Allah ezel seherinde kendi zatını gösterdi1
Ebedi güzellik nuruyla yaktı aşk mumunu
İsimsiz, esersiz ve sıfatsız tecelli edince zatının nuru
Gizlendi yüce âlemlerin sırrı perdelerin arkasında
Coşup taşmadan henüz cömertlik denizi, zat-ı mukaddes var idi
İzafet, kayıt ve nitelikleriyle tek bir varlık dahi ortada yok idi
Güzellik aşkla
Hanife Mert Hanım'ın 4 bölüm 400 sayfadan oluşan #BakışAcısı eserini #okudum. Bu eseri okumadan önce #DüşBatımı eserini okumanızı tavsiye ederim. Her ne kadar ayrı eserler olarak algılansa bile birbirinin devamı olduğunu belirtmek isterim.
️️️️️️️️️️️️️️️️
Eser zamanlar arasında geçişlerle 1984 yılları ve 2004 yılları arasında zaman
sanıyordum ki
rüzgâr her sözü süpürmeden anlayacaktım:
herkes ölüm kınaları sürünüp beni unutacak
âh ve ay'la görünecek görünmeyen
etimde sınanan bir veda ki
içimden o kelâm-ı kadîm akacak:
beni herkes en son gördüğüyle hatırlayacak
Sevgi neden insanlığını kaybetmemiş insanların yüreğine ekildi?
Çünkü GADDARLIK dünyada hüküm sürüyordu. Yaratan varsa neden bu zulmü görmüyor diyen us ve duyuncu felç olmuş çaresizliğin pençesine düşmüş insanlar yüzünden bu gaddarlık hüküm sürüyordu.
Zulme karşı çıkan o zulmü insanlık adına durdurabilirdi.
Ve Mobbing Bank kitabının ilk
çık gel sonra
gel birlikte ulusa seslenelim
hacerü’l-esved’im benim
uyuyalım sükunlu bir yer yanağında
kesek yiyelim acıkınca
korkaklaşınca şeytan taşlayalım
ağladığımızda allah’ı anlayalım gel
naz olur biricik, sana bayılmak az olur
yani dedimdi ki
bende bu felekle derdim bakidir
ne müftü ne hekim çarem sakidir
ne bir zorlamadır ne
Hayalin Derinlikleri anlamına gelen güzide bir kitap. Şehbenderzade Filibeli Ahmet Hilmi'nin bu kitabı, edebiyatımızda bence sıkça gözden kaçan eserlerden biri. 1910 yılında basılmış. Yazarın vefatından sonra da 1. ve 2. kısım birleştirilip yayımlanmış. Kitap; roman, şiir ve eski edebî geleneklerin beraber mayalandığı bir eser tadı veriyor.
Kitabı spoiler vermeden özetleyecek olursak varlık-yokluk, madde-mânâ, ruh-beden, elif-nokta gibi mefhumların arasında sıkışmış ve kafası karışmış isimsiz kahramanımız bir gün mezarlıkta dolaşırken oradaki bir kulübede Aynalı Baba isminde derviş bir zatla tanışır. Gün gün o adamın yanına gelir. Kahve içerler. Ney dinlerler ve kahramanın ruhu bu anlarda yolculuklara çıkar, rüyalara dalar.
Birinde kendini Hint padişahının oğlu olarak görür; birinde Ayasofya Camiinin müezzinidir; birinde Çin'dedir; birinde Zerdüştlükteki iyilik ve aydınlık tanrısı Hürmüz'ün (Ahuramazda) ordusunda askerdir; birinde Anka kuşunun sırtındadır; birinde Antik Yunan filozoflarıyla sohbettedir.
Kitapta kadim doğu bilgeliğiyle batı bilgeliği harmanlanmış görünüyor. Modernleşme krizi ve savaşlar sonrası yıkılış devrine giren Osmanlı İmparatorluğu, hakikati yine geçmişte aramakla yüzleşmektedir. Kitapta dindarlık taslayanlar da eleştirilir. Sosyal meselelere de değinilir. Eski masalsı hikâyeleri, ezoterik unsurları seviyorsanız bu eseri de seversiniz. Dil açısından da lezzetini pek yitirmemiş bir dil kullanılır. Güzel gazeller ve şiirler de mevcut. Bu eserin, edebiyatımızda hak ettiği yeri pek bulamamış bir eser olduğunu düşünüyorum.
A'mâk-ı HayâlFilibeli Ahmed Hilmi · Kapı Yayınları · 201116.9k okunma
Yasin Pişgin
Aşk, akıl için bir sırrı kadim,
Maşuk, aşık için bir ism-i azim,
Sekarat girdabındaki bir derviş gibi,
Aşık, maşukun adını tesbih eder de, eder…