%63 (250/392)
7/10 puan verdi
Görüş
Altın Çağ çok katmanlı, dikkatinizi her an kaybedebileceğiniz, zor fakat bir o kadar da keyifli bir okuma. Ajvaz, Altın Çağ'da Prag'ın gizli köşelerinden uzaklaşıyor ve Atlantik'in ortasında bir yerde dikkate değer bir adada buluyor kendini. Ada çok kendine özgü, geleneklerin ötesinde, kendine ait davranışları ve dili olan bir yer.
Altın Çağ
Altın ÇağMichal Ajvaz · Çınar Yayınları · 20207 okunma
“Öbür ‘ben’i aramak için çıkılan bütün uzun yolculuklarda aynı kafa, aynı beden üzerinde bizimle beraber seyahat etmektedir.”
Sayfa 481Kitabı okudu
Reklam
“Tabiatın zorluklarıyla savaşmak, insanın fenalığıyla savaşmaktan iyidir. Allah kerimdir ve biz, O'nun yolundayız. Bizden yüz çevirmeyecektir.”
Sayfa 49 - Hacı Bilal
"Seyahat etmek, hele çok iyi anlaştığınız bir insanla olursa, bir zevktir, neşe kaynağıdır. İnsan rahat rahat gevezelik eder."
“Bilirim ki bu dünya bir hana benzer; sadece birkaç gün kalıp başkalarına yer açmak için ondan ayrılırız. Bu yeri bir an değil de on yıl kalacakmış gibi önemseyen zamane Müslümanlarına gülüyorum..”
Sayfa 47 - Reşit Efendi
Sokratese biri hakkında şöyle derler: “Seyahat onu hiç değiştirmedi.” “Tabii ki değiştirmez” der Sokrates. “Çünkü kendisini de beraberinde götürmüştür.”
Reklam
"Paralel evrenler arasında seyahat etmek mümkün olsaydı, bu mutlaka müzikler sayesinde olurdu.."
Hassasiyeti olanların seyahat sorunsalı ..
Köyler ve kırsal alanlarda her şey doğal olarak bulunabilir. Dolayısı ile insan fazla şüphe etmez. Evet, doğal ürün köylerde çoktur, ama her şeye kaptırıp gidecek kadar doğallık kalmamıştır. Anadolu’nun köylerinde peynir, tereyağı, bal, turşu alınıp yenilebilir. Tabi balı gliserinle, peynir yoğurdu süt tozuyla, tereyağını da patates püresiyle yapmamışlarsa. Ancak tavuk ve et mamullerinde ihtiyatı elden hiç bırakmamak gerekir.
Bir hayli zaman boş yerlerden geçtikten sonra insan yüzü görmek ve insan sesi işitmek hoşa gidiyor. Hayduda bile rastlasak güler yüzle karşılanacak.
İki büyük adam bir kez daha karşı karşıya gelmiş, fakat Enver Paşa bir kez daha aralarındaki rekabeti düşmanlığa çevirmeyerek Mustafa Kemal’i Harp Divanına vermemişti. Zaten Mustafa Kemal’in bu işte bir kabahati olmadığını biliyordu. Onu yargılatması halinde bu açıkça bir kumpas olacaktı ve o, memlekete büyük hizmetleri olan bir paşaya böyle bir kumpas kuracak türden adam değildi. Fakat Mustafa Kemal’in İstanbul’daki varlığı bir sorundu ve bu sorunu çözmek için ideal bir yöntem bulmuştu. Alman İmparatoru 2. Wilhelm, Sultan Reşat’ı ülkesine davet etmiş, Sultanın rahatsız olması nedeniyle davete Şehzade Vahdettin’in icabet etmesinde karar kılınmış ve yanına uygun bir yaver tayin edilmesi gerekmişti. Bahse konu kimsenin şehzade olması nedeniyle yanına düşük rütbeli bir subay verilmesi mümkün değildi. Mustafa Kemal bu seyahat için ideal biriydi.
Reklam
Yalanın en kötü yanı nedir bilir misin? Işık hızında seyahat etmesi... Sen onu ağzından serbest bıraktıktan sonra her yönde ilerler.
...kaypaklaşabilen bir kimliğin...
Sayfa 11 - Yapı Kredi Yayınları, Çeviren: Ali Berktay , 3. Baskı, Şubat 2021, İstanbul
“Ekim 1992: Hakurk Operasyonu”
Türkiye’yi kandırıyorlardı. Türkiye de, kuzeyden sürdüğü PKK’lıları peşmergelerin öldüreceğini bekliyordu. İstihbarat servisleri ve ben –“ben” demeyi hiç sevmem ama işte geldik bu noktaya–, bunu biz zamanında uyardık; “Anlaşma yapıldı” dedik. Bu ciddiye alınmamıştır. Celal Talabanî, Kuzey Irak harekâtı başladıktan üç gün sonra, Kürsad ve Şerdin vasıtasıyla doğrudan doğruya Osman Öcalan’la anlaşmaya varmıştır. Ondan sonra, Hakurk bölgesinde tek kurşun dahi atılmamıştır. Bir de peşmergeler, “İran uçakları ateş açıyor, sıkıştık, İran PKK’ya destek oluyor” gibi şeyler yaydılar. Türkiye’yi dolduruşa getirdiler. Ben bunu nasıl protesto etmem. Anlaşma maddelerini göre göre nasıl ben itiraz etmem. Bakın neler yazılı: “Irak Kürdistanı toprakları üzerinde kalmak isteyen PKK militan ve üyeleri Türkiye sınırından uzak, hükûmetin tespit edeceği bir yere taşınacaktır. Bölge hükûmetinin vereceği belgeyle serbestçe seyahat edebilirler.”
Doğan KitapKitabı okuyor
Kitaplarıma gömülmek, izin verdiğim kadar insanın hayatıma temas etmesini kontrol etmek, görmeyi istediğim yerlere seyahat etmek ve bu yerleri keşfetmek beni güvende hissettiriyor.
"Kitap okumak en ucuz seyahat etme şeklidir."
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.