Hezkirina min, wê xweşiktir û bedewtir dike
ew keça bedew ya dastanan dikeve bîrê. Xezalê û Binevşa Narîn... «Lawo, ev Binevşê qîzekê pir bedew e, bedewbûn ji kesî re nehîştiye. Wexta ko radibî ser sî û sê çîv dikevin bejna wê. Çavin reş li ser in mîna hibra ser qaxetê; eniya wê fireh e mînayê gokmeydanê heyvê, bêhna sî û sê dermanê etara ji neqeba sêng û berê wê tê...>>
Kendin olmayı yeniden öğrenmen gerek - yıllar yılı unuttun onu yalnızca: Bunu da "koşullar"a, "hayatın akı- şı"na, "sorumlulukların'a falan bağlamaya kalkışma bahane bulmağa çalışma: Sendin, sendeki asıl senin anla- mını, önemini, değerini gözardı eden : korkaklıkla işin ko- layına kaçan... O işte şimdi hesabını soruyor o sahici senin, senden : ne yaptın sen sana?!...
Oruç Aruoba
Oruç Aruoba
Reklam
128 syf.
5/10 puan verdi
Oktay Rıfat'ın diğer kitaplarına nazaran en az ilgimi çeken kitabı oldu ama bundan daha beteri de var :). Yalnız bu Oktay Rıfat'ın ustalığına hiçbir şekilde zarar vermez. Çünkü o şairlik yönüyle çağını aşmıştır. Ha edebiyatımızda pek değer bulamamış olsada kendi döneminde kendi zamanının şairlerini etkilemiş onları geliştirmiştir. Bakmayın yav bizim milletimiz de şiirden falan anlamıyor zaten gidiyor kaur falan okuyup ah kıvranıyorum bayıldım ah Turgut uyar harika falan.. neyse biz büyük ustların kalemini daima derinden analım. Ha bu eseri neden beğenmedim. Çünkü seçme. Yani böyle bir kitap yok. Oktay Ağabeyin şiirlerini seçmiş koymuş adama iyi gelen bana gelmemiş. Tâbii sırada o değil. Aslında 1. 2. Ve 3. Dönem şiirlerinden birkaç tane seçmiş... Tanıyacak kişi için ideal ama benim için pek öyle değil. Bu kitapta Oktay Rifat ’ın ilk şiirlerinden so ­ n dönem şi-irlerine kadar nasıl bir gelişme ve o­ lgunlaşma gösterdiğini kanıtlayan pek ço ­ k örnek bulacaksınız. Ancak o­ nun o­ n beş kitabından seçebileceğimiz daha o­ kadar ço ­ k parlak örnek-ler vardı ki, bu kitaba hangi şiirleri alıp hangilerini dışarda bırakacağım ko ­ nusunda epeyce zo ­ rlandım. Bu yüzden o­ kur-ların o­ nu daha iyi tanımak için bu sınırlı sayıdaki şiirlerle ye-tinmemelerini öneriyo ­ rum. Çünkü bu şiirlerden yo ­ la çıkarak birço ­ k o­ kurun tek tek o­ nun bütün şiir kitaplarına yöneleceği-ne ve böylece “Şiirin Aşınmaz Zamanı”na Oktay Rifat ’ın bü-tün şiirleriyle ulaşmanın ko ­ laylaşacağına inanıyo ­ rum.
Bir Aşka Vuran Güneş
Bir Aşka Vuran GüneşOktay Rifat · Yapı Kredi Yayınları · 2021795 okunma
Sayılar Melekler bazen bize, tekrar tekrar belirli sayıları önümüze çıkarak mesaj verirler. Arka arkaya aynı rakamları görüp du- ruyor musunuz? 111 veya 999 gibi? Ya da ne zaman saate gözünüz takılsa, saat 22:22’yi gösteriyor mu? Melekler, önünüze belirli plakalı arabaları çıkararak veya bazı sayılara gözünüzün takılmasını sağlayarak da
Aldatan kadın hoş görülür müydü? -Kocaya bağlıydı her şey. Kimileri gözlerini kapar ve za-yıflık gösterdikleri için lanetlenirlerdi: Boynuzlu kocalarla dal­ ga geçilmez, karılarına karşı yeterince kararlı davranamadık­ ları için suçlanırlardı. Böylesinden ne iyi bir asker olurdu ne de iyi bir vatandaş. Roma zihniyetinde, daima bir şef hikaye-si egemendir. Karınızı aşığıyla yakaladınız diyelim ki, o zaman canınız ne isterse yapabilirdiniz. En kolay çözüm, bütün kö­ leleri ve uşak takımını adamın üzerine işetmekti. En kökten çö­ züm ise, Abelard'ın başına gelenleri yaşatmaktı ona: Hadım edilmek. Son derece yasaldı bu.
Doğrusu, alkolik olduğumu bile sanmıyorum. Evet, her gün bayılana kadar içebiliyorum. Ama atlar da koşuyor. Ko­ şan bir ata nasıl atlet denilmezse, benim her gün içki içmemi de alkolizme bağlayamayız. Bu bir tür, fizyolojik gereksinim değil benim için. Daha çok, örtüşme. En doğru tanım bu. Örtüşme. Unutmak ya da hatırlamak için de içmiyorum. Unutabileceğim ya da hatırlayacağım bir şey yok. Ne buna­ dım ne de bir ansiklopedik hafızayım. Gırtlağımdan aşağı akarken yemek borumu yakan, midemi ekşiten o sıvılara kar­ şı bir aşk besliyorum.
Reklam
Almanların geliştirdiği daha güçlü etkenler olan "Sarin (GB)" ve "Soman (GD)" ile kimyasal savaş silahları olağandışı öldürücü bo yutlar kazandı. 1940 yılında Almanlar tarafından arsenik içerikli savaş gazı olan "Lewisite" geliştirildi. Renksiz ve kokusuz sinir gazları kategorisindeki bu yeni kimyasallar grubunun kimileri sı vi aerosoller halinde etkirler. 1950'lerden sonra ABD'de "V" ko du ile bilinen ve "G" kodlu Alman ürünlerinden çok daha etkin ve tehlikeli maddeler bulundu. Yağlı ve kolay uçmayan bu mad deler, serpildikleri bölgede uzun süre etkin kalabilen dayanıklı sıvılardır. 1968'de Utah, Salt Lake City yakınlarındaki deneme bölgesine "VX" serpen uçakta, bir vana bozuldu ve kapanamadı. Hafif meltemle taşınan "VX" bulutu kent yakınlarındaki bir vadi de otlayan 6300 koyunu silip süpürdü. "Sarin", "Tabun"dan 10 138 kez daha güçlü; kafur gibi kokan bir gaz olan "Soman", "Sa rin"den 3 kez daha güçlü, "V" gazları, "Sarin"den yaklaşık 10 kez daha güçlü; "Botolinum" ise bilinen en güçlü zehir olup "VX"ten 15 bin kez, "Sarin"den ise 100 bin kez daha zehirlidir.
Sayfa 202
Kendin olmayı yeniden öğrenmen gerek — yıllar yılı unuttun onu yalnızca: Bunu da "koşullar"a/ "hayatın akı- şı"na, "sorunüulukların"a falan bağlamaya kalkışma — bahane bulmağa çalışma: Şendin, şendeki asıl senin anla­ mını, önemini, değerini gözardı eden : korkaklıkla işin ko­ layına kaçan... O işte şimdi hesabım soruyor o sahici senin, senden : ne yaptın sen sana?!...
kışlar, düşler ve badem ağacı
Şiirlere, şarkılara, tablolara ve mitolojiye konu olan badem ağacı… 🍂Mitolojide, bir aşk hikayesi badem ağacı. Demophon’u bekleyen, ancak umutsuzluğuna yenik düşen Phyllis’in bir kış günü intiharından sonra bedeninin badem ağacına dönüştürülmesi… Demophon’un, sonunda döndüğünde, Phyllis yerine, onu çiçekleriyle karşılayan badem ağacını bulması.
Memenin özcesi.
Henüz buluğa ermiş genç kızlar için “alıştırma sutyeni”, olgun kadınlar için “destek sutyeni” ve daha dikkat çekici de­ kolte bir görüntü elde etmek isteyen bayanlar için “Wonderbra” (harika sutyen) üreten giyim endüstrisine mi? Göğüslerin iffetle kapatılması ko­ nusunda ısrarcı olan din ve ahlak yargıçlarına mı? “Üstsüz” bir kadının tutuklanmasına karar verebilecek olan yasa koyucuya mı? Memenin hangi sıklıkta mamogramının çekilmesi gerektiğine ve ne zaman biyop­ si yapılacağı ya da göğsün alınacağına karar veren doktora mı? Salt koz­ metik nedenlerden dolayı kadın göğsünü yeniden şekillendiren estetik doktoruna mı? Bazı kadınların göğüslerini -sıklıkla da tüm kadınlar için küçültücü ve rencide edici ortamlarda- teşhir etme hakkını satın alan pornografi yayıncısına mı? Yoksa kendi vücudunun bir parçası olduğu kadına mı aittir? Bu sorular, tarih boyunca erkekler ve kurumlar tarafın­ dan biçimlendirilen ve kadın göğsünü kendilerine maleden çeşitli giri­şimlerin bir kısmını ortaya çıkarır.
135 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.