Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

sevgi

Gecenin,toprağın,tuzun kokusu şakaklarımı serinletiyordu. Bu mahmur yazın muhteşem huzuru bir medcezir gibi doluyordu içime.o anda gece gündüze dönerken gemilerin düdüklerini duydum.Benim artık sonsuza kadar kayıtsız kalacağım yeni bir dünyaya doğru yola çıkışlarını haber veriyorlardı.
Reklam
kendi yerini,yeryüzündeki konumunu kul olarak kavrayan insan,kendisinin Allah tarafından yaratılmış olduğunu benimser. sonra bu kavrayışını evrene,tüm varlığa sirayet ettirir yani tüm evrenin,tüm varlığın “mahluk”olduğunu kabul ve tasdik eder.
Sayfa 108
islamın gerektirdiği normlara göre düşünebilmek islamın ruhunu anlamış olmayı gerektirmektedir
Sayfa 100

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
vahyin kendisi salt akılla kavranabilecek bir olay değildir,vahyi kavramak hususunda akılla birlikte fakat aklı aşan başka bir ruhi meleke işe karışmaktadır.
diyalektik varlığı ve oluşu varlığın hikmetini kül halinde kavrayabilmek icin kullanılan düşünme yönteminin adıdır. düşüncenin evreni oluşu hikmeti tümel olarak kavrayabilme ilkesidir.
Reklam
kendimi bir nokta kadar hiç olarak gördüm. bu durmadan akan yürüyüp kaybolan girdap içinde bu korkunç çağıltıda bir damla su gibi. yalnız kendimi değil yaptıklarımı da,yapmayı tasarladıklarımı da.
Ne ki,birden anlaşılmıyordu güzelliği dahası ilk bakışta sıradan biriydi.Ufak tefek gösterişsiz bedeniyle kendine özgü bir kişilik belirtmeyen yüz çizgileriyle.Burnu kücük ve inceydi gözleri de kahve.Onunla konuştukça onu tanımaya başladıkça kendine özgü güzelliğini keşfediyordunuz özellikle kişiliğinin oldukça dolambaçlı olduğunu kendini çabucak ele vermediğini ve de evet dişilere özgü sığlığının ufuklara doğru sınırsızlığını..insana zaman zaman bir derinlik izlenimi bile verebiliyor bu sınırsızlık.
islam milleti hangi mezhebte olursa olsun moğollara karşı birlik içinde olup da bunca asırlardan beri islama merkezlik etmiş olan Darus-Selam’ı (Bağdat) muhafazaya gayret edecekleri yerde mezheb kavgaları ile uğraştılar neticede hak ile yeksan olunca meydanda ne sünni kaldı ne şii.
gayet aklıbaşında görünüyor,insanlarla konuşuyordu;her şeyi ötekilerin yaptığı gibi yapıyordu ama içinde iğrenç bir boşluk vardı, artık hiçbir kaygı duymuyordu,hiçbir arzu; varoluşu zorunlu bir yüktü ona. öylesine yaşayıp gitti.
birkaç yudum içebildiğin kahveni yudum yudum içtim sen gidince ama bitiremedim, bıraktım biraz,sonra yürüdüm. anlamsız cadde boyunca.öylesine,amaçsız. bir yerlere girdim oturdum birsüre sonra dışarıdan ışığın geldiğini gördüm kalktım,çıktım,yürüdüm.
Reklam
felsefe yapan kişinin yaptığı felsefe yüzünden yıkıma gitme zorunluluğu şuradan bellidir ki, felsefe yapan kişi bunu yaparken en derin yaşantılarına,yaşamın köklerine, varoluş temellerine inmektedir. kişi,felsefe yaparken kendi temellerini kazmaktadır bundan dolayı da işte kolayca yıkılabilir.
felsefe anlamsızlığı anlamlılığa itme çabasıdır gitmeyeceğini,gidemeyeceğini bile bile… felsefe anlamsızlığın bilinçli anlamıdır ya da anlamın bilinçli anlamsızlığı..
özlem özleyenin bütün varoluşu içinde boydanboya uzanır,bütün dokularına en küçük hücrelerine varasıya içine işler. öyle olur ki özleyen tek bir büyük özlem ateşi gibi hisseder kendini. bu yüzden de yakıcıdır özlem.
İnsan hep kendi yaradılış sırrını aradı çocuk nasıl varolduğunu araştırırsa insan da öylece kendi yaratıcısını aradı. O’na teslim oldu veya başkaldırdıysa yine O’na başkaldırdı fakat hep O’na dönük oldu.
insan bu dünyayı aşarak öteki dünyanın sırlarına ermeye çalışır
68 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.