Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sana yazıyorum ya, deniz benden önce başlıyor beklemeye. Siyah bir uykudan binlerce rüya kıpkırmızı uyanıyor. Sonra akşamlara dek köpük, sis, uğultu... uzaklıktan büyük resimler çiziyor kumlara su. Senden yana düşüyor dağın gölgesi. Mum çiçekleri gözlerinden salıyor kokusunu. Yollar iyi haberler gibi uzuyor kısalıyor. Senin yerine cümleler kuruyorum kendime Sonra aralayıp her bir harfini, yaşlı bir hevesle sevinçler okuyorum. Yalnızlık öyle cesur, öyle korkak ki... Bir hayal karınca kirpiklerinin sabahına yürüyor. Zaman avuçlarının içinde. Açıyorum, insan olmanın sonsuzluğu; kapıyorum, ölüm dünya olup geliyor üstüme. Sana yazıyorum ya, içimde umutsuz bir güzellik. Her şeye yeniden inanıyorum. Ben bir ay pervanesiyim. Kanatlarım dünya, sözlerim sevgi. Kendime masallar anlatıyorum.
Sayfa 182 - Kırmızı Kedi Yayınları 12. BasımKitabı okudu
En güzel günlerimin Üç mel'un adamı var: Ben sokakta rastlasam bile tanımayım diye En güzel günlerimin bu üç mel'un adamını Yer yer tırnaklarımla kazıdım Hatıralarımın camını.. En güzel günlerimin Üç mel'un adamı var:
Reklam
Başım köpük köpük bulut, için dışım deniz, ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda, budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz. Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında. Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda. Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl. Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril, koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil. Yapraklarım ellerimdir, tam yüz bin elim var. Yüz bin elle dokunurum sana, İstanbul'a. Yapraklarım gözlerimdir, şaşarak bakarım. Yüz bin gözle seyrederim seni, İstanbul'u. Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım. Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda. Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.
Sayfa 1618 - Pdf / KindleKitabı okuyor
Nazım okuyorum..
Özlemek için Nazım var... Mavi için Edip... Rakı için Can Yücel... Sevda için Ahmed Arif... Bazen özledim diyemezsin, Nazım okuyorum dersin. "Ben Edip okuyorum, sen ne yapıyorsun?"
Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz, ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda, budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz. Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında. Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda. Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl. Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril, koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil. Yapraklarım ellerimdir, tam yüz bin elim var. Yüz bin elle dokunurum sana, İstanbul'a. Yapraklarım gözlerimdir, şaşarak bakarım. Yüz bin gözle seyrederim seni, İstanbul'u. Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım. Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda. Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.
Sayfa 1618Kitabı okudu
Benim böyle marifetlerim yoktu. Ayhan bile, bir mızıka bulmuş, aylarca uğraştıktan sonra, bir marş çalmaya başlamıştı. Ben de okuduğum kitaplardan bahsederdim onlara. Nedense kimse ilgilenmezdi. Nihat’ın yazdığı kötü şiirleri beğenirler, benim okumak istediğim şiirleri dinlemezlerdi. Okula şiir kitapları taşırdım; büyük bir kısmını da zaten ezbere bilirdim. Gene Nihat’ın şiirleriyle başa çıkamazdım. Çünkü Nihat onlar için özel şiirler yazardı. Şiirin mısralarının baş harflerini yukarıdan aşağıya okuyunca kızınızın adı çıkardı. Bu şiirlerin kötülüğüne inandıramazdım onları. Harfleri yukarıdan aşağı hecelerken sevinçten tepinirlerdi: SEVGİAYHAN. Bir şiirde daha ne yapabilirdi insan? Ben o sıralarda Istrati’yi, Gorki’yi filan okuyordum. Onlara, realist edebiyatın gerekliliği hakkında nutuklar çekiyordum. Benimle alay ediyorlardı; hizmetçi kızlarla ilgilenmek gibiydi realist edebiyatı sevmek onlar.
Sayfa 147 - İletişim Sinan Yayınları Dördüncü Bölüm
Reklam
Erbain. İsmet Özel’den okuduğum ilk kitap. Erbain; 238 sayfadan oluşan güzel bir şiir kitabı… İsmet Özel’i, şiir düzeyinde çok okudum ancak kitap düzeyindeki ilk okumayı Erbain ile yaptım. Öncelikli olarak kitaba adını veren “erbain”e bakalım. Erbain; “Rumi takvimde 22 Aralık'tan 31 Ocak gününe kadar süren kırk günlük kış dönemi” olarak
"Çoğunlukla Veli'nin şiirleri öylesine kısa ve her telden çalıyor ki ben okur olarak, onun böylesi bir yalınlığa cesaret etmiş olması karşısında diz çöküyorum."
Her şairin sancısı bir noktada ortak anladığım kadarıyla.
Kendi şiirlerimi bir okuyucu gibi okurum. Özellikle yayınlandıktan sonra. Başka şairlerin getirdikleri şiirleri okuduğum gibi. Ben de şiirimin bir okuyucusuyum. Tabii öteki okuyucularla önemli bir farkım vardır: onlar okuduklarıyla vehmederler... Bense anahtarı yalnız bende bulunan bir odaya girer gibi okurum kendi şiirimi. Onun hatıraları bendedir.
Aynı bardaktan içmeyeceğiz Ne suyu, ne tatlı şarabı, Şafakta öpüşmeyeceğiz Ve akşam çöktüğünde pencereden bakmayacağız. Sen güneşle soluyorsun, ben ay ile Ama aynı aşkla yaşıyoruz ikimiz de. Benim yanım da sadık, sevgili yârim, Senin yanında neşeli eşin, Ama okuyorum gri gözlerindeki korkuyu Çünkü sensin acım. O arada bir buluşmalarımız bundan böyle Daha bir arada bir olsun. Gönlümüz rahat olsun, o zavallı gönlümüz. Şiirlerim de yalnız senin sesin var Senin şiirlerinde, biliyorum benim soluğum esiyor Oh, bir odun ateşi ki cesareti yok Ne unutuşa, ne korkuya dokunmaya... Bir bilsen nasıl seviyorum şu an O kuru dudaklarını, gül rengi! ~ 1913 GÜZÜ ~
Sayfa 21 - Ada
Reklam
Ama ben yine en çok çocukluğumda öldürüldüm. Beni çocukluğumda en çok da sevdiklerim öldürdü. Başka biri olduğumu anlamazlıktan gelerek, okuduğum şiirleri dinlemeyerek, hayallerimi ciddiye almayarak, heyecanlarımı küçümseyerek, çelimsizliğimle alay ederek, özgürlüğümü yok sayarken aşırı sevgiye boğarak, kendim olmam için yola çıkmaya çalıştığımda yola çıkma arzularımı hoyratlıkla ezerek öldürdüler.
Sayfa 162 - GENDAŞ KÜLTÜRKitabı okudu
Her okuduğum cümlesinde hayranlığım daha da artıyor
Cebime doldurduğum harflerle gelmiştim ben. Sen o hayaldin, yaz topraklarından engin. Şarkısız zamanlardı. Okunaksız yazımı okunur kılmıştın.
Kendi şiirlerimi bir okuyucu gibi okurum. Özellikle yayınlandıktan sonra. Başka şairlerin getirdikleri şiirleri okuduğum gibi. Ben de şiirimin bir okucusuyum. Tabiî öteki okuyucularla önemli bir farkım var: onlar okuduklarıyla vehmederler. Şiirden aldıkları, büyüttükleri kendi içlerindeki bir kabiliyettir. .. Bense anahtarı yalnız bende bulunan bir odaya girer gibi okurum kendi şiirimi. Onun hatıraları bendedir.
Kendi şiirlerimi bir okuyucu gibi okurum. Özellikle yayınlandıktan sonra. Başka şairlerin getirdikleri şiirleri okuduğum gibi. Ben de şiirimin bir okuyucusuyum. Tabiî öteki okuyucularla önemli bir farkım vardır: Onlar okuduklarıyla vehmederler. Şiirden aldıkları, büyüttükleri kendi içlerindeki bir kabilliyettir. Gördükleri eğitimle ve meslekleriyle de ilgili olarak çoğalmış veya eksilmiş hatta bitmiş bir kabiliyet. (Okul kitaplarındaki bir kaç gazel kaside koşma ve istiklal marşından başka şiir okumamıştı. 1950'lerden sonra rahatlıkla politikaya atıldı. Bakan, belki hatta başbakan bile oldu. Pek yaşamadı.) Bense anahtarı yalnız bende bulunan bir odaya girer gibi okurum kendi şiirimi. Onun hatıraları bendedir.
Mustafa Kemal'in dönemin "vatan ve hürriyet" şairi Namık Kemal ile "Türkçü" şairi Mehmet Emin Yurdakul'un şiirleri ile tanışmasında Ömer Naci'nin etkili olduğu bilinmektedir. İdadi'de, Namık Kemal'i tanımak, duymak, onun gizlice elden ele dolaşan vatan şiirlerini bulmak, okumak işini Hatip Ömer Naci sağlamıştır. Atatürk, sonradan 14 Eylül 1931'de yaptığı bir konuşmada Mehmet Emin Yurdakul ile ilgili şunları söylemiştir: "Şair Mehmet Emin Yurdakul'un ilk kez Manastır Askeri İdadisi'nde öğrenciyken okuduğum 'Ben bir Türk'üm, dinim, cinsim uludur' dizeleriyle başlayan manzumesinde bana ulusal benliğimin gururunu tattıran ilk anlatımı bulmuştum…"
Sayfa 40 - Truva YayınlarıKitabı okudu
228 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.