Aşk, Evrenin Ruhu’nu değiştiren ve geliştiren güçtür. Aşkı’n gücü işte burada işe karışır, çünkü sevdiğimiz zaman, olduğumuzdan daha iyi olmak isteriz her zaman.
Düşümüzü gerçekleştirmemizin yanı sıra, ona doğru ilerlerken aldığımız dersleri de iyice öğrenmemiz ister. Ama insanların çoğunluğu, işte bu anda vazgeçerler. Çölün dilinde biz bu duruma şöyle tanımlarız: vahanın palmiyeleri ufukta görünmüşken susuzluktan ölmek.
En karanlık an, şafak sökmeden önceki andır.
“Neden yüreğimi dinlemek zorundayım?”
“Çünkü onu susturmayı hiçbir zaman başaramazsın. Hatta onu dinlemiyormuş gibi yapsan da o gene oradadır, göğsündedir. Hiç kimse kendi yüreğinden kaçamaz. Bu nedenle en iyisi onun söylediklerini dinlemek.
“Yüreğim acı çekmekten korkuyor,” dedi bir gece Simyacı’ya, aysız gökyüzüne bakarlarken.
“Yüreğine, acı korkusunun, acının kendisinden de kötü bir şey olduğunu söyle.”