Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Uygarlık misyonumuz Asya'da ruhumuzu çelecek ve bizi oraya çekecektir, hareket yeter ki başlasın! İki tren yolu döşeyin biri Sibirya'ya, diğeri Orta Asya'ya- evet işe buradan başlayın sonuçlarını hemen görürsünüz.
Sayfa 1198 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Toplumun, Asya misyonumuzu ve özellikle, Asya'nın bizler için gelecekte taşıyacağı önemi ve getireceği yararı bilinçli olarak kavradığını söylemek zor. Hem Asya Rusyası, Sibirya da dahil, Avrupa Rusyası'nın ilgilenmek bile istemediği bir fazlalık sanki: "Biz Avrupa'yız, Asya'da ne işimiz var?" diyen kulak tırmalayıcı sesler duyuluyor. Bizim bilgiçlerin sözleridir bunlar, zekâ fazlalığından olsa gerek!
Sayfa 1193 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ne kadar düşünüyorsam, bu hayatı sürdürmek boşuna! Ben toplumun bir mikrobu olmuşum, zarar veren bir varlık. Başkalarının sırtına yük. Bazen deliliğim başlıyor. Uzağa, çok uzağa, kendimi unutacağım bir yere gitmek, unutulmak, kaybolmak, yok olmak istiyorum. Kendimden kaçıp, çok uzaklara, mesela Sibirya'ya gitmek, ahşap evlerde, çam ağaçlarının altında, gri gök ve karın, lapa lapa yağan karın altında, gidip kendi hayatıma yeniden başlamak istiyorum. Ya da mesela Hindistan'a gitmek, parlak güneşin altında, göğe başlarını uzatmış ormanların altında, acayip insanlar arasında, kimsenin beni tanımadığı, kimsenin dilimi bilmediği, her şeyi kendimde hissedeceğim bir yere gitmek istiyorum. Ne var ki bu iş için yaratılmadığımı görüyorum. Hayır, ben tembelin biriyim. Yanlışlıkla dünyaya gelmişim. Bütün planlarıma göz yumdum. Aşktan, şevkten, her şeyden kenara çekildim. Artık ölüler sınıfından sayılıyorum..
Azerbaycan - Gobustan/Küçüktaş kaya resimleri
Gök Tanrı dininin Sibirya içlerinde başlayan inanç işaretlerini görüyorum burada. Geyik kutsal. Türklerin Erig yani Geyik isminde bir kağanı var, Göktürklerin ilk dönemlerinde. (...) Geyik kültü bütün Türk coğrafyasında çöl eski zamanlardan günümüze kadar gelen bir çizgi ile devam eder. Bu kültün çok eski zamanlarda da Türkler tarafından kayalara resmedildiğini biliyoruz.
77-80
Sonsuz soru işaretlerini birer birer çözdükçe ekip olarak mutlu oluyorduk. Fakat her seferinde zaman zaman umutsuzluğa düştüğümüzde oluyor, sanki sonsuz bir kuyudan su çeker gibi kalakalıyorduk. Ortak duyuş ve düşünüşün ifadesi olan kaya resimlerinde Sibirya'dan Anadolu'ya kadar aynı şekillerle karşılaşmak heyecanımızla birlikte soru işaretlerini de arttırıyordu.
Sayfa 73 - Azerbaycan Gobustan Çekimleri (2006)
Bir kaç hafta sonra yine Dimitri'nin zoruyla İvan edebiyat toplantısına gitti. Goggol'un Palto'su üzerine hararetli bir tartışma vardı eski dostların arasında. İvan sadece anlamsız gözlerle onlara bakıp, votka içmeyi tercih etti. Tipik bir Alman-Rus'u olan Sergei Pavloviç, İvan'a "Sevgili dostum, Gonraçov'un
Rus Edebiyatı 2Kitabı okudu
Reklam
İnsan eliyle üretilen Karbondioksidin sadece sınırlı bir kısmı denizler tarafından emilebilir. Geri kalanı atmosferde birikir ve biyokütleyi arttırır. Yüksek sıcaklıklar daha fazla su buharına neden olur, bu da sera etkisini arttırır. Okyanusların sıcaklığı arttıkça karbondioksit emme kapasitesi düşer. Bir başka istikrarsızlaştırıcı etken, büyük bölümü Sibirya ve Kanada'da bulunan donmuş toprakların çözülmesidir. Eğer bu olursa, bu tundra bölgelerinde bir çürüme süreci baş gösterecek, karbondioksit ve metan salınacak ve dolayısıyla sera etkisinin ivmesi artacaktır.
Sayfa 24 - Koç Üniversitesi Yayınları, çev. Mehmet Evren DinçerKitabı okudu
1025 syf.
1/10 puan verdi
Dostoyevski, yaşamının son yıllarında başyapıtı Karamazov Kardeşler'i tamamladığında, Rus yazınında 'felsefe düzeyinde roman-tragedya denen türün de temelini attığının bilincinde değildi. Dostoyevski'nin yaşam birikiminin tümünü ve sanat gücünün doruğunu içeren bu roman, gerçekte insanı insan yapan ne varsa, onlara adanmış bir destan niteliğini taşır. Yazar, hiçbir romanında "Karamazov Kardeşler"de olduğu denli insan ruhuna inmemiş, insanoğlunu bu denli kesitler biçiminde, içgüdülerinin ve istencinin tüm görünümüyle sergilenmiştir. Bir aileyi konu alan ve bir felaketler zinciri olarak gelişen olay örgüsü, bireysel öğelerin yanı sıra, ondokuzuncu yüzyılın ikinci yarısındaki Rus toplumunu da geçirdiği sarsıntıların tümüyle, dünya edebiyatında bir eşi daha bulunmayan bir sanat aynasından yansıtır. (Tanıtım Yazısından) Dostoyevski (1821-1881): Gerek 1840'ların ortalarından itibaren yayımlamaya başladığı Beyaz Geceler ve Öteki gibi uzun öykü-kısa romanlarıyla, gerekse Karamazov Kardeşler, Suç ve Ceza ve Budala gibi Sibirya sürgünü sonrası büyük romanlarıyla, insanın karanlık yakasını kendinden sonraki bütün romancıları derinden etkileyecek biçimde dile getirmiş büyük bir 19. yüzyıl ustasıdır. Karamazov Kardeşler, yazarın son başyapıtıdır. (Arka Kapaktan)
Karamazov Kardeşler
Karamazov KardeşlerFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202334,7bin okunma
687 syf.
1/10 puan verdi
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski (1821-1881): İlk romanı İnsancıklar 1846'da yayımlandı. Ünlü eleştirmen V. Belinski bu eser üzerine Dostoyevski'den geleceğin büyük yazarı olarak söz etti. Ancak daha sonra yayımlanan öykü ve romanları, çağımızda edebiyat klasikleri arasında yer alsa da, o dönemde fazla ilgi görmedi. Yazar 1849'da I. Nikola'nın baskıcı rejimine muhalif Petraşevski grubunun üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklandı. Kurşuna dizilmek üzereyken cezası sürgün ve zorunlu askerliğe çevrildi. Cezasını tamamlayıp Sibirya'dan döndükten sonra Petersburg'da Vremya dergisini çıkarmaya başladı, yazdığı romanlarla tekrar eski ününe kavuştu. Suç ve Ceza Dostoyevski'nin bütün dünyada en çok okunan başyapıtıdır.
Suç ve Ceza
Suç ve CezaFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022159,7bin okunma
Bir gün bulacaksam bile parça parça bulmalıyım seni. Ayaklarını Afrika'dan getirip bir kağıt üzerine yapıştırmalıyım, saçların Sibirya'da olmalı, dudakların Çin'de. Gözlerin Hindistan'da bir mabudun gözleri olmalı, ellerin İtalya'da bir heykelin elleri. Bulsam da seni parça parça bulmalıyım. Yine de bir yerin eksik kalmalı. Yeniden yollara düşmeliyim, onu aramalıyım. Ve tam seni tamamladığım anda ölmeliyim.
Sayfa 118
Reklam
Japon dilinin ilişkileri konusunda söylenebilecek tek şey, pek çok araştırmacının bu dili Asya'nın, Türk dilleri, Moğol dilleri, Doğu Sibirya Tungus dillerinden oluşan Altay dil ailesinin yalıtılmış bir üyesi saydığıdır.
Taraz'daki İstanbul Restoran'da yemek yiyoruz. Buralarda her şehirde Türkiye'den gelen Türkler var. Yabancı olmanın, gezgin olmanın en zor yanlarından biri de damak tadınca yemek yiyememektir. Öyle zamanlar olur ki, insan ne bulursa yemeğe başlar, henüz hiçbirimiz o noktada değiliz. Erzurumlu Süleyman Ustanın döneri çok güzeldi gerçekten. Taraz şehrinin bittiği yerde Ayşe Bibi Türbesi'ne sapıyoruz. Anadolu'dan binlerce kilometre uzakta, buram buram Anadolu kokan bir coğrafya burası. Türbe buralardaki kutsal mekânlardan biri. Gün boyu ziyaretçisi eksik olmuyor. Biz ayrılırken türbeyi ziyarete belen iki Ahıska Türkü ile ayaküstü sohbet ediyoruz. " 1944 yılında vatanımızdan olduk, darmadağın ettiler hepimizi. Sibirya'dan tutun da Karadeniz kıyılarına kadar bir yerde rastlarsınız bizimkilere. Hiç bitmedi göç etmemiz, biz sürgün geldik, şimdiki nesiller göç ediyor. Yakınlarımızdan bir kısmı Türkiye'ye giderek Bursa'ya yerleştiler. Selam edin onlara, Türkiye'ye selam." Onların bu sözlerine, Ayşe Bibi'nin türbesinde yanık bir sesin okuduğu Kur'an-ı Kerim karışıyor. Susuyoruz. Duygularimiz iç içe geçiyor, baktıklarımızdan ve gördüklerimizden bambaşka şeyler algılıyoruz ve yaşıyoruz.
Sayfa 60
256 syf.
·
Puan vermedi
·
16 saatte okudu
Adriyatikten Çin seddine kadar uzanan Türk dünyası. Daha adımız Türk değilken Güney Sibirya'dan dünyaya yayılışımız. Aslı Türk olan Macarlar, Bulgarlar, iç içe geçtiğimiz birçok millet ve daha fazlası... "İslâm öncesi Türk tarihi sadece Orta Asya'da değil Kafkaslar ve Karadeniz'in kuzeyinde, hatta Macaristan ovalarına uzanan geniş sahada var olmuştur. Türk kökenli halklar tarih öncesi olarak adlandırılan dönemlerden 11. yüzyıla kadar, bugünkü Moğolistan'ın doğusundaki Kerulen Irmağı'ndan Tuna boylarına kadar doğu ve batı yönünde hareket etmişlerdir. Avrasya Türk Tarihi araştırmaları sonsuz derinlikte ve genişlikte bir -denizde ilerlemeye benzer."- Ahmet Taşağıl
Eski Türk Tarihi
Eski Türk TarihiAhmet Taşağıl · Kronik Yayınları · 202370 okunma
Nekrasov....1863'te bir gün şiirlerinden oluşan küçük bir kitabını vermişti bana. İçinde "Talihsizler" adlı bir şiire dikkatimi çekmişti ve inandırıcı ses tonuyla: "Bu şiir sizin için yazılmıştır" (yani Sibirya'daki hayatım üzerine).
Sayfa 1068 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Nekrasov'un üç ciltlik toplu yapıtlarını aldım ve ilk sayfadan itibaren okumaya başladım. Bütün gecemi sabah altıya kadar okumakla geçirdim, geçen koca otuz yılı adeta yeniden yaşamıştım. Okudukça tüm yaşamım önümden geçiyordu sanki. Dört yıllık kürek cezasını çektikten sonra, kitap okuma hakkına kavuştuğum zaman Sibirya'da ilk kez okuduğum şiirleriyle tanışmıştım. O zamanlar bende yarattığı izlenimleri anımsadım.
Sayfa 1066 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.