Batı bireyciliği, farklılığa saygı duyar gibi gözükse de, özünde rekabetçi bir tutumu beslemektedir ve bu anlayış içinde davranış, değer ve hayat izleri bakımından farklı olana pek az hoşgörü gösterilir. Modern Batı toplumlarının bu yoğun bireyciliğinin pek çok şizofren hastanın iyileşmesine olumsuz etkide bulunduğu düşünülmektedir. Kendine güvenme, rekabet ve bireysel başarıyı benlik saygısının ana kaynakları olarak gören bu anlayış, rekabette geri düşenlerin ya da başka bir deyişle 'tutunamayanlar'ın ümitsizliğini artırmaktadır. Rekabete giremeyen şizofren bireyler için toplumsal statü ve benlik saygısının yaygın kaynaklarından uzaklaşmaktan başka bir yol kalmamakta, bu da onları toplumun kenarına itmektedir. Kimliğin grup üyeliğinden devşirildiği toplumlarda ise destekleyici bağlar süreğen bir hastalıkla daha az bozulmakta ve daha az uyum sağlayan bireyler bile kendi kimlik, aidiyet ve önem duygularını koruyabilmektedirler.
Muharrem Dayanç:
"Türk edebiyatında en çok ilgimi çeken bahislerden biri “yazarlar ve anneleri”dir. Konu bu kadar genel değil elbette bahsi biraz daha daraltarak söylemek gerekirse “küçük (hatta çocuk) yaşta annesini kaybeden yazarlar”dır. Başlangıçta Tevfik Fikret (12), Ahmet Hâşim (7), Yahya Kemal (13), Ahmet Hamdi Tanpınar (14), Ziya Osman Saba
"Biz her şeye,
esirgeyen ve bağışlayan,
çokça esirgeyen ve çokça bağışlayan,
hep esirgeyen ve hep bağışlayan
rabbin adıyla başlayan adamlarız anna.
büyücülerin, haramilerin, borsacıların, reklamcıların, korsanların, işgalcilerin, bankacıların elinden kurtulmamız da bundan.
sanayi devriminde bile,
karanlık, rutubetli, çok bağırışlı,
çok
Bir süredir bir grupta bulunuyordum. Takip edenler görmüştür. 1K'dan davet edildim gayet nezih okuyanların olduğu bir grup olarak söylendi ve tabi başka övgüler vs... Neyse gruba girdikten sonra yönetisinin kim olduğunu öğrenince çıkıyordum ki bir anda vazgeçtim çünkü her şehrin kendine ait grubu varmış o yüzden de denk gelme ihtimalimiz pek yoktu biraz deneyim dedim. Ama grubun içerisinde kendisini aratmayacak kişiler varmış zamanla görmüş oldum 😁
Okumadığı bölüm üzerinden kendine bir kimlik oluşturan şizofren mi dersin, kalabalık görüp reklam yapanlar mı dersin, kızlara sürekli gizliden yazanlar mı dersin(yönetici/ler yapınca sıkıntı yok ama başkaları hemen atılıyor) türlü türlü tuhaflıklar 😂 Farklı düşünen bunu tartışalım diyenler de hemen grup reisinin keyfine göre değilse direkt atılır öyle şeyler de var tabi. Ve diğer kişiler de reis ne derse harfiyen uymak zorunda 😂
Gelelim benimle ilgili olan duruma. Biri atıldıktan sonra dedikodu yapmayı sevdikleri için biri sürü laf edildiğini YİNE görünce artık sabretmek istemedim ve uyardım. Bu kadar.
Evet tabi ki atıldım 🤷♂️😂
Yani eğer kendi fikriniz yoksa, özgüvensiz, şizofreni, kendi değerlerine göre hareket etmeyen biriyseniz tavsiye ederim kesinlikle size göre bir yer. Ama aksi birşey varsa uzak durmanızda fayda var 😁 Hem zaten "Balık baştan kokar" değil mi 😁
Sanırım, ya yeryüzündeki en büyük lütüf, insan beyninin her şey arasında bağlantı kuramamasıdır. Kapkara sonsuzluk denizinin ortasında, dingin bir cehalet adasında yaşıyoruz ve uzaklara seyahat etmek bize göre değil.