Renklerden Moru, ana karakter Celie'nin verdiği zorlu hayat mücadelesini ve kendini yeniden inşa serüvenini anlatıyor. Kitap sadece Celie'nin değil aynı zamanda etrafındaki Siyahilerin, kadınların hatta kilometrelerce ötedeki hiç tanımadığı insanların bile kültür, düşünce dünyası gelenek ve duygularını bize çarpıcı bir şekilde aktarıyor.
Kitaptaki insanların hayatları depresyon, yeme bozukluğu, yetersizlik hissi ve daha da kötüsü çocuk istismarı, şiddet, tecavüz, ölesiye çalıştırma, beden sömürüsü, rıza inşası ve ensest gibi bir hayli üzücü fazlaca hadise ile iç içedir.
Yazar hem beyaz bir dünyada siyah olarak yaşadıklarını anlatırken; hem de kadın olarak karşılaştıklarını, bunların üstesinden gelme çabalarını ve kendi ayakları üzerinde durmasını, kendine olan cesaretini kazanmasını, kendiyle barışmasını kısacası kendi kendini anlama ve inşa etme sürecini anlatırken aynı zamanda bize dini sorgulamalar da yaptırır.
Kitabın önsözünden: Bu, yeni bir manevî farkındalığı, çocukken deneyimlediğim ve doğal karşıladığım güçlü Birlik duygularına yeniden doğduğumu ifade edebildiğim kitaptır; benim olduğu kadar ana karakter Celie İçin De Algının Ötesinde Olan Ama Sevginin Ötesinde Olmayan ile yüz yüze gelmek ve şöyle demektir: Seni açıkça görüyorum ve duyuyorum, Büyük Gizem; ve şimdi seni olduğum her yerde görmeyi ve duymayı umuyorum, olman gereken yerde.