Ey dilberê pêxamberê lêv şekirê hey esmerê
Ka soz û peymana berê
Biskan veke zulfan şeke dil pîr meke me ji bîr meke
Carek ji pişt perdê derê
Şêrîn kenê hingiv çenê
Dosta minê dil hesinê
Dil girtiyê te ez tenê
Xalên hebeş birhên biweş
Dêmên digeş çavên direş
Hilde ko her roj bê derê
Perdê li ser xalên diqer
Hilde ku her roj bête der
Her kes bizanin vê sirê
Jonas Ramnerö ve Nıklas Törneke'nin beraber kaleme aldığı bir kitaptır. Hop hop hop! Kitap mı? Sadece kitap öyle mi? Aşağıya bak.
Hey hey buradayım!
Davranış bilimleri deyince aklınıza ne geliyor? 'Iıı, davranışları inceleyen bilim dalı geliyor.' Güzel ama biraz daha ayrıntılı bakalım.
Davranış bilimleri, sadece kişinin öfkesini, mutluluğunu,
Kür Şad, Kürşad ya da Kürşat olarak birçok Türk çocuğuna ad olan bu isim nereden geliyor, aslı astarı nedir? İnsan merak eder!
Bu destanı birçok kişi içeriğini bilmese de en azından duymuştur diye düşünüyorum; Kür Şad ve kırk eri...
Ahmet Haldun Terzioğlu, 1960 Trabzon doğumlu, emekliliğine kadar devlet memurluğu yapmış, emekli olduktan sonra
Galliyan
Jab tak hum kisi ke humdard nahi bante na,
Tab tak hum dard se aur dard hum se juda nahi hota
Yahin doobe din mere
Yahin hote hain savere
Yaheen marna aur jeena
Selamün aleyküm;
Bana böyle bi esere inceleme yapmak bana düşmez, ben kim salavat kitabına kendi fikirlerimi katmak kim?
Rabbim herkese okumayı nasip etsin böyle bi eseri, inci tanesini... Amin...
Ben eserimizin kendi açıklamasını inceleme olarak bırakmak istiyorum merak edenler eseri; takdimeyi okuyarak ne denli mühim olduğunu
Yusuf sûresinde Cenâb-ı Hak buyurur:
إن النفس لأمارة بالسوء
İnne'n-nefse le-emmâratün bi's-sûi. "Çünkü nefs, olanca şiddetiyle kötülüğü emredendir." Kö tülük, fenalık, çirkinlik gibi ne kadar kötü haller varsa, hepsi bu nefs-i emmârede mevcuttur.
İnsanın kişiliği, savunduğu bütün de-
ğerleri tehdit eden ve kuşkuya boğan zihinsel bir çalkantıya ya-
kalanmasına neden olan bir noktaya geliyordu. Artık insan yaşaminin değerini ve insan onurunu tanımayan, kişiyi iradeden
yoksun bırakan ve (fiziksel kaynaklarından son kırıntısına kadar
planlı olarak yararlandıktan sonra) imha eden bir dünyanın etki-
si altında, kişisel ego sonunda değerini kaybediyordu. Toplama
kampındaki bir insan, özsaygısını kurtarmak için bütün bunlar-
la sonuna kadar mücadele etmediği takdirde, bir birey, kendine
ait bir aklı, iç özgürlüğü ve kişisel değerleri olan bir varlık olma
duygusunu yitiriyordu. Bu durumda kendini dev bir insan kitle-
sinin sadece bir parçası olarak; varoluşunu da hayvan yaşamının
düzeyine inmiş birisi olarak hissediyordu. İnsanlar, kendine ait
bir düşüncesi ya da iradesi olmayan bir koyun sürüsü gibi, bir
yerden diğerine, bazen birlikte, bazen ayn ayrı güdülüyordu. İş-
kence ve sadizm yöntemlerinde ustalaşmış, küçük ama tehlikeli
bir birlik, her yanımızı kuşatmıştı. Bu birlik, sürüsünü, bir an ara
vermeksizin komutlarla, tekme ve dipçikle bir ileri bir geri gü-
düyordu, biz koyunlarsa sadece iki şey düşünüyorduk: Kötü kö-
peklerden nasıl kaçınacağımızı ve bir parça yiyeceği nasıl bula-
cağımızı.
Sayılar
Melekler bazen bize, tekrar tekrar belirli sayıları önümüze
çıkarak mesaj verirler. Arka arkaya aynı rakamları görüp du-
ruyor musunuz? 111 veya 999 gibi? Ya da ne zaman saate
gözünüz takılsa, saat 22:22’yi gösteriyor mu?
Melekler, önünüze belirli plakalı arabaları çıkararak veya
bazı sayılara gözünüzün takılmasını sağlayarak da
Hadis-i şeriflerde Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem kulağı kesik. Habeşli, zenci köle bile olsa liderimize itaat etmemiz noktasında bize emrediyor. Çünkü bizde liderin kişiliğine değil makamina itaat vardir. Şahsina itaat yoktur. Liderin hizmetçisi değiliz, liderin liderlik yaptığı makamın hizmetçisiyiz. Liderlik de maalesef günümüzde çok suistimal edilen konulardandır. Ashab-ı kiramın döneminde bile lider ligin suistimal edildiğine ya da edilmek istendiğine, Efendi miz sallallahu aleyhi ve sellemin bu konuda ikazlanı olduğu na dair bilgiler var. Sadece örnek olsun diye zikredelim:
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, bir seriyye (küçük akıncı birliği) gönderiyor ve birliktekilere lidere itaat edilme si gerektiğini tembih ediyor Akşam bir yerde mola verili yor. Emir, ateş yakılmasını söylüyor ve yakılıyor. Emir:
"Geçin karşımına, atlasın herkes bu ateşten!" diyor. Ko ca ateş, atlarken büyük ihtimal içine düşülecek. Bir-iki tereddüt ediyorlar. "Ne tereddüt ediyorsunuz? Resûlullah size demedi mi başınızdakine itaat edin diye? Tereddüt etmeye ceksiniz." diye çıkışıyor emir.
"Atlarız, atlamayız." derken atlamıyorlar. Sonrasında Resûlullah sallallahu aleyhi ve selleme geri geldiklerinde meseleyi intikal ettiriyorlar. Şöyle buyuruyor:
"O ateşe atlasaydınız, cehennemden çıkamayacaktınız! Çünkü itaat maruftadır." (Buhari, 7145) Maruf, örfe uygun şey demektir. Örf nedir? İslam ahlakıdır, İslam kültürüdür. Ma ruf olmayan şeye itaat yoktur.