Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sevilay Cevahir

Sevilay Cevahir

Sevilay Cevahir

, bir kitabı okumaya başladı
Notre Dame'ın Kamburu
Notre Dame'ın KamburuVictor Hugo
8.7/10 · 32,8bin okunma
Reklam
58 syf.
·
Puan vermedi
Ateş Yakmak
Ateş YakmakJack London
7.7/10 · 11,6bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sevilay Cevahir

Sevilay Cevahir

, 2024 okuma hedefini ekledi.
2024 OKUMA HEDEFİ
5/50 kitap - %10 tamamlandı
5 kitap okudu
50 kitap
783 sayfa
0 inceleme
0 alıntı
5 günde 1 kitap okumalı.
Ekmeğin zorla elde edileceğinin farkında olmak lazım. Bakın söylüyorum, çocuğunuzu gelecekteki zorluklara göre yetiştirin. Bu kadar basit... Şu andaki gibi çocuk yetiştirilmez. Çocuğunuza zorluğu göstereceksiniz. Onu kendiniz eğitecek, onunla bağ kuracaksınız. Ismarlama, tezgahtan çıkma eğitim olmaz.
Reklam
Eğitimin iyisi müzikle, matematik ve filolojiyle, bir de sporla olur. Bunu sağlayamadığınız sürece, istediğiniz kadar okul açın; netice değişmez.
Ben artık rehberle dolaşmıyorum ama bunu katiyetle tavsiye ediyorum. (...) Ancak rehberiniz yoksa, kendi başınızın çaresine bakmayı bilmelisiniz. Nasıl olacak bu? Evvela okuyacaksınız, gideceğiniz yerler hakkında önceden bol bol bilgi edineceksiniz. Hatta gittiğiniz sırada da fırsat bulup okuyacaksınız. Hem okuyacak hem de harita bakacaksınız; bu şekilde gezeceksiniz ve en önemlisi not tutacaksınız. Bir de çektiğiniz fotoğrafları saklayacaksınız. Bu, birinci ziyaret için geçerlidir. Yani bir yeri ilk ziyaret; harita, notlar ve fotoğraflarla dolu olmalıdır. Üstelik eğer burası çok dikkatinizi çeken bir yerse, bir daha gitmeye gayret etmelisiniz. Çünkü orada muhakkak kendinize göre yeni keşifleriniz olacaktır. Daha da dikkatinizi çekerse, orayı üçüncü defa ziyaret edeceksiniz. Ama bu artık uzun bir ziyaret olmalıdır. Oradaki canlı yaşamın ayırdına varmalısınız. Mühim bir konu daha... Bir yere ilk defa gitseniz de, orayı beşinci defa ziyaret etseniz de yapmanız gereken bir şey var: Şehre karışmak. Her yere gideceksiniz, her yere. Pazara da sokaklara da uğrayacak, insanların arasına karışacaksınız. En önemlisi yürüyeceksiniz. Öyle, "Taksiden indim, otele gittim" yok; yürüyeceksiniz. Gerçi ileri yaşlarda bu biraz sorun oluyor ama böyle bir maniniz yoksa yürüyeceksiniz. İleri yaşlarda arabayla gezebilirsiniz, size kimse bir şey diyemez. Fakat gençseniz ve bir şehirde gönlünüzce yürümüyorsanız orayı gezdiğinizi de söyleyemezsiniz, bunu bilin. Yani gönül rahatlığıyla diyemezsiniz.
Ne yaşadıysanız yüzünüze yansır. İnsanın yüzü bir kitap gibi okunabilir. İfadeniz bomboşsa da hiçbir şey yaşamadığınız fark edilir. Bundan kurtulmak mümkündür; yaşayın, monotonluktan uzaklaşın, gezin, görün, keşfedin, başkalarıyla ilgilenin, okuyun, sevin. Bunları dolu dolu yapın ki izleri yüzünüze yansısın. Yüzünüz ifadesiz kalmasın.
-Zaman kaybolmaz'da bir kuşağa ait kadınları tarif ederken, sadece "güzel" demekle yetinmemişsiniz. "Yüzlerindeki ifade de rafineydi" demişsiniz. Nedir bu rafinelik? Nasıl gelir insana? -Şüphesiz güzellerdi ama bahsettiğim güzeller hakikaten bir de rafineydi, alımlıydı. Nedir bu? Belli ki o insan hayatta düşünmüş, üzülmüş, sevilmiş, görmüş geçirmiş, güzel şeyler görerek heyecanlanmış, felaket görerek heyecanlanmış, endişeli durumlar görerek heyecanlanmış, okumuş, okuduğundan etkilenmiş... Bunlar hep insanın yüzüne yansır. Yaşanmışlıklar erkeğin de yüzüne vurur, kadının da. Bunları yapmayanın yüzünde hiçbir ifade bulunmaz. Öyle gelir, öyle gider.
Beyninize yeni bir kapı açacak, size bir değer katacak insanla bir araya geldiğinizde bir şey öğrenirsiniz; bir şey düşünürsünüz; yeni bir yere bakmaya başlarsınız. Düşünceniz yeni bir boyut kazanır, yaşamınıza farklı bir bakış açısı eklenir. O boyut bazen yanlış da olabilir, ziyanı yok; bu yanlış, zaman içinde tashih edilir. Dahası, o yanlış bile ortalıkta boş boş gezmekten daha iyidir. Dilinizi, intibaınızı, tecrübe ve görgünüzü geliştiren; dünyaya bakışınızı değiştiren insanlar önemlidir. Onlarla bir araya gelmeye gayret ediniz; sonra oradan başka yere geçersiniz, sabit kalmanız şart değildir.
Reklam
İşte şimdi hafızanın gerilemeye başladığı ama bir hikmetin, bir terennümün ve tasavvurun geliştiği bir çağdan; 40'lı yaşlardan bahsediyoruz. O vakte kadar insan bildikleriyle bu yaşlarda yapabildiği gibi derin ve ölçülü analiz yapamıyor. Bu kadar güzel mısralar döktüremiyor. Bu kadar güzel üsluplu yazılar ortaya koyamıyor. Yani birikiminiz iyiyse artık bir olgunluk ve terennüm çağı başlıyor.
25-40 arası tam bir restorasyon çağıdır. Hayatınızda, ilk gençliğinizde, yani yine 25 yaşınıza kadar diyelim; bazı şeyleri büyük bir başarıyla yaparsınız. Çünkü o dönem ciddi bir hafıza kuvvetiniz, epey bir vücut enerjiniz vardır. Gayret, gençlikte çok iyi kullanılır. O zamanlarda işler daha çabuk bitiyor. İşte bu dönemde yapmadığınız, ihmal ettiğiniz şeyleri de 25-40 arasında yapabilirsiniz. Bu son bir fırsattır. Ne öğrenmeye çalışırsanız çalışın, daha yavaş öğrenirsiniz ama bir yandan da daha keyif alarak ilerlersiniz.
323 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.