kimse denkleştiremez
geride bıraktığı boşluğu bir diğeriyle
ne öteki vardır ne ikiz
ne de günün birinde karşına çıkacak biri
dönüş yolunu karartmaktan başka
akşam yok hiçbir seferiye
Saklayacak bir şeyi kalmamış
yaprağını dökmüş ağaçlar
sabahlar aynı değil sesinin sonrasında
kulağım ölü, içim susmuş, bitiğim
aslında ömürmüş benim geçen yaz bildiğim
İçindeki ezgilerin çoğu, küs
bir çocukluktan kalma
tedirginliğin zinde
yorgunluğun dinlendirici
sen söylemiyorsun sanki
şarkılar dönüyor dilinde
belleğin azala çoğala aldattığı
her yarım söz
tükenirken başka ağızlarda
yazın kır, kışın soba taşrada
bilirsin çocukluğun mutlulukları
beneklenip
acı veriyor
bir zaman sonra