Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Neyindim...
neyinim; beyaz gülümsüyorsun neyimsin; siyahım vîrânelerde
hani dersen, uzak dur denizlerden dalgalardan, kıyılardan, yüzümden giderim giderim de yer dibinden kahırla devşirdiğim papatyalar isyan ederler dağlarımıza boyun bükerim; yarılır cihân boyun bükersin; parçalanır gök
Reklam
mezarıma su taşıdım elemden seni suâl ettim bütün âlemden sen beni ölümden bile sormadın yüreğimi yerden yere vurdun da bir ben kaldım, bir de zulüm ardında neyim varsa kırdın gönül yurdunda minnettârım; zincirimi kırmadın
söz tükendi; şimdi en kanlı kıyısındayız kelimelerin
ey her gün kendime kurduğum pusu içimde büyüyen metaforların anaforunda öldürdün beni yanlış yönelmişiz göklere, yanlış yoksa gelir miydi aşkın uykusu seste sözü aldattılar, neyleyim sözü sese bağladılar zehirle şarka gömdükleri o nârin sızı o mahrem hikâye, dargın ve derin yaralarımızda büyüyen mısralarıdır mesnevîlerin en muammâ, kimsenin duymadığı besteleri ararken savruluyor garbın iki yüzlü peyzajlarında rûhunu kaybeden ses ressamları şimdi anlıyorum, ihânetleri neden bir aynaya çekiyor bizi
sen var oldun tenhâsında devlerin ben hiçliğe bulaştım
Reklam
sırtımda gezdirdiğim kıtaların yeşil bağları vardı kim sevdirdi bilmem sana, sarıyı beni kim terketti kahverengiye
karıncanın ayakları kırılır târümâr rûhlara mühür vurulur neyinim; beyaz gülümsüyorsun neyimsin; siyahım vîrânelerde
pembe bir duvara astım rûhumu geri dönen mektuplardır düşlerim sarıda kayboldu hokka ve kalem nefsimizin kuyusundadır ölüm uçuyor kelebek; kanatları kış kımıldıyor yaprak; çizgileri güz ormanları bende tutuştu vaktin benden döküldü yere ömrümüz göğe bakıyorum; başım dönüyor nerede yıldızlar, nerde o öksüz
başımı sallıyorum; yıldızlar kayıp başımı sallıyorum; sönüyor lâmba Gılgamış yurdunun ufuklarına karanlık çöküyor; başımı sallıyorum yaprak kuma direniyor, çöle gül yeryüzüne direniyor âsumân siyah ve beyazdır artık dünya siyah ve beyazdır zaman
Reklam
şimdi sen sihirbazlar şehrinde lâle soğanları büyütüyorsun eski perilerin ve sultanların düşlerine giriyorsun yeniden bense incinmiş barınaklarda mahpûsum; feryâtlarım mültecî çadırına dönüyor evim barkım yıkılıyor aniden
bendim yangınından kendine kaçan âteşinde seni bekleyen sendin
başımı sallıyorum başım bir istilâ mezarlığıdır günahlarım düşüyor [...] başımı sallıyorum uykularım ne kadar da çürümüş ne çokmuş ihânet eden
sesimi dünyanın en güzel bahçesine bıraksam Hicâz nağmeleriyle yanar mı kirpiklerin
~⁠♡ Neyim varsa kırdın gönül yurdunda ~⁠♡
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.