Yabancı, yaratığa sert bir bakış attıktan sonra tekrar bana döndü. “Ama size sormak istediğim daha ciddi bir soru var,” dedi. “Bir şeyin hem kendisinin hem zıddının doğru olması mümkün müdür sizce?”
Albert Camus, yegane ciddi soru, kişinin kendisini öldürüp öldürmeyeceğidir, diye yazdı. Tom Robbins, yegane ciddi soru, zamanın bir başlangıcı ve sonu olup olmadığıdır, diye yazdı. Belli ki Camus ters tarafından kalkmıştı. Robbins ise saatin alarmını kurmayı unutmuş olmalı. Sadece tek bir ciddi soru var. O da şu: Aşkı kalıcı kalmayı kim biliyor? Bana bunun yanıtını verin, ben de size kendinizi öldürüp öldürmeyeceğinizi söyleyeyim. Bana bunun yanıtını verin, ben de zamanın başlangıcı ve sonu konusunda içinizi rahatlatayım. Bana bunun yanıtını verin, ben de size ay’ın amacını açıklayayım.
Sayfa 15
Reklam
"Yaşı alabildiğine genç de olsa, kitapseverin yolu çok geçmeden kitapçı dükkanına çıkardı. Çemberin içine bir kez düşülmeye görsün, kısıtlı gelirine, dar olanaklarına bakmaz, ucundan köşesinden kişisel kitaplığını kurmaya yönelirdi kitap tutkunu. Ara sıra “sosyal davranış” icabı kitapevlerini kolaçan eden, gündemdeki başlıklardan ötesine pek
Adamın biri İsaya gelip, «Öğretmenim, sonsuz yaşama kavuşmak için nasıl bir iyilik yapmalıyım?» diye sordu. İsa, «Bana neden iyilik hakkında soru soruyorsun?» dedi. «İyi olan yalnız biri var. Yaşama kavuşmak istiyorsan, Onun buyruklarını yerine getir.» «Hangi buyrukları?» diye sordu adam. İsa şu karşılığı verdi: «Adam öldürmeyeceksin, zina etmeyeceksin, çalmayacaksın, yalan yere tanıklık etmeyeceksin, annene babana saygı göstereceksin› ve ‹Komşunu kendin gibi seveceksin.» Genç adam, «Bunların hepsini yerine getirdim» dedi, «Daha ne eksiğim var?» İsa ona, «Eğer eksiksiz olmak istiyorsan, git, varını yoğunu sat, parasını yoksullara ver; böylece göklerde hazinen olur. Sonra gel, beni izle» dedi. Genç adam bu sözleri işitince üzüntü içinde oradan uzaklaştı. Çünkü çok malı vardı. İsa öğrencilerine, «Size doğrusunu söyleyeyim» dedi, «Zengin kişi Göklerin Egemenliğine zor girecek. Yine şunu söyleyeyim ki, devenin iğne deliğinden geçmesi, zenginin Tanrı Egemenliğine girmesinden daha kolaydır.»
Aslında vakti zamanında aldığım kişisel gelişim eğitimlerinin birinde, şunu öğrenmiştim: Biri size cevabını vermek istemediğiniz bir soru sorduğunda cevap vermek yerine, ona kibarca, "Niçin öğrenmek istiyorsunuz?" diye sorun. Yüksek ihtimal cevap veremez ve konuyu değiştirir. Gerçekten de öyle olur. Fakat hiç yapamadım. Ayıp olur diye sorulan her soruya cevap verdim. İçimden başka, dışımdan başka...
Sayfa 93 - Elma YayıneviKitabı okudu
“Ben Andrew Ryan ve size bir soru sormak için buradayım: Bir insan kendi alınterinde hak sahibi olamaz mı? Hayır, der Washington’daki adam. O ter, fakirlere aittir. Hayır, der Vatikan’daki adam. O ter, Tanrı’ya aittir. Hayır, der Moskova’daki adam. O ter, herkese aittir. Bu cevapları reddettim. Bunlar yerine, başka bir şeyi seçtim. Ben imkânsızı seçtim. Ben… Rapture’ı seçtim. Sanatçıların sansürden korkmayacağı bir şehir. Biliminsanlarının gereksiz bir ahlakla sınırlandırılmadığı bir şehir. Mükemmelin, değersizler tarafından sınırlanmadığı bir şehir… ve alınterinizle, Rapture sizin de şehriniz olabilir.”
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.