"Ne olur beni bu kadar kolay anlamayın! Biraz düşünün, siyah beyaz algılayıp üzerime etiketler yapıştırarak birtakım çekmecelere kilitlemeyin beni."
Atatürk'ün Adalet'i... Yaşlı kadın yatağından kalktı. Sabah ezanının insan ruhuna huzur veren sesi oda içinde yankılanıyordu. 88 yaşından beklenmeyecek bir çeviklikle pencereye doğru yöneldi. Pencereyi açması ile birlikte odaya ezan sesi ile birlikte baharın güzel kokusu ve kuş cıvıltıları doluştu. Penceresinden gözüken Kurtuluş Parkına bakarak
Reklam
Karanlık. Karanlık .Kapkaranlık. Bazen insan ruhu yüzüne gece döner ve o zaman hiç güneş doğmaz. Gün bir döngü değil ,monoton bir çizgi halini alır ve dünya tıpkı bir kağıt gibi dümdüz olurken , hayat engebeli olmaktan çıkıp engebenin kendisine dönüşür. Kötü günler denen vakitlerdir bunlar. Aslında ölü günler denmesi gereken, her insanın, ömrünün değişik zamanlarında içine düştüğü bataklık günleridir. Hatıralarda hep çok siyah , az beyaz ve hiç renkli olarak yer eden ,doğduğuna pişman olma zamanları... Sadece yaşayanın bildiği , dışarıdan bakanın gülümsediği günler,geceler.. Herkesin kıyameti kendine koptuğundan ve herkesin yangını kendini yaktığından , içinde olduğunuz karanlığın ne kadar koyu olduğunu kimse göremez . Geçer derler sadece bilmiş bir tavırla , geçer merak etme. Doğrudur söyledikleri, gerçekten de geçer ama ancak sen tek başına , o karanlıkta yeterince uzun süre yürüdükten sonra...
Sayfa 261Kitabı okudu
Sen susarsan; Bu şehir susar, bulutlar üstüme devrilir Kırmızı açmaz bir daha güllerim, Dudağımda masum gülümseme kırılır, Tersine döner her şey hayat siyah beyaz görünür... Sen susarsan; Dilimdeki türküler susar kırılır sazımın teli, Çekilir dizimin feri ,gözüm toprağa düşer Üstüme serilir hüzün ,başım yastığa küser Hasta kuşlar gibi savrulur ruhum uçmaya cesaret bulamam... Sen susarsan; Aşk susar şiirler susar yazmaz kalemim Açılmaz bir daha hayata perdelerim Ve dağlar bu kadar güzel kekik kokmaz Sen susarsan ben de susarım küser güneşe gözlerim...
Yüreğin kadardır hayat; 'Seviliyorsan renkli, Seviyorsan siyah beyaz'.
556 syf.
10/10 puan verdi
Bazen kelimeler kifayetsiz kalabiliyor. Açıklamak istediklerini tam manasıyla anlatamıyor olabiliyor insan. Bu nedenle arkadaşlarımdan şimdiden özür diliyorum, eksiklerim için. Okuduğum ve etkisinde kaldığım kitaplardan biri daha. Germinal. O köstebek yuvası dehlizlerde ki mücadele. Bir tarafta siyah diğer tarafta beyaz gibi duran gerçekler. İki yüzlü hayat ve kişileri nereye koymalı? Nerede aramalı düş kırıklarını? Kime sormalı payandaların mukavemetini? Dilenmek daha mı zordur alın terinden? Kimden ve neden? Onurlu yaşamak değil midir tüm çaba? Öyleyse herkesin hakkı değil midir bu? Okunması gereken kitaplardan. Sıkılmadan okunacağını düşünüyorum. Kitabın bitiminde, eminim ki bir çok okuyan arkadaşımın hayata bakışı, değer yargıları ve hayallerinde de yenilikler, değişiklikler olacak. Stalin' den sonraki Sovyet Rusya lideri Kruscev' in, Türkiye' de 1971 yılında yayınlanan anılarında s.44 " Emile Zola' nın «Germinal»ini okurken onun Fransa'yı değil de babamla benim çalıştığım madeni anlattığını sandım. Fransa’da da, Rusya'da da işçinin kaderi aynıydı" diye bahsettiği yaşamın, dönemin koşullarında ki bir nevi aynası gibi. Not: Kruscev, 1917 devrim öncesi koşulları kastediyor. İyi okumalar, hoşça zaman geçirmeniz dileğimle.
Germinal
GerminalEmile Zola · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201911k okunma
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.