İnanıp da yanılanların her zamanki işleriyle haşır neşir olduğu, bilinçsizlikten dolayı acı çekerken bile mutlu olduğu gün, usulca bitiyor. Zaman usulca iniyor, sönen bir ışık dalgası bu, yararsız akşamdan yükselen melankoli, yüreğime işleyen, yanında sisler getirmeyen bir bulut. Usulca, tatlılıkla iniyor o anlaşılmaz solgunluk, - mütevazı soğuk toprağa usulca, tatlılıkla, hüzünle iniyor. İnsanı uyuşturmayan bir sıkıntının tekdüze, acı veren, görünmez külüne dönüşerek, usulca konuyor yere.
Sayfa 251Kitabı okudu
Biz hap kullanan bir aileydik. Bahar nezlesi için hap, soğuk algınlığı için hap, mide ağrıları ve baş ağrıları, artan acılar ve akşamdan kalmalıklar için hap.
Reklam
Artık kalkma zamanı. Oda ısınmamışsa da, sobanın iyice yanına sokulmak, biraz sıcaklık duyduktan sonra, güne başlamak gerekiyor. Buz gibi bir banyoda, daha da soğuk suyla aceleyle yüzlerimizi yıkayıp, sonra hemen sobanın başına koşuyoruz. Kara okul giysilerimiz; akşamdan hazır duruyor. Ama gecenin soğuğunu iyice kapmışlar. Onları sobaya yaklaştırıp ısıtı­yoruz. Soyunurken tüylerimiz diken diken oluyor.
Sonbahar İstanbul’un asıl mevsimidir. Bir kere zaman dediğimiz sihirbaz tanrı, güneşi, suyu, rüzgârı ve ağaçların hüznünü birbirine ayarladı mı, şehri, eşyada yalnız kendi gurbet çekmiş ruhunun hâllerini gören bir ressamın eline bırakır. O, bize akşamlarımızı, sabahlarımızı hazırlar, paletinin bütün hünerlerini, değişmesinin bütün zenginliğini
Elif gibi Sevmek 2 Avuçlarım Yağmur var İstanbul'da. Bu soğuk akşamda, ellerinden aldığım emanetleri, avuçlarımı, sensizliğime eşlik eden çay ile ısıtıyorum. Ve gözlerin yağmurun habercisiydi bende, dupduru bir su birikintisi. Yüreğime damla damla yağan.. Öyle suskun, öyle kırılgan...
YOLLAR ÇOK ERKEN...
Yollar çok erken akşamda silindi, Kalmadı kaybolma ümidim bile; Başka bir şey örttü ayak sesini Ay rengi sessizliğin ötesinde. Uzakta her şeyden ve yıldızlardan İnkarı oldun bütün bahçelerin, Kırmak için bir dal bile bulamayan Soğuk rüzgarlarda kuruldu evin.
Reklam
İnanıp da yanılanların her zamanki işleriyle haşır neşir olduğu, bilinçsizlikten dolayı acı çekerken bile mutlu olduğu gün, usulca bitiyor. Zaman usulca iniyor, sönen bir ışık dalgası bu, yararsız akşamdan yükselen melankoli, yüreğime işleyen, yanında sisler getirmeyen bir bulut. Usulca, tatlılıkla iniyor o anlaşılmaz solgunluk, suyla yoğrulmuş gün sonunun mavi saydamlığı – mütevazı, soğuk toprağa usulca, tatlılıkla, hüzünle iniyor. İnsanı uyuşturmayan bir sıkıntının tekdüze, acı veren, görünmez külüne dönüşerek, usulca konuyor yere.
Yeni doğan bebeklere maaş bağlanması:
İbn Ömer anlatıyor: Bir grup tüccar Medine'ye gelmişti; mescitte konaklayacaklardı. Hz. Ömer, Abdurrahman b. Avf'a: "Onları, gece hırsızlığa karşı korumaya ne dersin?" dedi. O gece, ikisi mescitte tüccarları beklemeye koyuldu. Beklerken namazlarını kılıyorlardı. Hz. Ömer, bir ara bir bebek ağlaması duydu. Sesin geldiği yere doğru gitti. Bebeğin annesine, "Allah'tan kork, bebeğine iyi baksana!" dedi. Sonra, bebek yine ağlayınca Hz.Ömer, tekrar o kadının yanına geldi ve aynı uyarıda bulundu; yerine döndü. Yine aynı çocuğun ağladığını duyunca, Hz. Ömer kadının yanına gitti ve "Yazıklar olsun, sen ne kötü bir anneymişsin! Akşamdan beri çocuğun bir an durmadı, hep ağladı" dedi. Kadın dedi ki: "Ey Allah'ın kulu! Bu gece beni iyice usandırdı. Sütten kesmek istiyorum, ama bırakmıyor " Hz. Ömer, "Niçin?" dedi. Kadın: "Çünkü Hz. Ömer çocuğa ancak sütten kesildikten sonra nafaka veriyor, onun için bir an evvel sütten kesmek istiyorum." diye karşılık verdi. Hz. Ömer, "Peki; çocuk şimdi kaç yaşında?" dedi. Kadın, "Şu kadar aylık." diye cevap verdi. Hz. Ömer, kadına: "Sen şimdi acele etme, hemen sütten kesme onu." dedi ve gidip sabah namazını kıldırmaya başladı. Namaz kıldırırken ağladığından dolayı Hz. Ömer'in sesi boğuk çıkıyor, pek iyi anlaşılmıyordu. Hz. Ömer, selâm verince, "Yazıklar olsun Ömer'e! Şimdiye kadar belki nice Müslüman çocuğunun vefatına sebep oldu!" dedi ve hemen oradakilerden birine, her doğan çocuğa ödenek ayrılacağını halka ilan etmesini emretti.
Yollar çok erken akşamda silindi, Kalmadı kaybolma ümidim bile; Başka bir şey örttü ayak sesini Ay rengi sessizliğin ötesinde. Uzakta her şeyden ve yıldızlardan inkarı oldun bütün bahçelerin, Kırmak için bir dal bile bulamayan Soğuk rüzgarlarda kuruldu evin.
Yollar Çok Erken...
Yollar çok erken akşamda silindi, Kalmadı kaybolma ümidim bile; Başka bir şey örttü ayak sesini Ay rengi sessizliğin ötesinde. Uzakta her şeyden ve yıldızlardan İnkârı oldun bütün bahçelerin, Kırmak için bir dal bile bulamayan Soğuk rüzgârlarda kuruldu evin.
231 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.