Hıristiyanlığı da ekliyor sonradan
Şunda kuşku yok ki, bugü­nün dünyasında egemen olan anlayış kilise üzerinden dinle ve tanrıyla savaşan, İnsan'ı her şeyi kendisine göre belirleme hak­kına sahip en üst irade haline getiren, fiziksel gücün sahibinin haklı olduğu anlayışını inşa eden modernite değil de bir başka din/inanç ve o dinin/inancın şekillendirdiği hayat tarzı olsaydı durum çok farklı olurdu. Örneğin bugünün dünyasında ege­men olan inanç ve anlayış, savaşa giden askerlerine anlaşmala­rınıza ihanet etmeyin, hırsızlık etmeyin, mal yağmalamayın, ce­sedin organlarına dokunmayın; çocuk, ihtiyar, kadın öldürmeyin, hurmalıkları kesip yakmayın, meyveli bir ağacı da kesmeyin; ye­mek maksadı olmaksızın davar, sığır, deve öldürmeyin, yol boyu mabetlere çekilmiş insanlara rastlayabilirsiniz onlara dokunma­yın, ibadetlerine karışmayın emrini veren komutanın dini olan İslam olsaydı, Hiroşima'ya atılan atom bombası hala icat edil­memiş olacaktı. Yine örneğin bugünün dünyasında egemen olan inanç ve anlayış dört yüce gerçek ilkesi doğrultusunda; 1-Acı hayatın ve varoluşun bir parçasıdır, 2-Acıların kaynağı arzu ve isteklerdir, 3- İstek ve arzular bırakılırsa acılar sona erdirilebilir, 4- Acıların sona erdirilmesinin yolu doğru kavrama, doğru düşünce, doğru söz, doğru eylem, namuslu kazanç, doğru çaba, uyanıklık, ve doğru konsantrasyondan oluşan Sekiz Aşamalı Asil Yol'dan geçer ilke­lerine sahip Budizm olsaydı Hiroşima'ya atılan atom bombası hala icat edilmemiş olacaktı.
Baba köpekle ana köpek, yavru köpekleri çevrelerine toplamışlar, onlara köpeklik dersi veriyorlardı. Baba köpek, dersinin sonunu şöyle bitirdi: - Yavrularım! Hayatta köpek olmaya çalışın. Hiçbir zaman köpeklikten ayrılmayın. Yavrular: - Ne yapalım da köpek olalım? Köpek olmanın yolları nelerdir?.. diye sordular. Baba köpek, - Çok kolay, dedi. Bizi
Reklam
Şimdiki Erzurum gece yarısı Et kuyruğunda
Gerçi Erzurum, şiddetli kış şehridir. Fakat muntazam bostanları çok olup kavunu, karpuzu, lahana ve patlıcanı bol olur. Arazisi geniş, fiyatları ucuz dedikleri yer tam burasıdır. Erzurum'un topağı verimlidir. Vilayeti geniş ve mamur, buğdayı ve diğer mahsulleri meşhur, yiyecekleri güzel ve beğenilir, ekili yerleri bereketli bol, nimetleri çok, binlerce pınar ve akarsuları olan bir şehirdir. O kadar ucuzluk ki, deve dişi gibi buğdayın beş eşek yükü bir kuruştur. İki at yemi bir akçedir. Bir eşek yükü arpa iki akçedir. Bir okka olan beş dane has beyaz ekmek bir akçedir. Koyun ekinin okkası iki akçeye, sığır eti bir akçeye, bir tavuk bir akçeye, kırk yumurta bir akçeye, bir güvercin palazı bir akçeye, yüz dirhem yağlı katmer çörek bir akçeyedir. Diğer yiyecekleri de bunlara göre kıyas edilebilir.
"Eğer zevk almak doğamıza uygun şeylerle dolmaksa, daha fazla gerçekle dolan kişi gerçek zevki tadacak ve daha gerçek olacaktır; buna nazaran daha az gerçek varlıkla dolan kişi daha az doğrulukla dolacak ve daha az tatmin olacaktır. Bu adam bir illüzyonun parçası olacak ve daha az gerçek zevk tadacaktır değil mi?" "Hiç sorgusuz öyle olur." "Öyleyse bilgeliğin ve erdemin ne olduğunu bilmeyenler ha bire aç gözlülük ve bedensel hazlarla meşgul olur, tekrar tekrar aşağı iner ve sonra tekrar yukarı çıkarlar. Hayatları boyunca bu iki bölgede rastgele dolanır dururlar ama asla gerçeğin dünyasına, yukarı dünyaya geçemezler. Oraya ne bakabilirler ne de gitmenin yolunu bulabilirler. Ne gerçek varlıkla doludurlar ne de saf ve kalıcı zevki tatmıştırlar. Aynı bir sığır gibi sürekli aşağı bakarlar ve başları toprağa doğru alçalır. Bu adamların başları da yemek massına alçalır ve giderek şişerler, beslenir ve çoğalırlar. Çok sevdikleri hazlar için demirden yapılma nallarıyla birbirlerini tekmeler ve yine demirden boynuzlarını tokuştururlar, doyumsuz arzuları yüzünden birbirlerini öldürürler çünkü kendilerini hakiki şeylerle doldurmazlar ve içlerinde doldurdukları o kısım da hakiki değildir, iradesizdir."
Dinsel benzerlikler 33 (Habil ve Kabil)
❝ Adem ve Havva'nın çocukları Habil ve Kain hikâyesi: Tevrat, Tekvin, bap 4:1: "Ve Adem karısı Havva'yı bildi ve gebe kalıp Kain'i doğurdu ve yine kardeşi Habil'i doğurdu. Habil koyun çobanı oldu. Fakat Kain çiftçi oldu. Ve Kain günler geçtikten sonra, toprağın semeresinden Rabbe takdime getirdi. Habil de sürüsünün ilk
Kim bilir bizlerde ne zaman yattık ölüm uykusuna
"Ancak siz bir kont, bir aristokrat, geniş kültüre sahip bir insansınız. Ve köye yerleşmek istiyorsunuz. Oysa sizi orada bekleyen tek şey zihinsel, ahlaki ve fiziksel bataklık. Yarı hayvan gibi bir hayat." "O halde oralara gitmek çok daha gerekli. Sağlıklı insanların değil, hastaların doktora ihtiyacı vardır. Halk da sandığımızdan daha zor durumda. İlkbahar ve yaz aylarında sırt çantamla finlandiya'yı gezdim. Meyhanelerde insanlarla sofraya oturdum. Geceyi tarlada çobanlarla ormanda kömürcülerle geçirdim. Zengin sığır yetiştilerinin yaşadığı yerlerde, kendileri boğalar gibi iri, domuzlar gibi şişman ama bir o kadar a**** olan zengin köylülerin düğünlerine katıldım. Ve şunu söylemeliyim ki halkımız için korktum. Hem kendim hem de tüm eğitimli insanlar adına utanç duydum. Tüm kültürümüz için duyulacak bir utanç bu. Halkın büyük çoğunluğunun ahlaki durumunu, kitlelerin yaşadığı o dehşeti, ızdırapları ve her yönden çürümesine doğal karşılayan binlerce Hristiyan rahip ve farklı mezheplerden psikoposların varlığını son derece korkunç buluyorum. Durup öylece sessiz kalmam mümkün değil. Bağırmalı, alarm vermeli, din adamlarını derin uykularından uyandırmalı, vicdanlarına hitap etmeliyim. Hepsi derin bir ölüm uykusunda. Büyük bir suçluluk uykusu."
Reklam
697 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.