Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Yüreğine gireceğiniz insanlar değil, Duâ' sına düşeceğiniz insanlar seçin.. Zîrâ 'Kalpler Allah'ın ﷻ elindedir..
3.500 yıl önceki tanrıya gözkırpar gibiyim.
"Bu kavimlerdeki inançlarının aslı iki şeyin takdis edilmesi esa- sına dayanır. Bu ikili, iyilik ile kötülük veya aydınlık ile karanlık kavramlarıdır. Bu inanca göre rızk, gölge ve yağmurlar gibi insana faydalı olan tüm şeyler; iyilik ilahından gelir. İnsana bir faydası ol- mayan ve zarar veren hastalık, felaket, sıkıntı, kıtlık, kuraklık ve pahalılık gibi tüm işler de kötülük ilahından kaynaklanmaktadır." Bu yüzden birincisine ibadet ediyor, ihsanından ve yardımından dolayı da kendisini çok seviyorlardı. Beri taraftan ikincisinden kor- kuyor ve kendisinden herhangi bir zararın gelmemesi için devamlı kendisine ibadet ediyor, özel olarak bazı dini münacat ve dualarda bulunuyorlardı. İşte bu dua ve salavatlardır ki, zamanla sihirbazların gösterdikleri ve kahinlerin haber verdikleri her şeyin temelini teşkil etmeye başladı.Zerdüşt
Sayfa 263
Reklam
Bu dünya ile öte dünya iki kuma gibidir. Hangisinin gönlünü yapsan diğerini gücendirmiş olursun.
755 syf.
9/10 puan verdi
Klasik Bir Eser, Unutulmaz Bir Hikaye: Üç Silahşör'ü Keşfedin
Alexandre Dumas'ın Üç Silahşör romanı, okurlarını 17. yüzyıl Fransa'sına ışınlayan, nefes kesici bir macera ve dostluk hikayesidir. Genç D'Artagnan'ın cesaret dolu serüveni, okurları sayfalara bağlarken, onur, dostluk ve sadakat gibi evrensel değerleri sorgulatıyor. Hikaye, D'Artagnan'ın üç usta silahşörle tanışmasıyla başlar: Athos, Porthos ve Aramis. Bu dördülü, Kardinal Richelieu'nün entrikalarına karşı mücadele ederken Fransa'yı tehdit eden tehlikelere karşı koymak için güçlerini birleştirir. Dumas, karakterlerini ustalıkla işleyerek okurlara unutulmaz bir okuma deneyimi sunuyor. D'Artagnan'ın cesareti ve azmi, Athos'un gizemli geçmişi, Porthos'un gücü ve Aramis'in zekası her biri romana ayrı bir derinlik katıyor. Hikaye sadece aksiyon ve macera ile sınırlı kalmayıp, aşk, ihanet ve sadakat gibi temaları da ustalıkla işliyor. D'Artagnan ve Constance'ın yasak aşkı, Milady de Winter'ın karanlık planları ve dört silahşörün sarsılmaz dostluğu romana unutulmaz bir boyut kazandırıyor. Üç Silahşör, her yaştan okura hitap eden zamansız bir klasik. Sürükleyici hikayesi, etkileyici karakterleri ve nefes kesici maceraları ile okurlarını büyülüyor. Eğer heyecan ve macera dolu bir okuma deneyimi arıyorsanız, Üç Silahşör'ü kesinlikle okumalısınız!
Üç Silahşor
Üç SilahşorAlexandre Dumas · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20218,8bin okunma
…Çünkü bizce diğer her türlü şeyin ta­rihinde olduğu gibi felsefenin tarihinde de doğru olan, zaman bakımın­dan önce geleni sonra gelenle; kusurlu, yetersiz olanı, mükemmel, tam olanla açıklamak değil, tersine her zaman sonra geleni önce gelenle, mü­kemmel olanı kusurlu olanla açıklamaktır.Başka deyişle bize göre He­gel'in veya daha yumuşak bir biçimde Aristoteles'in düşündükleri gibi Platon, Herakleitos ve Parmenides'i veya İbni Sina Farabi'yi değil, tersi­ne Parmenides ve Herakleitos Platon'u, Farabi İbni Sina'yı açıklar.
Katrina Dağı hala yerindedir, Sina yarımadasındaki en yüksek zirve olarak yükselir, kadim günlerden beri (ikiz zirveli komşusu Musa Dağıyla birlikte) kutsal kabul edilir, tanrılar ve melekler efsaneleriyle çevrilidir.
Reklam
İbni Arabi'nin kabrinin keşfi ile ilgili o meşhur menkıbe : 1516 yazında Mercidabık savaşında Memlükleri mağlup ederek Biladüşşam bölgesindeki Osmanlı fütuhatını başlatan Yavuz Sultan Selim Mısır'a doğru yoluna devam ederken Şama uğramış. Muhittin İbni arabi'ye Nispet edilen bir kitapta gördüğü " Sin şina girince mim ortaya çıkar " ibaresini şeyhin mezarının bulunacağına işaret sayan Yavuz bölgedeki kabristiyanları ziyaret etmeye başlamış. Derken bir gece rüyasında İbni Arabiyi görmüş. Şeyh Muhyiddin ona "Ya Selim! senin gelmeni bekliyordum, nihayet geldin Mısır'ın fethini sana müjdeliyorum. Sabahleyin siyah bir ata bin o at seni bana getirecek. Kabrini bulduğunda üzerime bir camiyi ve İmaret inşa ettir."demiş. Yavuz sabah olur olmaz siyah bir ata binmiş. Kasyunun eteklerine doğru yürüyen at, Salihiyeye gelince ısrarla bir çöplüğü eşelemeye başlamış. Sultan'ın emriyle çöplük kazılınca "bu Muhyiddin'in kabiridir" yazılı bir taş bulunmuş. Etraf temizlenmiş mezar ortaya çıkarılmış. Kabrin üzerine bir cami ve İmaret yapılmasını emreden Yavuz Mısır seferinden dönüşte 1518'in şubatında kılınan Cuma namazıyla caminin açılışını bizzat gerçekleştirmiş.
Acaba rasyonalizm aynı zamanda din­ sel bir anlama sahip olabilir mi?
Plotinos ileride Müslüman ve Hıristiyan Ortaçağ filozoflarının ana problemi olan akılla iman, felsefeyle din arası ilişkiler sorununun en ciddi bir ön taslağını temsil etmektedir. Ken­disinden bir süre sonra doğan ilk büyük Hıristiyan filozofu Aziz Augustinus'la Yunan tarzında felsefe çizgisini devam ettiren Farabi-İbni Sina gibi büyük Müslüman filozoflarının Plotinos'a ve onun felsefesine gösterdikleri büyük il­ginin kaynağı burada bulunmaktadır
Sayfa 90 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
İbni Sina
Aristocu sistemin içine dışına tam manasıyla vâkıf olduğunu belirten filozof, onun geliştirilmesi yolunda ciddi katkılarda bulunduğu ancak muhalif tavrını da daima muhafaza ettiği açıklamasında bulunmaktadır. Ancak bu muhalefet çoğu durumda seslendirilmeden kalmış; sessiz kalmanın artık tahammül edilmez hale geldiği durumda ise açıkça ortaya konmuştur.
"Allahı İnkar Mümkün mü" eserini bitirdim. Bütün feylesofların çeşitli dinlere mensup naturalistleri, akılcıları, materyalistleri, hukukçuları, düşünürleri, tasavvufçuları ruhun varlığını ve yokluğunu, ruhun ve cismin bir veya ayn olup olmadığını, ruhun kalıcı olup olmadığını inceliyor. Bu incelemede, ilim ve fenne dayananlar makbul. İmam Gazali, İbn-i Sina, İbn-i Rüşd gibi önde gelen Müslüman din adamlannın açıklamaları da sıradan açıklamalardan büsbütün başkadır; yalnız ifadelerinde çok rumuz var. Dindar düşünürler; kuralları, ilim, fen ve felsefeyi, şeriatın açıklamalarını yorumlamak için evirip çevirmeye gayret etmişler.
Sayfa 69 - 20 Teşrinisani 1332 Pazar (3 Aralık 1916)Kitabı okuyor
Reklam
Ve artık hiçbir şüphemiz kalmadı: kadim çağlardaki Ölümsüzlük Arayışının hedefi, Sina yarımadasında bir yerlerde olan bir uzay limanıydı.
Artık rahatlıkla “Tilmun Diyarı”nın Sina yarımadası olduğu sonucuna varabiliriz.
Bilginler yarımadanın adı olan Sina kelimesinin kökeni ile ilgili birçok teoriler ileri sürmüşlerdir. Ama tercih edilen çözümün nedeni pek açıktır: Bu isim “Sin’e ait” anlamına gelmekteydi.
Tüm benzerliklerden ve izinden gitmelerden çıkardığımız sonuç şudur: İskender, Musa ve firavunların Mısır’dan çıkıp doğuya doğru izledikleri yol onları sadece Sina yarımadasına getirebilirdi.
Osmanlı'nın gerilemesinde din dışında çok farklı nedenler vardı.
Eğer dini gericilik nedeni olarak görürsek Farabi'leri, İbn-i Sina'ları, El Kindi'leri, İbn-i Rüşd'leri nasıl değerlendireceğiz?
Pdf, KırmızıkediKitabı yarım bıraktı
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.