Jonas Ramnerö ve Nıklas Törneke'nin beraber kaleme aldığı bir kitaptır. Hop hop hop! Kitap mı? Sadece kitap öyle mi? Aşağıya bak.
Hey hey buradayım!
Davranış bilimleri deyince aklınıza ne geliyor? 'Iıı, davranışları inceleyen bilim dalı geliyor.' Güzel ama biraz daha ayrıntılı bakalım.
Davranış bilimleri, sadece kişinin öfkesini, mutluluğunu,
Ey dilberê pêxamberê lêv şekirê hey esmerê
Ka soz û peymana berê
Biskan veke zulfan şeke dil pîr meke me ji bîr meke
Carek ji pişt perdê derê
Şêrîn kenê hingiv çenê
Dosta minê dil hesinê
Dil girtiyê te ez tenê
Xalên hebeş birhên biweş
Dêmên digeş çavên direş
Hilde ko her roj bê derê
Perdê li ser xalên diqer
Hilde ku her roj bête der
Her kes bizanin vê sirê
Kür Şad, Kürşad ya da Kürşat olarak birçok Türk çocuğuna ad olan bu isim nereden geliyor, aslı astarı nedir? İnsan merak eder!
Bu destanı birçok kişi içeriğini bilmese de en azından duymuştur diye düşünüyorum; Kür Şad ve kırk eri...
Ahmet Haldun Terzioğlu, 1960 Trabzon doğumlu, emekliliğine kadar devlet memurluğu yapmış, emekli olduktan sonra
Oktay Rıfat'ın diğer kitaplarına nazaran en az ilgimi çeken kitabı oldu ama bundan daha beteri de var :). Yalnız bu Oktay Rıfat'ın ustalığına hiçbir şekilde zarar vermez. Çünkü o şairlik yönüyle çağını aşmıştır. Ha edebiyatımızda pek değer bulamamış olsada kendi döneminde kendi zamanının şairlerini etkilemiş onları geliştirmiştir. Bakmayın yav bizim milletimiz de şiirden falan anlamıyor zaten gidiyor kaur falan okuyup ah kıvranıyorum bayıldım ah Turgut uyar harika falan.. neyse biz büyük ustların kalemini daima derinden analım.
Ha bu eseri neden beğenmedim. Çünkü seçme. Yani böyle bir kitap yok. Oktay Ağabeyin şiirlerini seçmiş koymuş adama iyi gelen bana gelmemiş. Tâbii sırada o değil. Aslında 1. 2. Ve 3. Dönem şiirlerinden birkaç tane seçmiş... Tanıyacak kişi için ideal ama benim için pek öyle değil.
Bu kitapta Oktay Rifat ’ın ilk şiirlerinden so n dönem şi-irlerine kadar nasıl bir gelişme ve o lgunlaşma gösterdiğini kanıtlayan pek ço k örnek bulacaksınız. Ancak o nun o n beş kitabından seçebileceğimiz daha o kadar ço k parlak örnek-ler vardı ki, bu kitaba hangi şiirleri alıp hangilerini dışarda bırakacağım ko nusunda epeyce zo rlandım. Bu yüzden o kur-ların o nu daha iyi tanımak için bu sınırlı sayıdaki şiirlerle ye-tinmemelerini öneriyo rum. Çünkü bu şiirlerden yo la çıkarak birço k o kurun tek tek o nun bütün şiir kitaplarına yöneleceği-ne ve böylece “Şiirin Aşınmaz Zamanı”na Oktay Rifat ’ın bü-tün şiirleriyle ulaşmanın ko laylaşacağına inanıyo rum.
youtu.be/fgkW1vZe3bI?si=...
Barış Manço ❤️ 🎶🎶🎧👌🏻
"Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi "
"Halk içinde mu’teber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi
Ko bu ayş u işreti çün kim fenâdur âkibet
Yâr-ı baki ister isen olmaya tâat gibi
Olsa kumlar sağışınca ömrüne hadd ü aded
Gelmeye bu şîşe-i çarh içre bir sâat gibi
Saltanat didükleri ancak cihân gavgâsıdur
Olmaya baht u saâdet âlem-i dünyada vahdet gibi
Ger huzûr itmek dilesen ey Muhibbî fâriğ ol
Varmıdur vahdet makâmı gûşe-i uzlet gibi"
Selamün aleyküm;
Bana böyle bi esere inceleme yapmak bana düşmez, ben kim salavat kitabına kendi fikirlerimi katmak kim?
Rabbim herkese okumayı nasip etsin böyle bi eseri, inci tanesini... Amin...
Ben eserimizin kendi açıklamasını inceleme olarak bırakmak istiyorum merak edenler eseri; takdimeyi okuyarak ne denli mühim olduğunu
Galliyan
Jab tak hum kisi ke humdard nahi bante na,
Tab tak hum dard se aur dard hum se juda nahi hota
Yahin doobe din mere
Yahin hote hain savere
Yaheen marna aur jeena
Yusuf sûresinde Cenâb-ı Hak buyurur:
إن النفس لأمارة بالسوء
İnne'n-nefse le-emmâratün bi's-sûi. "Çünkü nefs, olanca şiddetiyle kötülüğü emredendir." Kö tülük, fenalık, çirkinlik gibi ne kadar kötü haller varsa, hepsi bu nefs-i emmârede mevcuttur.
İnsanın kişiliği, savunduğu bütün de-
ğerleri tehdit eden ve kuşkuya boğan zihinsel bir çalkantıya ya-
kalanmasına neden olan bir noktaya geliyordu. Artık insan yaşaminin değerini ve insan onurunu tanımayan, kişiyi iradeden
yoksun bırakan ve (fiziksel kaynaklarından son kırıntısına kadar
planlı olarak yararlandıktan sonra) imha eden bir dünyanın etki-
si altında, kişisel ego sonunda değerini kaybediyordu. Toplama
kampındaki bir insan, özsaygısını kurtarmak için bütün bunlar-
la sonuna kadar mücadele etmediği takdirde, bir birey, kendine
ait bir aklı, iç özgürlüğü ve kişisel değerleri olan bir varlık olma
duygusunu yitiriyordu. Bu durumda kendini dev bir insan kitle-
sinin sadece bir parçası olarak; varoluşunu da hayvan yaşamının
düzeyine inmiş birisi olarak hissediyordu. İnsanlar, kendine ait
bir düşüncesi ya da iradesi olmayan bir koyun sürüsü gibi, bir
yerden diğerine, bazen birlikte, bazen ayn ayrı güdülüyordu. İş-
kence ve sadizm yöntemlerinde ustalaşmış, küçük ama tehlikeli
bir birlik, her yanımızı kuşatmıştı. Bu birlik, sürüsünü, bir an ara
vermeksizin komutlarla, tekme ve dipçikle bir ileri bir geri gü-
düyordu, biz koyunlarsa sadece iki şey düşünüyorduk: Kötü kö-
peklerden nasıl kaçınacağımızı ve bir parça yiyeceği nasıl bula-
cağımızı.