788 syf.
·
Not rated
·
Liked
* Hobsbawm Marksist dünya görüşüne sahip ve eserlerinde bu görüşe uygun düşünceler dile getirmektedir. Savaş ve çatışmaların temelinde, ekseninde üretim ilişkileri, kapitalizmin önemine vurgu yapmıştır. Her ne kadar Sovyetlerin dağılması ile birlikte Komünizmin tarihin arka sayfalarında yer alan bir oldu olarak kaldığını savunan görüşler
Kısa 20. Yüzyıl: 1914-1991 Aşırılıklar Çağı
Kısa 20. Yüzyıl: 1914-1991 Aşırılıklar ÇağıEric J. Hobsbawm · Everest Yayınları · 2020197 okunma
430 syf.
·
Not rated
·
Read in 7 days
#BinMuhteşemGüneş #KhaledHosseini #kitapyorumu Bu kitapta savaşın bir karabasan gibi bir milletin başına nasıl çöktüğünü göreceksiniz. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra soğuk savaş ile birlikte dünyada çoğu ülke rakip iki ülkenin kuklası haline geldi. Bu rakip iki ülke, 3. Dünya ülkelerinde savaş lordlarını kendi gölgeleri gibi silahlandırarak birbirleriyle savaştırdılar. Ne yazık ki soğuk savaş bitmesine rağmen günümüzde hâlâ bu durum devam etmektedir. Suriye örneği gibi… Bu emparyal güçlerin, silah tüccarlarının, kuklaları olan yerel güçlerin birbirleriyle savaşında masum insanlar zarar görmekte, aileler dağılmakta, gencecik insanlar hayatlarını kaybetmekte; çocuklar yetim kalmakta, yaşlılar çaresiz kalmakta ve en kötüsü de kadınlar akıl alamayacak derecede tecavüze, işkence ve zulme maruz kalmaktadır. Usta yazar, Uçurtma Avcısı gibi bu kitabında da savaşın çirkinliği ve karakterlerin maruz kaldığı zulmü akıcı bir dil ile çok güzel dile getirmekte. Kendinizi adeta kitabın içinde buluyorsunuz. #kitapalıntıları “Pusulanın hep kuzeyi gösteren ibresi gibi, bir erkeğin suçlayan parmağı da daima, mutlaka bir kadını gösterir.” Not: Zülfü Livaneli’nin Huzursuzluk kitabı da buna benzer bir konuyu ele almakta. Okumayı düşünenler için…
Bin Muhteşem Güneş
Bin Muhteşem GüneşKhaled Hosseini · Everest Yayınları · 2020101.2k okunma
Reklam
288 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
Kitabı bir günde okudum bitirdim. Bende değişik duygular oluşturdu. Özellikle her kötülükten bir iyilik bulmaya çalışma oyunu hayli düşündürdü beni. Aslında Pollyanna bu konuda haksız sayılmazdı. Çünkü üzerine düşününce gerçekten de başa gelen her fenalığı sadeleştirip kendimize yararlı hale getirebilirdik. Böylece vara yoğa üzülmez pek çok kötü
Pollyanna
PollyannaEleanor H. Porter · Arkadya Yayınları · 20179.3k okunma
152 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 27 hours
Hayvan Çiftliği
Geç de olsa okumaya başlayıp tek solukta bitirdiğim muhteşem bir kitaptı. Şu son günlerde öğretici tarih kitaplarından uzaklaşıp biraz daha öykü-roman tarzına kaydığımdan dolayı bir nebze tarih açlığı çekmiştim. Hayvan Çiftliği bu iki olguyu harmanlayıp önüme sunulduğunda adeta bir ilaç gibi geldi. Hayvan Çiftliği kısaca Joseph Stalin'in başa gelmesini ve nasıl terörle/korkuyla hüküm sürdüğünü anlatan güzel bir kitap olmuş. Resmen kitap Stalin komünizmini bilmeyene anlatır gibi(siz anladınız) anlatması hoşuma gitti. -Spoiler içerikli alan- Tarihi sevdiğim ve okuduğumdan dolayı kitapta çoğu şeyin o kadar güzel yerleştiğini gördüm ki; bunların en başında Stalin'i domuz Napoleon ve Snowball da Trotsky'i bana anımsattı. Resmen yazar birebir işlemişti. Daha sonrasında Trotsky'inin planlarına karşı çıkıp sonrasında onun fikirlerini halka empoze etmesi muazzam anlatılmıştı. Ayrıca en sonunda da "domuzların yüzleri ve insanların yüzleri ayırt edilemiyordu" cümlesi bana göre Stalin'in 2. Dünya Savaşı'ndan sonra ne kadar Anti-Kapitalist bir rejim olsa da batı emperyalizmine yakınlığını ve sonrasında olayların Soğuk Savaş ile bozulduğunu harika ifade ediyor. (En azından benim çıkarımım bu yönde.) Son olarak çeviriyi yapan Celâl ÜSTER'e ayrıca teşekkür etmek isterim. Hem güzel bir çeviriye imza atmış hem de kitabın sonuna kendi eklemelerini ve bilgilendirmelerini yapması muazzam olmuş. Kısacası dostları, kitabı okuyun, okutturun. Zaten tek solukta okuyabileceğiniz bir kitap. Keyifli okumalar dilerim...
Hayvan Çiftliği
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Can Yayınları · 2020247.9k okunma
112 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
Slavoj Zizek
Son yıllarda Zizek okumaya çalışıyorum. Gerçekten onun dünyasına girdiğinizde çıkamıyorsunuz. Farklı disiplinler arasındaki boşlukları dolduran ve bunu yaparken mizahi bir dil kullanan ender teorisyenlerden. Felsefe, politika, psikanaliz, tarih, popüler kültür ve sinema üzerine yazdıklarını okuyunca etkilenmemek elde değil. Bir felsefeci olarak soruları yanıtlamaktan ziyade, olguları eleştiren birisi. 《☆☆☆》 "Zizek'e göre ahlak duygusaldır. Etikse tam tersidir. Yapmam gereken şeyi yapılması gerektiği için yaparım, kendi iyiliğim için değil." 《☆☆☆》 68 olayları sonrası, Berlin Duvarı yıkıldığında, Soğuk Savaş bittiğinde, 2008 dünya krizi olduğunda ve koronavirüs salgını sonrası dünyada hep köklü bir değişimin olmasını bekledik. Hâlâ bekliyoruz. İyi gitmeyen bir şeyler var, bunun farkındayız. Değişimin ne zaman ve kim tarafından başlayacağını bekliyoruz. İlk adımı atacak cesur aptalların özlemi içerisindeyiz. 《☆☆☆》 Zizek bu durumu çok güzel ifade ediyor: "İnsanlar işler berbatken isyan etmez. Devrimler, ayaklanmalar hiçbir zaman böyle başlamaz. Tersine, hayat iyileşirken beklentiler artar. Fransız Devrimi, monarşi çok sert ve acımasızken ortaya çıkmadı. Kral 1750'den beri güç kaybediyordu." 《☆☆☆》 En nihayetinde Zizek okuyunuz. Yaşayan en efektif ve kışkırtıcı filozoftan öğrenecek çok şeyimiz var..
Slavoj Zizek - Gerçeklik Onu Sorgulayalım Diye Var
Slavoj Zizek - Gerçeklik Onu Sorgulayalım Diye VarKolektif · Karakarga Yayınları · 202060 okunma
182 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 14 hours
Türkçülüğün Doğuşu ve Gelişimi - Rafael Muhammetdin
İncelemeye yazardan başlayalım diyeceğim ama bu pek mümkün değil. Yazarın biyografisini bir kaynaktan buldum lakin karşılaştırmak için başka bir kaynak olmadığından, biyografideki bilgilerin doğruluğunu teyit edemedim. Dolayısıyla, yazar hakkında bilgi vermeden direkt kitabı incelemeye geçelim: Ve bir şeyi itiraf edeyim, kitaba başlamadan önce
Türkçülüğün Doğuşu ve Gelişimi
Türkçülüğün Doğuşu ve GelişimiRafael Muhammetdin · Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı · 19984 okunma
Reklam
64 syf.
6/10 puan verdi
·
Read in 1 hours
Endüstriyel devrim ve sonrasında hızla büyüyen kapitalist sistemin genel döngüsünü, ülkeleri nasıl zaman içinde yuttuğunu, derdinin yuttuğu o topraklarda yüzyıllardır yaşayan halka merhem olmak falan olmadığını, din ahlakçılarının ise burjuvazi başta bu sistemin palazlanmasında nasıl tek başına kahraman olduğunu görmek açısından okuyucuya kısa zamanda yoğun sosyalist duygular aşılayan ve bu anlamda -katılırsınız katılmazsınız ama- konuyu sade propaganda yapmak seviyesinde değil ama akıcı bir iktisadi dille anlatan bir kitap. 19. Yy’a ait makaleler bütünü olmasına ve aradan yaklaşık 150 yıl geçmiş olmasına rağmen, içeriği bir noktada günümüz emperyalist düzenine eşleştirmek çok kolay. Belki fethedilecek, kitab-ı mukaddesin satılacağı yeni bir ülke artık kalmadı ama, bu güçlerin farklı sanayilerinin üretim fazlalıklarını elden çıkarmasının gerekliliği yüzünden iç savaşların tetiklendiği ülkeler, batırılması gereken ekonomiler ve bitmeyen soğuk savaş teknikleriyle donatılmış yeni yöntemler ilk yöntemlerin ikamesi olarak artık hayatımızda yer edinmiş durumda. Bu kısa eser, bitmeyen ama çehre değiştiren işte bu döngüyü anlatıyor.
Tembellik Hakkı
Tembellik HakkıPaul Lafargue · İthaki Yayınları · 201810.3k okunma
208 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 36 days
1953’te yayımlanan ve distopya türünün önde gelenlerinden biri olan eser, kitapların yasaklandığı ve itfaiyecilerin buldukları her kitabı yaktığı 2049 yılının Amerikan toplumunu anlatmaktadır. Kitabın adı da Fahrenheit ölçeğinde kitabın yanma derecesine işaret etmektedir. Soğuk Savaş sıralarında Amerika’da McCarthy akımının etkili olduğu bir dönemde yazılmıştır. Eser; o dönem Amerika’sında antikomünist kuşkuculuğun vardığı noktadan hareketle otoriter yönetimlere bir eleştiri şeklinde okunabileceği gibi, aynı zamanda kitle iletişim araçlarının insanı âdeta esir aldığı ve okuma devrinin bitip ekran çağının başladığı bir dönemin eleştirisi olarak da okunabilir. Kitapları yakmakla sorumlu itfaiye biriminde çalışan Guy Montag’ın hayatı, iş dönüşünde mahallesinde karşılaştığı ilginç bir genç kızla tanışmasıyla değişir, ardından yerleşik düzeni sorgular ve eyleme geçmek, mücadele etmek kararını alır. Otoriter düzene eleştiri bakımından tüm teknolojik araçlarla insanın ve insan düşüncesinin kuşatıldığı, farklı düşünceye müsaade edilmediği, sorgulamaya giden yolların tamamen kapatıldığı, kitapların yok edildiği bir dünya kurgulanmıştır. Bu anlamda eser otoriter düzenlere karşı önemli eleştiriler yöneltmekte ve insanın kuşatılmışlığını, acziyetini ortaya koymaktadır.
Fahrenheit 451
Fahrenheit 451Ray Bradbury · İthaki Yayınları · 202289.8k okunma
1128 syf.
·
Not rated
·
Read in 11 days
Öncesinde benzer bir bakış açısına sahip güçlü bir eser okumuş olmasaydım büyük ihtimal uzun süre etkisinde kalırdım. Paul Auster'ın bugüne kadar okuduğum kitaplarında genellikle mesajlar farklı cümlerle iletiliyordu, bir şeyleri sizin anlamanızı, düşünmenizi istiyordu. Bu kitabında konular üzerinden değil de kitabın yapısı üzerinden düşünmeye yönlendirmiş, aynı karekterin 4 farklı olasılıkla yaşadığı hayatlarını takip ediyoruz. Kitabın içinde geçirdiğimiz 1947-1970 arası Amerika'da yaşanan olayların ve Soğuk savaş, Vietnam savaşının toplum üzerindeki etkisi çok açık bir şekilde ifade edilmiş. Okuduğum en gerçekçi Paul Auster kitabıydı büyümenin sancılarını, alınan siyasi kararların toplumun düşünleri üzerindeki etkisini ve hiç durmadan ilerleyen zamanı sürekli hatılatıyor. Ve bence en büyük başarısı bu kadar gerçekçi olmasına rağmen akıcı olması.
4 3 2 1
4 3 2 1Paul Auster · Can Yayınları · 2017450 okunma
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.