Ey yıldızlar
Ey yıldızlar yoksa siz de mi anladınız Yeryüzü halkının cefasını ve riyakârlığını Bu yüzden mi göğün kalbine saklandınız ?
Sayfa 7 - TelosKitabı okuyor
Ey yıldızlar yoksa siz de mi anladınız Yeryüzü halkının cefasını ve riyakârlığını Bu yüzden mi göğün kalbine saklandınız..
Reklam
İnsanlar sevdiği işi yaptıklarında mutlu olurlar, o yüzden siz de ne yaparken keyif aldığınızı ve sizi neyin heyecanlandırdığını mutlaka bulmalısınız. Toplumun onayladığı işi değil, kendi sevdiğiniz işi yapın. O zaman insanların söylediklerinden daha az etkilenerek yaşayabilirsiniz. Cesur olun. Anladınız mı?
ey yıldızlar yoksa siz de mi anladınız yeryüzü halkının cefasını ve riyakarlığını bu yüzden mi göğün kalbine saklandınız ey yıldızlar, ey iyi ve pürüpak yıldızlar
ey yıldızlar yoksa siz de mi anladınız yeryüzü halkının cefasını ve riyakarlığını
ey yıldızlar yoksa siz de mi anladınız yeryüzü halkının cefasını ve riyakarlığını bu yüzden mi göğün kalbine saklandınız
Reklam
"ey yıldızlar yeryüzü sakinlerinin cefâsını, riyasını yoksa siz de mi anladınız ey yıldızlar... saf, iyi yıldızlar gökyüzünün kalbine bu yüzden mi saklandınız"
İçinizdeki çocuğun sizden başka hiç kimsesi yok. Anladınız mı, hiç kimsesi! Siz onu korumazsanız, hiç kimse korumaz o ço­cuğu sizin yerinize. Siz hayatınıza sahip çıkmazsanız, hiç kimse "Hayatını heba ettin. Teşekkür ederim," demez. "Vaktini heba ettin. Teşekkür ederiz," demez. Hayatta olmanın en önemli so­rumluluğu, o çocuğa karşı. O çocuğu korumakta.
Sayfa 134 - Eksik Parça Yayınları - Edebiyat/RomanKitabı okudu
"ey yıldızlar yeryüzü sakinlerinin cefâsını, riyasını yoksa siz de mi anladınız ey yıldızlar... saf, iyi yıldızlar gökyüzünün kalbine bu yüzden mi saklandınız"
Sayfa 79 - YKY, Ey Yıldızlar adlı şiirdenKitabı okudu
"Zorlu işler geldi mi, hurda demiri bile yiyip yutarım. Ama şimdi hazımsızlık çekiyom. Söylediklerinizin çoğunu hazmedemiyom. Anladınız ya, o eğitim yok bende. Kitapları ve şiiri severim ve en ufak vakit bulduğumda okumuşumdur. Ama şimdiye kadar hiç onlar hakkında sizin gibi düşünmedim. Bu yüzden de onlar hakkında konuşmam. Yani haritası ya da pusulası olmadan yabancı denizlere sürüklenmiş gemi gibiyim. Ama artık ben de yönümü bulmak istiyom. Belki siz beni doğru yola sokarsınız. Konuştuğunuz bütün o şeyleri nereden öğrendiniz?" "Okula gittim, hoşuma gittiği için ilgilendim ve çalıştım." "Üniversiteye mi gittiniz?" diye samimi bir hayretle sordu genç adam. Kızın kendisinden en az bir milyon mil uzaklaştığını hissetmişti.
Sayfa 14 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
“Siz bana yalnız dümen ve bacası olan bir gemi ile yolculuğa çıkmamı teklif ediyorsunuz. Hayır, gemi dediğin bir bütündür. Makinası, küpeştesi, güvertesi, daha bilmem her şeyi, kamarası, kaptan köprüsü... Hepsi ile bütündür. Kaptandan farelerine varıncaya kadar! Bana, gemime tayfa, yolcu ve fare bulun, anladınız mı? Dar kadro demek çalışmamak demektir. Bir müessese canlı bir mahlûktur. Mide, kol, bacak... Hepsi lâzım. Hattâ daha ileriye giderek lüzumsuz unsurlar bile bulunmalı, diyeceğim.”
Atatürk'ün kız kardeşi Makbule:
"Afet'e Darülaceze'den 4-5 yaşında bir çocuk vermişlerdi. Bu bacaksız hepimizin sigaralarını yakarken ağabeyimin Foks ismindeki köpeğine de kibrit çakar, hayvancağızı ürkütürdü. Bu halidikkatle seyreden ağabeyim 'Bu köpek bu kızdan çok temizdir.anladınız mı?' diye etrafındakilerin yüzüne bakardı. Ben onun omanalı bakışıyla ne demek istediğini anlardım... Siz de anladınızmı ne demek istediğini?" Anlamadık Makbule Hanım anlamadık ama anlar gibi olduk.Belki günün birinde bir Atatürk "uzmanımız" çıkar da anlatır buşifreli sözlerinizle ne demek istediğinizi.
Sayfa 28 - Timaş yayınlarıKitabı okudu
„İnsanlara neden bu kadar kızıyorsunuz Hikmet? (Siz.) Onlara acımak gerek. Size inanmıyorum Bilge. (Siz.) Sizin, birbiriniz var: Nazminiz var, Bilgeniz var. Bizim ancak benimiz var. Ha-ha. Siz birbirinizi renksizkokusuztatsıztuzsuzlaştırırsınız. Benim öfkemi kim eritecek... anladınız mı?“
468 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.