Gördüğünü senin gördüğün gibi gören ilk insan sen ol.
Beklenmedik şeylerin hepsini, sen gizlice bekliyor olmalısın.
Sezgilerinin sana fısıldadığı şeyi, kafanda on kez bozup yeni baştan yaptığın şeye tercih et.
Görünmez olan rüzgârı, esip geçerken biçimlendirdiği suyun diline TERCÜME ETMEK.
En sıradan kelime, yerini bulduğunda birden parlar.
Dante sürgünde Verona sokaklarında dolaşırken, insanlar birbirlerinin kulağına onun istediği zaman cehenneme gidebildiğini ve oradan haberler getirdiğini fısıldıyorlarmış.
Aramadan bulmak düsturuna uymalı.
Görüntü, başka görüntülerle yan yana geldiğinde, tıpkı bir rengin başka bir renkle yan yana geldiğinde değişmesi gibi değişmelidir. Mavi, yeşilin, sarının, kırmızının yanında hep aynı mavi değildir. Değişmenin olmadığı yerde sanat da olmaz.
Sinema, X’in gözünde özel bir endüstri kolu; Y’nin gözünde tiyatronun büyütülmüş, genişletilmiş hali. Z’nin gözü ise yalnızca hasılatta.
Birbiriyle karşı karşıya gelen iki insan, göz göze. Birbirini çeken iki kedi...
Tiyatrodan gelen bir oyuncu, mutlaka tiyatronun uzlaşımlarını, ahlâkını ve sanatına karşı sorumluluk duygusunu da beraberinde getirir.
İmkânlarım arttıkça, imkânlarımı iyi kullanma gücüm azalıyor.
Gerektiği biçimde ya da gerektiği yerde söylenmeyen tek bir kelime, yapılmayan tek bir hareket geriye kalan her şeye mani olur.
Sen olmasan belki de asla görülemeyecek olan şeyi ortaya çıkar.
Müziğin hem kesin, hem de kesinlikten uzak olması. Öngörülemeyen, binlerce olası duygulanım.