İnsanın kişiliği, savunduğu bütün de- ğerleri tehdit eden ve kuşkuya boğan zihinsel bir çalkantıya ya- kalanmasına neden olan bir noktaya geliyordu. Artık insan yaşaminin değerini ve insan onurunu tanımayan, kişiyi iradeden yoksun bırakan ve (fiziksel kaynaklarından son kırıntısına kadar planlı olarak yararlandıktan sonra) imha eden bir dünyanın etki- si altında, kişisel ego sonunda değerini kaybediyordu. Toplama kampındaki bir insan, özsaygısını kurtarmak için bütün bunlar- la sonuna kadar mücadele etmediği takdirde, bir birey, kendine ait bir aklı, iç özgürlüğü ve kişisel değerleri olan bir varlık olma duygusunu yitiriyordu. Bu durumda kendini dev bir insan kitle- sinin sadece bir parçası olarak; varoluşunu da hayvan yaşamının düzeyine inmiş birisi olarak hissediyordu. İnsanlar, kendine ait bir düşüncesi ya da iradesi olmayan bir koyun sürüsü gibi, bir yerden diğerine, bazen birlikte, bazen ayn ayrı güdülüyordu. İş- kence ve sadizm yöntemlerinde ustalaşmış, küçük ama tehlikeli bir birlik, her yanımızı kuşatmıştı. Bu birlik, sürüsünü, bir an ara vermeksizin komutlarla, tekme ve dipçikle bir ileri bir geri gü- düyordu, biz koyunlarsa sadece iki şey düşünüyorduk: Kötü kö- peklerden nasıl kaçınacağımızı ve bir parça yiyeceği nasıl bula- cağımızı.
Kendin olmayı yeniden öğrenmen gerek — yıllar yılı unuttun onu yalnızca: Bunu da "koşullar"a/ "hayatın akı- şı"na, "sorunüulukların"a falan bağlamaya kalkışma — bahane bulmağa çalışma: Şendin, şendeki asıl senin anla­ mını, önemini, değerini gözardı eden : korkaklıkla işin ko­ layına kaçan... O işte şimdi hesabım soruyor o sahici senin, senden : ne yaptın sen sana?!...
Reklam
Sayılar Melekler bazen bize, tekrar tekrar belirli sayıları önümüze çıkarak mesaj verirler. Arka arkaya aynı rakamları görüp du- ruyor musunuz? 111 veya 999 gibi? Ya da ne zaman saate gözünüz takılsa, saat 22:22’yi gösteriyor mu? Melekler, önünüze belirli plakalı arabaları çıkararak veya bazı sayılara gözünüzün takılmasını sağlayarak da
Almanların geliştirdiği daha güçlü etkenler olan "Sarin (GB)" ve "Soman (GD)" ile kimyasal savaş silahları olağandışı öldürücü bo yutlar kazandı. 1940 yılında Almanlar tarafından arsenik içerikli savaş gazı olan "Lewisite" geliştirildi. Renksiz ve kokusuz sinir gazları kategorisindeki bu yeni kimyasallar grubunun kimileri sı vi aerosoller halinde etkirler. 1950'lerden sonra ABD'de "V" ko du ile bilinen ve "G" kodlu Alman ürünlerinden çok daha etkin ve tehlikeli maddeler bulundu. Yağlı ve kolay uçmayan bu mad deler, serpildikleri bölgede uzun süre etkin kalabilen dayanıklı sıvılardır. 1968'de Utah, Salt Lake City yakınlarındaki deneme bölgesine "VX" serpen uçakta, bir vana bozuldu ve kapanamadı. Hafif meltemle taşınan "VX" bulutu kent yakınlarındaki bir vadi de otlayan 6300 koyunu silip süpürdü. "Sarin", "Tabun"dan 10 138 kez daha güçlü; kafur gibi kokan bir gaz olan "Soman", "Sa rin"den 3 kez daha güçlü, "V" gazları, "Sarin"den yaklaşık 10 kez daha güçlü; "Botolinum" ise bilinen en güçlü zehir olup "VX"ten 15 bin kez, "Sarin"den ise 100 bin kez daha zehirlidir.
Sayfa 202
Kürt Meselesinin Çıkış Noktası
Kürt Meselesi sadece son otuz senenin meselesi değildir. Zira Kürt Meselesi'nin ortaya çıkışı cumhuriyetin kuruluşu ile aynı döneme denk gelmektedir. Cumhuriyeti kuran kadro öncelikli tehditler belirlemiş ve bunların bertaraf edilmesi- ne yönelik sert önlemler almıştır. En büyük iki tehdit İslâm ve Kürtler olarak gösterilmiş, böylece bu iki
Sayfa 108 - Köklü değişimKitabı okuyor
Doğrusu, alkolik olduğumu bile sanmıyorum. Evet, her gün bayılana kadar içebiliyorum. Ama atlar da koşuyor. Ko­ şan bir ata nasıl atlet denilmezse, benim her gün içki içmemi de alkolizme bağlayamayız. Bu bir tür, fizyolojik gereksinim değil benim için. Daha çok, örtüşme. En doğru tanım bu. Örtüşme. Unutmak ya da hatırlamak için de içmiyorum. Unutabileceğim ya da hatırlayacağım bir şey yok. Ne buna­ dım ne de bir ansiklopedik hafızayım. Gırtlağımdan aşağı akarken yemek borumu yakan, midemi ekşiten o sıvılara kar­ şı bir aşk besliyorum.
Reklam
Kendin olmayı yeniden öğrenmen gerek - yıllar yılı unuttun onu yalnızca: Bunu da "koşullar"a, "hayatın akı- şı"na, "sorumlulukların'a falan bağlamaya kalkışma bahane bulmağa çalışma: Sendin, sendeki asıl senin anla- mını, önemini, değerini gözardı eden : korkaklıkla işin ko- layına kaçan... O işte şimdi hesabını soruyor o sahici senin, senden : ne yaptın sen sana?!...
Oruç Aruoba
Oruç Aruoba
Aldatan kadın hoş görülür müydü? -Kocaya bağlıydı her şey. Kimileri gözlerini kapar ve za-yıflık gösterdikleri için lanetlenirlerdi: Boynuzlu kocalarla dal­ ga geçilmez, karılarına karşı yeterince kararlı davranamadık­ ları için suçlanırlardı. Böylesinden ne iyi bir asker olurdu ne de iyi bir vatandaş. Roma zihniyetinde, daima bir şef hikaye-si egemendir. Karınızı aşığıyla yakaladınız diyelim ki, o zaman canınız ne isterse yapabilirdiniz. En kolay çözüm, bütün kö­ leleri ve uşak takımını adamın üzerine işetmekti. En kökten çö­ züm ise, Abelard'ın başına gelenleri yaşatmaktı ona: Hadım edilmek. Son derece yasaldı bu.
"Dövüş Kulübü'nün birinci kuralı: Dövüş Kulübü hakkında konuşmayacaksınız. Dövüş Kulübü'nün ikinci kuralı: Dövüş Kulübü hakkında ko-nuş-ma-ya-cak-sı-nız!"
Sayfa 171Kitabı okudu
kışlar, düşler ve badem ağacı
Şiirlere, şarkılara, tablolara ve mitolojiye konu olan badem ağacı… 🍂Mitolojide, bir aşk hikayesi badem ağacı. Demophon’u bekleyen, ancak umutsuzluğuna yenik düşen Phyllis’in bir kış günü intiharından sonra bedeninin badem ağacına dönüştürülmesi… Demophon’un, sonunda döndüğünde, Phyllis yerine, onu çiçekleriyle karşılayan badem ağacını bulması.
135 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.