Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Geyve’nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister.
Ah senin yüzünden kana batacak.
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
“siyah benim, beyaz O, bu sevda gökmavisi
âmâ bir tutsaklığın kitabıdır açtığım
önümde umutların ışıldayan kavisi
ardımda uğursuzluk zindanıdır kaçtığım”
"Ben siyaha karışan griyim,
Renklerin kördüğümünün kor noktası.
Şiir kırıntıları dökerken mısralarıma,
Ağlayan bir beyaz, sinmiş bir siyah...
Çerçevenin tozunda yaşamaya mahkum,
Sûküta idam kelimlerden kaçması yasak.
Ben yaşlı bir adam, ben ölmüş bir bebek
Ben yaşamla ölüm arasına sinmiş bir kelebek..."
-Kalpdelen-
Bu akşam ben
Yazmak için yazacağım sadece
İyi insanlardan biri olduğum için
Ya da bir amaç uğruna değil
Siyah, beyaz, alev rengi
Ya da içimden geldiği gibi değil
Günahlarımdan kurtulmak
Geçmişi unutmak için hiç değil
Mona Roza, siyah güller, ak güller
Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Roza siyah güller, ak güller
Sezai KARAKOÇ
Siyah ve kırmızı
Sana aşık olmak
Hayatımda umduğun narin ufkulara bağlanmak gibi
Tenin tenime değdiği zaman gül parfümü kokardı
Üstüme sinerdi üstüm sen kokardı
Sana karşı her bağrışım senden her ayrılışım
Diken batarcasına yüreğimde kan akıtırdı
Seni sevmek âdeta bir gülü sevmek gibidir
Seni düşlediğim her an
Seninle birbirimize kurduğumuz her vakit
Sadece bir nefes mesafesiyle kalan dudaklarımız
Hazlığımızı arttırdığı her saniye içim tutku dolardı
Gözlerimiz karşı karşıya geldiğinde kurulan temas
Âdeta bir yağmur damlasının yer yüzündeki su birikintisine
düşmesi kadar huzurlu...
Ayrı kaldığımız her gün üzerime çöken kara bulutlar
İçim sıkıntı dolardı,çaresiz kalırdım
Alışılmışım sendin
Şimdi ise sana ait geride kalan siyah mücevher yüzük ve eski bir siyah beyaz fotoğrafın
Kullaklarm da çınlıyan kahkahaları..
Hasretimin altında bırakıyor
siyah beyaz tuşIarında piyanomun
seni çaIıyorum şimdi
çaIdıkça çoğaIıyorsun odada
sen arttıkça ben kayboIuyorum
seni doğuruyorum geceye
adını koyuyorum aya bakarak
her şey sen oIuyor her yer sen
ben öIüyorum
sesini duyuyorum rüyaIarımda
gözIerimi kamaştırıyor ışığın
rüzgar sen gibi dokunuyor bana
ben doğuyorum
duymak istedikIerimi söyIemiyorsun hiç
dokunmuyorsun bana
sen gibi bir şimşek çakıyor
tam kaIbime düşüyor yıIdırımı
ben gidiyorum..
Özdemir Asaf
Sevda sarayında ihtilâl oldu
Âsi kalbim sana geldi, görmedin
Eşiğinde boyun büküp, lâl oldu
İnâd ettin, kapısından girmedin
Bilse idim karanlığın içini
İşler miydim bu garipler suçunu
Hainlere tarattığın saçını
Benim için, bir kez bile, örmedin
Hasretinle ırmağımı taşırdın
Kötürümdüm; sıra dağlar aşırdın
Gözlerinin âteşinde pişirdin
Yanar oldum; bir damla su vermedin
Derdim aktı gece gündüz kelâmdan
Mezarıma su taşıdım elemden
Seni suâl ettim bütün âlemden
Sen beni ölümden bile, sormadın
yüreğimi yerden yere vurdun da
bir ben kaldım, bir de zulüm ardında
neyim varsa kırdın gönül yurdunda
minnettârım; zincirimi kırmadın