Sovyetler Birliği'ne ABD çıkarlarını gözetmeden tavır almayan bir insan, bırakın komünist olmayı, yurtsever, demokrat iyi bir baba, iyi bir ana bile olamaz.
Oynanan senaryo, bizim için de uygulanan kukla tiyatrosudur.
Bugünün Rusya'sı sosyalist bir ülke, proletarya diktatörlüğünün var olduğu bir ülke değil, tekelci bürokrat burjuvazinin sosyal faşist diktatörlüğünün egemen olduğu, sosyal emperyalist bir ülkedir.
Devrimcilerin birliği, geniş emekçi kitlelerle kaynaşmaları, halk düşmanı akımlarla mücadele ederek gerçekleşebilir.
Revizyonizm proleter hareketin basit bir burjuva akımıdır. Ve asıl besleyici kaynağını, dünya gericiliğinin merkezi olan emperyalist Sovyetler Birliği meydana getirmektedir.
iyi niyetli olmak ile "iyi" olmak iki ayn şeydi.
"Senin tepkin, Lenin'in ve Stalin'in Proleter Rusya'sı ile Kruşçev, Brejnev revizyonislerinin emperyalist Rusya'sını birbirine karıştırmaktan geliyor,"
Ülkemizin gerçek bağımsızlığını isteyen devrimciler de, işçi-köylü ittifakı temelinde, hem dünya gericiliğinin iki ana merkezi ABD ve Rus sosyal emperyalizmine, hem faşizme, hem de revizyonizme, hem küçük burjuva maceracılığına, hem de küçük burjuva sağ reforrnist, oportünist çizgiye karşı, anti-emperyalist, anti-faşist, anti-revizyonist yurtsever, demokrat bir birlik istiyorlar. "Biz, son belirttiğim birlikten yana olmalıyız".
Bugün herkes birlik çağrısı yapıyor. Burjuvazi birlik çağrısı yapıyor, reformcu burjuvazi birlik çağrısı yapıyor, küçük burjuva demokratları ve sosyalistleri birlik çağrısı yapıyor; kendilerine Marksist-Leninist diyen birtakım gruplar da, kendi ilkeleri temelinde birlik çağrısı yapıyor. Biz de birlikten yanayız ama hangi çağrıya, hangi ilkeler temelinde katılacağız ve destekleyeceğiz? Biz, birlik çağrılarının hangi sınıfların çıkarlarına hizmet, hangi sınıflara karşı birlik amaçları taşıdığına bakmalıyız.
Sınıfsal temeli olan ayrılıklar, sınıfların yok olmasıyla yok olacaktır. Birlik adına, oportünizme, revizyonizme taviz vermek yanlış olur.