Böylece sıradan bir insanın yaşamında, nadir ve özenle yetiştirilmiş bir bahçe çiçeğinin, normalde tozlu ayakların bütün tohumları çiğneyip ezdiği bir kaldırım kenarında açıvermesi gibi aniden bir düş uyandı. Bu sade bir insanın esrimesiydi, soğuk ve tekdüze bir hayatın içinde büyüleyici ve uyuşturucu bir düştü. Böyle insanların düşleri, karinaları ani bir çarpmayla bilinmeyen bir sahile vurana kadar, dalgalanan bir haz içinde pırıltılı sakin sularda başıboş dolaşan küreksiz kayıklar gibidir.
Sidney'e vardıklarında hava kararmıştı ama televizyon kulesi şehrin ortasında koca bir ampul gibi yanarak onlara yolu gösteriyordu. Andrew, Opera Evi'nin çok uzağında olmaya Circular İskelesi'ne sürdü ve arabayı durdurdu. Bir yarasa farların önünde son süratle fırıl fırıl dönüyordu. Andrew bir sigara yaktı ve Harry'ye arabadan inmemesini işaret
-Korkmayın, bir şey yok ! Soğuk bir duş alırsanız kendinize gelirsiniz.
-Soğuk duşa ne gerek ! Yaşam öylesine soğuk ki zaten…
-O halde âşık olun siz de… Isınırsınız… 73