ne sen kalırsın ne hüzün
ne de bu yörenin halkı kalır
bir ırmak kıyısındaki kaygılı baloncuğa
ve geçip giden o kısa sevinçli ana yemin
hüzün de geçip gidecek
öyle ki sadece kalacaktır bir anı...
anlar çıplaktır
kendi anlarının sen tenine hüzün elbisesi giydirme sakın
sen değil aynaya, ayna sana dalmıştır
sen gülersen şayet o da gülecek hıçkırırsan şayet
ah ki dünya aynası neler eyleyecek!
senin düne ait dolabın doldu taştı hasretle, hüzünle...
ah yazık!
yarının yükleri ise hep keşke, keşke
bu anın kabı boştur ama
göğsün alanı kimi ağırlayacak
gam varınca yoldan, bu göğsün kapısını açma ona
Tanrıya sadece bir boyun damarı kadar yol kaldı
Tanrı varken
hüzne bu evin vaadini verme sakın!
~Sohrab Sepehri