Herkesin iman mukabilinde bu zemin yüzü kadar bağlar ve kasırlar ile müzeyyen ve bâki ve daimî bir tarla ve mülkü kazanmak veya kaybetmek davası başına açılmış. Eğer iman vesikasını sağlam elde etmezse kaybedecek. Ve bu asırda, maddiyyunluk taunuyla çoklar o davasını kaybediyor. Hattâ bir ehl-i keşf ve tahkik, bir yerde kırk vefiyattan yalnız birkaç tanesi kazandığını sekeratta müşahede etmiş; ötekiler kaybetmişler. Acaba bu kaybettiği davanın yerini, bütün dünya saltanatı o adama verilse doldurabilir mi?
Biliniz ki, umutsuzluk insana yaraşan bir şey değildir.
Müslüman ise, asla umutsuzluğa düşmeyen insandır.
Çünkü, musibetlerden bile saadet çıkacağını her Müslüman bilir; bilmek zorundadır.
Bismillâhirrahmânirrahîm
Elif-lâm-râ.
Bu, rablerinin izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa, güçlü ve övgüye lâyık olan Allah'ın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz kitaptır.
İbrahim Sûresî, 1
Bismillâhirrahmânirrahîm
Rüzgârları da aşılayıcı olarak gönderip yukarıdan su indirerek sizi onunla suladık.
Onu toplayıp depolayan da siz değilsiniz.
Hicr Sûresî, 22
Bismillâhirrahmânirrahîm
Hanginizin davranışça daha iyi olduğunu deneyerek göstermek için ölümü ve hayatı yaratan O'dur.
O, güçlüdür, çok bağışlayıcıdır.
Mülk Sûresî, 2
Bismillâhirrahmânirrahîm
Kitab'a sımsıkı sarılıp namazı dosdoğru kılanlar var ya, işte böyle iyiliğe çalışanların ecrini biz asla zayi etmeyiz.
A'râf Sûresî, 170