Zaman vicdanın ağrı kesicisiydi. Zaman ağrıyı acayip hafifletiyordu. Sonra bir an geliyor, insan, sona eren bir migren krizinin ardından pırıl pırıl uyanır gibi, yükünden tümüyle kurtuluyordu.
Hepimizin birbirimizden daha riyakâr ve çakal olduğumuz, hepimizin koynumuzda birer çıkar ajandası gezdirdiğimiz, hepimizin diğerlerinizden gizli planlarla, kritik bilgilerle yaşadığımız kesindi.
Mağdur olmak cesur olmaktan çok daha kolaydı. İnsan cesareti seçemezse kurban olmayı kendiliğinden seçmiş oluyordu. İnsan mağdur olmanın suçsuz olmak anlamına geldiğini sanıyordu. Oysa mağdur olmak suçsuz olmak değildi.
Bu dünyada iyi kötü yaşadıkları ve bir gün ilahi adaletin önünde sıradan hayatlarının hesabını vereceklerine inandıkları için mi huzurluydular? Huzurlu muydular gerçekten? Hayat uzun bir huzur muydu?