Zülfü Livaneli'nin ilk okuduğum eseri Serenad olmuştu çok etkilenerek ve soluksuz okuduğum bir eser olmuştu.Tabi bu kitabından sonra diğer eserleri ile tanışmak istemiştim.Sernad'dan sonra huzursuzluk kitabını okumuştum.Eser Serenad kitabı kadar muhteşem bir hikayeye sahipti.Ve son olarak da kardeşimin hikâyesini okudum. Tabi bu önceden okuduğum Livaneli'nin iki eseri gibi heyecan verici değildi benim için başlarda,hani yazarın kitapta beni ilgilendirmeyen bir hayat hikayesi anlatması ve o kadar bir heyecan verici bir noktayı bulmak için uğraşmam üstelik yazarın önce ki iki eserine hayran kalmışken bu eserin böyle basit yazılmışlığına sitem ederek ilerledim,her okuyuşumda bana neyi kattı bir insanın aşk acısını mı yoksa bambaşka bir şey mi katacak? Sitemlerim bitmedi sona doğru ilerlerken nihayet bitiyor eser derken beni şaşkına çeviren bir şey oldu.işte o ân fark ettim ki ne kadar basit düşünmüşüm bu eseri bu kurguyu,tabi bu fark edilişimden sonra eserin beni gerçekten şaşırtmayı beceren diğer eserlere nazâren daha bir şaşırttığını fark ettim.Nitekim yazarın kitaptaki ve eserlerindeki basit gibi görünen ama anlattığı ve kurguladığı hikayeleri nasıl bir ustalıkla okurlara sunduğunu ve muhteşem kurgu ve hayal dünyasına sahip olduğunu fark etmemi sağladı..(Kısacası bu eser fark etmemi,fark ettirmeyi,fark edilmeyi ve şaşırtmayı kapsıyor benim nazârımda.) Çokça eserin o güzel büyüsünü bozmadan aktarmak istedim umarım büyüsünü bozmaktan korktuğum bu eserin sizlerde de güzel bir duygu bırakması temennisiyle.
(Herkese tavsiye edebileceğim güzel ve narin bir eser..Zevkle okumanız dileğiyle..)