek bir din anlayışı, ne felsefe, ne ilim, ne de sevgi var. Kin ile çevrildikleri bir cemaati asırların gerisine götürmek için çabalıyorlar.Sözde dinî neşriyat ve çalışmalarla İslam'ı yeniden canlandırmayı hedef tutan bir cereyanın önderleri ise istismarcılar, menfaatçi ve cahil kimselerdir. *Sahtekar mürşitlerin bütün hareketleri, bu hallerinin açık delili olduğu halde bunlar, ellerindeki taassup vesikasıyla daha uzun zaman bu cemaati aldatabileceklerdir. **Şahsi menfaatlerle ve zamanla cemaati sömürme emelleriyle birleşen cahilliğin kurtarıcı kuvvetini düşünmek bile saçmadır.
Sayfa 24 - DergâhKitabı okuyor
"Peygamber'in yaptığı birçok şey kendi devrinin ürünüydü. Bunları sünnetin zorunlu bir parçası olarak görmüyorum. Sünnetin büyük ölçüde Hz. Peygamber'in yerleştirdiği ruha dayandığını düşünüyorum. Cömertlik, sevgi ve hoşgörü ruhu; kendisine zulüm ve baskı yapanları affetmede ısrar etmesi; yaşlılara, çocuklara ve toplumda bir kenara itilmişlere karşı gösterdiği saygı ve hizmet anlayışı; adalet, eşitlik, dürüstlük konusundaki titizliği; araştırma, ilim ve eleştiriye bağlılığı; işte bu sünnetlere uymamız gerekiyor." "Sen kim oluyorsun?" diye bağırdı öfkeyle; "Kalkmış bir de sünnetin ne olup ne olmadığını söylüyorsun. Sakalın bile yok!"
Sayfa 224 - Mahya YayıncılıkKitabı okuyor
İlk ve son ilim budur. Millet kültürünün ağacını dikecek ve millet ruhuna hayat getirecek nesiller, inanışla sevgi mâbedinin mihrabında önce tövbe etmeli, sonra da inanmayı ve sevmeyi öğrenmelidirler.
Sayfa 27 - Düşünen adam, 1/2, 12 Ocak 1961; VO.Kitabı okuyor
Bu temsile göre kalbimiz, tohumun düştüğü toprak sayılır. Eğer kalp toprağı ilim suyu ve sevgi güneşiyle yoğrulur, bir de işten anlayan bahçıvan eliyle çapalanıp sürülürse tohumlar filize durur. Ardı sıra ağaç haline gelir. Böylesi bir ağaç için "Kuran'ın tamamıdır" diyebiliriz sanırım. Peki, meyvesi?.. Gönül toprağından boy veren Kurân ağacının meyvesi, hikmet olsa gerek... En büyük hikmet, kişinin kendisini okuyabilmesi değil midir? Öylesi bir hikmetle hakîm olan kullarından eylesin Rabbimiz!..
Sayfa 194Kitabı okudu
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.