r☆ss

Tüm bu sesler benim için bestelediği şarkıyı zihnimin içinde mırıldanıp duran iblisin sesini neredeyse bastırır vaziyetteydi. Şarkının melodisi My Country Tis of Thee'ye benziyordu. Sökeceğim parmaklarını el ve ayaklarından, diye mırıldanıyordu, gömeceğim kimsenin bilmediği topraklara onları... ya da yakarım belki canlı canlı!
Reklam
Menfur dilli biçare! diye çıkıştı Alastor. Seni benimle böyle gayri ciddi bir şekilde konuşmaktan men ederim! Ben senin lordun ve efendinim! Benim bir--
Bir dilek tut, Kazi. Bir tane yarın için, bir tane ertesi gün için ve bir tane de sonraki gün için tut. Bir tanesi mutlaka gerçek olur.
Sayfa 225Kitabı okudu

Reader Follow Recommendations

See All
... "Öğren, ama öğrenirken her zaman yanında başkaları da olsun. Yalnız başına arama, çünkü yanlış bir adım attığında yanında sana doğru yolu gösterecek kimseyi bulamazsın."
Koruyucum derdi ki: "Işık değişkendir, rüzgar onu söndürür, şimşek yakar, hiçbir zaman güneş gibi durduğu yerde parlamaz ama yine de uğrunda savaşmaya değer."
Reklam
Gözleri hala kapalıydı ama yanaklarından yaşlar boşanıyordu. Kollarını havaya kaldırdı ve haykırdı: "Öldüğüm zaman beni ayakta gömün, çünkü bütün ömrüm dizlerimin üstünde geçti."
Sayfa 115 - AthenaKitabı okuyor
Nora özet geçiverdi. "Üstümde çok baskı vardı." "Bizi yaratan şey baskıdır ama. İlk başta kömürsündür, basınç sayesinde elmas olursun." Nora, Neil'ın elmas hakkındaki yanlışını düzeltmedi. Kömürün de elmasında karbon olduğunu ama kömürün hiçbir basınç altında elmasa dönüşemeyecek kadar katışıklı bir karbon olduğunu söylemedi. Bilimsel olarak, kömürseniz kömür kalırdınız. Belki de hayattan alınması gereken asıl ders buydu.
Kalbim kırbaç yiyen at gibi küt küt atıyordu. Her atışta, sanki yer altında yanan volkanı andırıyordu. Evet, yaşıyordum. Doğru, fakat normal canlı gibi değildim. Kötülük ve kazanma hırsıyla dolu, içindeki ateşten yanan asalak gibiydim. İçimde fırtınalar kopuyor sanki. Deli rüzgarlar sıcak esip beni kasıp kavuruyordu. Başım dönüyordu. Sarhoş gibi hissediyordum. Aynaya baktığımda karşımda gördüğüm yabancıydı. Ruhum sanki bedenimden yavaş yavaş ayrılıyordu. Adım adım insanlığımı da kaybediyordum. Daha önceleri yanan meşaleye benzeyen bilincim birden yok olmuştu. Etrafımda dolaşan binlerce insan arasında kendimi arıyordum. Kaybolmuştum. Aslında hasta değildim. Fakat içimde bir yerlerde bir şeyler eksikti.
Sayfa 33