barış, yağmurlu bir günde sessizliğin içinde, akıl hastanesinin gri duvarları arasında oturuyordu. pencerelerden süzülen yağmur damlaları, dışarıdaki dünyayı daha da uzaklaştırıyordu. odasında, geçmişin umutsuz anıları ve geleceğin belirsizliği arasında sıkışıp kalmıştı. bir zamanlar, sevdikleriyle geçirdiği mutlu anlar, umut dolu hayalleri vardı. ancak şimdi, içini boşluk doldurmuş gibiydi. işinden ve hayatının diğer alanlarından giderek uzaklaşmış, içindeki yalnızlık duvarlarını örmüştü. bir gün, yağmurlu koridorlarda sessizce yürürken, etrafındaki sessizlik ve duvarların soğukluğu onu daha da içine çekiyordu. gözleri, diğer hastaların donuk bakışları arasında kayboldu. birden durdu ve etrafına baktı. karşısında, köşeye çekilmiş, sessizce oturan yaşlı bir adamı fark etti. adamın gözlerinde, yaşamın ağırlığı ve kayıp umutların izleri vardı. barış, o an içinde bir parça kendini buldu. belki de yalnızlık, sadece kendi hissettiği bir şey değildi. insanların içindeki derin boşluğu doldurmaya çalışırken, kendi yaralarını da iyileştirmeye çalıştı. o gün, barış için bir dönüm noktası oldu. artık yalnızlık, çaresizlik ve umutsuzluğun sadece onun hissettiği duygular olmadığını anladı. her hasta gibi farklı ve eşsiz bir hikayesi olan insanlar vardı etrafında. onları anlamak ve duygularını paylaşmak için çaba harcamaya kararlıydı. her biri, kendi yolculuğunun derinliklerinde sıkışmış hissettiği umut kıvılcımlarını aramaktaydı.
Demiştim sana hatırlarsan: "Önemli olan 'zamana bırakmak' değil, 'zamanla bırakmamak'tır.." Şimdi bana, geçen o zamanın Unutulmaz sancısı kalır.
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet Ran
Reklam
Evin yolunu bulamıyorum. Bütün evler ve yollar sarhoş, sallana sallana yer değiştiriyorlar sürekli. Şu yola neden bir kapı yapmamışlar kaybolanların açıp çıkabilecekleri. Refik abi de kahveyi bana bırakıp gitti ben de göndermiş olabilirim git çocuklarınla vakit geçir diye. Belki böyle bir konuşma hiç geçmedi de kafamdan uyduruyorum şu anda buna
5/6 Mart 1920 gece 1.30
Arslancığım, güzelim, Naciyem! Bugün bol bol senden bahsedildiğini işiterek hem müteselli, hem de müteessirim. Hayriye Hanım, Berlin'e geldi. Saatlerce sizden bahsetti. Çocuklarımı anlattı. O anlatırken zorla gülüyor, mahzuz görünüyor, fakat için için ağlıyordum. Ah! Ne olur Hayriye Hanım yerinde sizinle karşı karşıya otursaydım.
En son ne zaman çocuk oldum? Niçin hep olgun olan bendim? Buna maruz kalmama sebep olan neydi? Şimdi neyim, kimim ben?
Rüyalar Hakkında
Rüyalar, her zaman hayatımın bir parçası olmuştur. Bazen gece boyunca gördüğüm o büyüleyici ve karmaşık görüntüler, beni sabah uyanır uyanmaz düşündürmeye başlar. Rüyaların gizemli dünyasında yolculuk etmek, bilinçaltımın derinliklerine bir kapı aralamak gibi geliyor. Peki, rüyalar gerçekten ne anlama geliyor? Neden rüya görüyoruz ve bu rüyalar
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.