Dostoyevski Budala romanında der ki;
"Bu devir, sıradan insanın en parlak zamanı; duygusuzluğun, bilgisizliğin, tembelliğin, yeteneksizliğin, hazıra konmak isteyen bir kuşağın devridir."
1868 yılında romanında yaptığı bu toplum eleştirisi günümüz için de ne kadar geçerli değil mi?
Düşünce, üretim pek çoğumuzun umurunda değil, idealler ve prensipler ise yok olmaya yüz tutmuş durumda. Umut yeşerten birinin ağaç dikmesi bile alay konusu oluyor: "Yahu bu ağaç büyüyünceye kadar yaşayacak mısın?"
Oysaki o iki fidan, umutsuzluktan kaçıp, gölgesinde serinleyebileceğimiz koca bir ormana dönüşebilir.
Kaldı ki ağacı diken kişinin odağı, ağaçtan toplayacağı meyvede değil, bunların çok ötesinde kolektif bir fayda oluşturmaktır. Ve bu öyle bilgece bir tutum gerektirir ki, anlaşılmaması normaldir.
Birileri yüzyıl sonrası için adımlar atarken, çoğu kimse günü bitirme, tüketme derdinde. Artıların eksilere rağmen ayakta kalışına şahitlik ettiğimiz bu dönemde sizce biz ne taraftayız;
Tüketen, eleştiren, bireysel fayda odaklı mı?
Kolektif fayda üretme odaklı mı?
Bugün bunları düşünsek mi ne dersiniz?
Bence dünyaya, bu kadarını borçluyuz.
Görsel: Facebook/Nazım Hikmet Sözleri
#Dostoyevski #Budala #Sıradanlık #Gelecek #Farkındalık