Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kendi kabıma sığmadığımı, har vurup harman savurduğumu, yaşadığımı, hissediyor, bu yüzden de sevinçten uçuyorum, (*) vermek almaktan çok daha coşku vericidir. Bu, beni yoksullaştırdığı için böyle değildir, verme eyleminde canlılığımın gücü yattığı için bu, böyledir.
Vermek nedir? Çok kolay gibi görünüyorsa da bu sorunun yanıtı gerçekte karışıklıklarla, belirsizliklerle doludur. Bu konuda en yaygın yanlış anlama, vermenin bir şeylerden "vazgeçme", bir şeyden yoksun kalma, bir başkasının uğruna kurban olma gibi anlaşılmasıdır. Kişiliği gelişmemiş, yönelimleri hep banacı, sömürücü ya da istifçiliğin ötesine geçmemiş bir kişi sevme edimini böyle anlar. Bezirgân kişilikli biri, karşılığında bir şey alarak vermeye hazırdır, ona göre bir şey almadan vermek kandırılmaktır. Ama yönelimi üretici olmayan kişi verme sonucu yoksullaşma duygusuna kapılır. Böylece bu tür birçok kişi vermeyi red eder. Bazıları da vermeyi bir özveri duygusu olarak ele alıp erdem sayarlar. Kişi vermelidir çünkü vermek acı çekmektir, onlara göre vermenin erdemi, bir şey uğruna özveriyi kabullenmekte yatmaktadır. Onlar için vermenin almaktan daha iyi olduğu duygusu, yoksun olma acısının, alma sevincinden daha iyi olduğu anlamına gelmektedir. Üretici bir kişilik için vermek, tümden farklı bir anlam taşımaktadır. Vermek, taşınılan gücün en üst düzeyde anlatımıdır. Verme edimi sırasında gücümü, zenginliğimi, kudretimi hissederim. Bu üst düzeyde yaşanılan canlılık ve taşınılan güç beni sevinçle doldurmaktadır. Kendi kabıma sığmadığımı, har vurup harman savurduğumu yaşadığımı hissediyor, bu yüzden de sevinçten uçuyorum.
Reklam
Ona kavuşmayı hayal ettiğim an sevinçten uçuyorum. Nice hayaller vardır ki, elde edilmelerinden daha tatlıdırlar.
"Ne zaman güzel bir şey olacağını düşünsem sevinçten âdeta kanatlanıp uçuyorum ama işler tersine gittiğinde de fena halde yere çakılıyorum."
Sayfa 212Kitabı okudu
Rapunzel "Ne demek istediğini çok iyi anlıyorum." demiş. "Bana kur yapmaya gelen de pek zeki sayılmazdı. Düşünsenize! Bir kulenin tepesinde tuzağa kısılmışım, kaçamıyorum. Bu adam pencereme tırmanınca sevinçten uçuyorum. Hapis günlerim sona erdi sanıyorum ama koca budala, kuleden inip gidiyor. Her gelişinde gelecek sefere merdiven getireceğini söylüyor ama her seferinde de unutuyor!"
Ne zaman güzel bir şey olacağını düşünsem sevinçten adeta kanatlanıp uçuyorum ama işler tersine gittiğinde de fena halde yere çakılıyorum. Ama şu uçma kısmı gerçekten muhteşem oluyor, sanki gün doğumunun içinden geçmek gibi, bence buna değer.
Sayfa 212Kitabı okudu
Reklam
“Ne zaman güzel bir şey olacağını düşünsem sevinçten âdeta kanatlanıp uçuyorum ama işler tersine gittiğinde de fena hâlde yere çakılıyorum. Ama Marilla şu uçma kısmı gerçekten muhteşem oluyor, sanki gün doğumunun içinden geçmek gibi. Bence buna değer.”
Sevinçten uçuyorum.
Bazen kendini gökyüzünde süzülen bir balon gibi hissedersin.
İki ya da üç yüz bin dolarla ne kadar çok patates, ekmek, et, kömür ya da odun alınabileceğini hesaplayarak bazen sevinçten uçuyorum.
"Durmadan insanı araştırmaya çabalamam yanlış belki de. Eski romanlardan, yazdıklarımdan büsbütün kurtaramıyorum kendimi. Yazdıklarımın çoğu, birbirinin sürüp gitmesi sanki. Yeni bir biçem, yeni bir dünya görüşü, çağımın yeni insanları... Bütün bunların peşinde koşmaya çabalarken kendimle yüz yüze geliyorum. Oysa çabam, kendimden kurtulmak. Dışında kalabilirim birkaç satırın karşısında havalara uçuyorum sevinçten. Sonra yeniden kuşku başlıyor ve tepetaklak düşüyorum çıktığım çukura."
Sayfa 26 - Can YayınlarıKitabı okudu
93 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.