Apollo 11 astronotlari Ay'a seyahat etmeden önceki aylarda ABD'nin batısında Ay' a benzeyen ıssız bir çölde eğitim gördüler. Bu alan pek çok Kızılderili topluluğa ev sahipliği yapıyordu. Bir yerliyle astronotlar arasında geçen bir diyaloğa dair şöyle bir hikaye vardır: Birgün eğitim esnasında astronotlar yaşlı bir Kızılderili ile karşılaşırlar. Adam orada ne yaptıklarını sorar. Astronotlar kısa süre içinde Ay'a yapılacak bir araştırma seyahatinin parçası olduklarını söylerler. Yaşlı adam bunu duyunca bir an sessiz kalır,sonra astronotlarin kendisine bir iyilik yapmasını ister. Astronotlar "Ne istiyorsunuz" diye sorar. Yaşlı adam, "Kabilemdeki insanlar Ay'da kutsal ruhların yaşadığına inanır. Onlara halkımdan önemli bir mesaj iletmenizi isteyecektim." Astronotlar "Mesaj nedir?" diye sorar. Adam kendi dilinde bişeyler mırıldanir ve sonra da astronotlara bunu ezberleyene kadar tekrar etmelerini söyler. Astronotlar "Bu ne demek?" diye sorar. Adam "bunu size söyleyemem. Sadece kabilem ile ay ruhlarının bileceği bir sır," der. Üsse geri döndükten sonra astronotlar uzun uğraşlardan sonra yerel dili konuşabilen birini bulur ve ondan mesajı tecrübe etmelerini isterler. Ezberledikleri şeyi söyleyince çevirmen kahkahalar ile gülmeye başlar. Nihayet sakinleşince, astronotlarin dikkatle ezberledikleri sözlerin "Bu adamların size söylediği hiçbir şeye inanmayın. Topraklarınizi çalmaya geldiler." olduğunu söyler.
Sayfa 283Kitabı okudu
Dünyanın dört parçası içinde Asya en önemlisidir. Orası ilk insanın yaşadığı yerdir. Orası Tanrı’nın oğlunun bir zamanlar yaşadığı yerdir. Orası Hz. İsa’nın havarilerinin bir zamanlar yaşadığı yerdir. Ancak dünyada en fazla nüfus Asya’da olmasına rağmen en az Hıristiyan bu kıtada yaşar. Maalesef bir zamanlar bu diyarda yaşayan Museviler bu di- yardan sürüldüler. Şu anda hâlâ birkaç Musevi orada yaşamak- tadır, ancak bu diyarların efendisi şu anda Türklerdir. Bildiğiniz gibi Türkler de Müslüman’dırlar.
Sayfa 8 - Destek Yayınları
Reklam
Önsöz
Kırıntılarına rastladığım hikayelerin peşine düşmek, arkalarından koşmak, benzer olayları yaşamış kişilerle konuşmak, o konuşmaları yapabilmek için bir sürü kişiyi aracı kılmak ve hiç bilmediğim yerlere seyâhat etmek, kolay kolay bulunmayan kaynakları edinmek, bilmediğim dilleri çözmeye çalışmak, eve perişan bir halde gelmek ve nihayetinde topladığım her şeyi masama yayıp onları , onlara has bir kurguda bir araya getirmek ve birbirine yoldaş kılmak zor bir serüvendi.
“Boks maçı yerine kitapçıya git, eğlence merkezlerine gitmek yerine uzak ülkelere seyahat et. Doğayı düzeltmeye çalışma, onu kavramayı ve korumayı öğren…”
Onuncu kural: Ne yöne gidersen git, -Doğu, Batı, Kuzey ya da Güney- çıktığın her yolculuğu içine doğru bir seyahat olarak düşün! Kendi içine yolculuk eden kişi, sonunda arzı dolaşır.
Sayfa 117
Mevlana Celaleddin-i Rumi hazretleri buyuruyor ki;
"Ömrün bindiğin bir gemidir. Bir gemi ile sen seyahat ediyorsun. Dünya ise alttaki deniz gibidir. O altta oldukça, sen de gemiyi düzgün yönettikçe selamete çıkarsın. Fakat deniz suyu geminin içine girerse onu batırır. Dünya ayağının altında olsun Ona bas ama sevgisini kalbine sokma!"
Reklam
Artık birlikte seyahat eden, can yoldaşlığı eden pek kimse kalmadı. Nedendir bilmem. Belki de herkes birbirinden korkuyor bu dünyada."
“Asla bilmediğim bir yer orası, sensizliğe seyahat ediyorum…”
100
" İki kalbin anlaşması ilkbaharı yüz yıl uzatır.."
Sayfa 89 - İthaki yayınlarıKitabı okudu
İnsan beyni haritası çıkarılmamış, cerrahi keşfe açık bir ülkeydi.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.