Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kader celladına Sessiz uzat boynunu; Acıma ne kendine, ne de gelecek günlerine Yalnız bir düşünceye yum gözlerini Son darbe inmeden evvel, en son anda Bir çiçek, bir kuş, bir tebessüm ol; Düşüncen kurtarsın seni senden, Bil! Biraz sonra Ebediyen senindir Senden uzak olan her şey...
Yakamoz& Papatya [1-8] hepsini okumak isteyenlere...
Aşk lafını ağzına almazdı Yakamoz. Nerede aşık görse garipser, aşk acısı gördü mü dayanamaz, gülerdi. Çok ketumdu, kimseye hiçbir şey söylemezdi. Bir kadının onu seveceğine inanmazdı, gerçek aşkın onu bulacağına ihtimal bile vermezdi. Sonra bir gün onu gördü, onu Papatyasını bakmaya kıyamadığı o narin çiçeğini hayatında hiç böyle hissetmemişti.
Reklam
Bir türlü anlayamadığı, bir türlü içlerine karışamadığı ve bunu zaten istemediği bu insanlara arasında çelik bir duvar gibi yükselttiği bu tebessüm, onun müracaat ettiği son çareydi.
Renklerinden ve zevklerinden hiç pişmanlık duymayan siyah beyaz bir kadınım ben. Eski şarkıları, eski masum sevgileri, eskiye ait güzellikleri seven. Kendisiylede kahve içebilen. Müzik seven, kıymet bilen. Kimi zaman hüzünlenen, kimi zaman tebessüm eden. Eski kafalıyım biraz utanmak bilen. Sevgimi gösteremeyen, gözlerini kaçırıp başını yere eğen. Böylesinin kalmadığı bu ahir zamanda ..! Yani Nuh' un gemisinde ki son yolcu .
Annem İçin
Öldükten beş gün sonra geldin rüyama. Babaeski’deki eski evin oradasın. Hayır gelin çıktığın ev değil, diğeri. Biz çocukken her yazları kardeşlerinle, kuzenlerimle bir araya geldiğimiz eski mezarlığın oradaki ev. Evin bahçesine çiçekler ekilmiş. 20 li yaşlarındasın. Sanırım hiç evlenmemişsin. Bahçedeki çiçekleri suluyorsun. Çok mutlusun. O kadar
224 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Seni Kim Öldürdü Virginia?
Bir yazarın dünyasına girebilmek, onun gördüklerini tam anlamıyla görebilmek hiçbir zaman mümkün değildir. Bu gerçek, bir insanın karşısındaki kişiyi tüm çıplaklığı ile göremeyeceği kadar ortadadır. Deneyimlerimiz gösteriyor ki, şu an düşündüğümüz veya hissettiğimiz bir duruma yıllar sonra aynı gözle bakmak mümkün olmayacaktır çünkü o durumu
Deniz Feneri
Deniz FeneriVirginia Woolf · İş Bankası Kültür Yayınları · 20215,8bin okunma
Reklam
Yakamoz&Papatya-6
"Bir türlü uyuyamayan Papatya, kafasını biraz olsun dağıtmak için odasını düzenlemeye karar verir. Çekmeceyi sert bir hamleyle açmasının ardından bir düzine kağıt, kar taneleri gibi yerlere savrulur. Hepsini bir çırpıda toplayan Papatya, son eline aldığı kağıtta Yakamoz'un yazdığı mektubun yırtık bir kısmını bulur. Kalan kağıt, Yakamoz
152 syf.
7/10 puan verdi
Bir romanın konusu ölüm kadar ciddi bir mevzuyken, okurken nasıl güldürmeyi başarabilir? Edward Bloom ölüm döşeğinde bir hastadır ve yanında onu bekleyen oğlu William'a son vedasını yapmak yerine ona komik hikayeler ve fıkralar anlatmaktadır. Bu hikayeleri anlatırken baba Bloom, aslında kendi hayatına dair ipuçları içeren anekdotlar da vermektedir. Hikayeler sembolik, bazen fantastik, ama her zaman tebessüm ettiren cinstendir ve Edward Bloom'u efsaneleştiren hikayelerdir. Mizah anlayışı yüksek modern bir masal okurken, baba ile oğul arasındaki o görünmeyen sihirli köprüyü de görünür hale getiriyor Büyük Balık. Hikayenin sonuna yaklaşırken romanın adı neden Büyük Balık diye düşünüyordum ki roman sonuyla bana tüm sorularımın cevabını verdi. Ben çok severek okudum. Tavsiye ediyorum.
Büyük Balık
Büyük BalıkDaniel Wallace · Yapı Kredi Yayınları · 2011441 okunma
Ve bir gün ağlayacak içinde son tebessüm Dudaklarında şarkı buzları, nağme kanı Sen bildiğin gibi dur yolların ortasında Hâlâ mı arıyorsun bir kölenin yasında Gökte saçların için gül devşiren hakanı...
Nurullah Genç
Nurullah Genç
88 syf.
·
Puan vermedi
·
7 saatte okudu
Birbirinden güzel 8 öykü. Yazarın ikinci kitabı olan bu kitabı da beğenerek okudum. Her öyküsünde bize verdiği, ince ince serpiştirdiği mesajları yerli yerinde ve gözlerimizin dolmasına sebebiyet veren türdendi. Öyle ki kitabı okuyup rafa kaldıracağımız türden değil, üzerine çokça düşünecek çokça konuşacak türden bir öykü kitabı. Her öyküyü ayrı ayrı incelediğimizde bizden, hepimizden bir şeyler görüyoruz. Durup durup geçmişe, bugüne ve olacağından umut etmeye çekindiğimiz yarına umutlandırarak götürüyor bizi. Özellikle kitaba da ismini veren ve diğerinden farklı olarak modern öykü diyebileceğim bir öykü olan son öyküyü okuduğumda bu duyguyu çok derin yaşadım. Betimlemeye zaten söylenecek söz yok, kapakta ve her öykü başında bulunan çizimler de öyküler ile uyumu harika olmuş. Okudukça geri dönüp baktırdı. :) En sevdiğim öykü Çikolatalı Gofret oldu. Kitabı okuyanların birçoğunda da bunu gördüm. Aslında başarı olarak diğerlerinden farkı yok, biz orda geçmişi, nerede o eski bayramlar sitemimizi, sobanın (zahmeti hariç:)) bizde hissettirdiği o garip sakinliği kısaca bizi çocukluğumuza götürerek tatlı bir hüzünü bulduk. Bizle başbaşa bırakıyor bizi.. Bir damla suyun önemi, devlet meselelerini, enflasyonu:), affetmeni ne anlam taşıdığını, anne - babanın bizdeki yerini, kendini bulmak ile delirmek arasındaki ince noktayı inceden inceden aktarılmış,diğer öykülerinde. Kısacası okurken hem tebessüm etmek hem hüzünlenmek hem de umutlanmak istiyorsanız kitabı hemen okumalısınız. :) Yüreğinize, kaleminize sağlık hocam
Emrah Atiş
Emrah Atiş
Dünyanın Sonu Öykünün Başı
Dünyanın Sonu Öykünün BaşıEmrah Atiş · Okur Kitaplığı · 202231 okunma
Reklam
Bir türlü anlayamadığı, bir türlü içlerine karışamadığı ve bunu zaten asla istemediği bu insanlarla arasında çelik bir duvar gibi yükselttiği bu tebessüm, onun müracaat ettiği son çareydi.
147 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
“Köylere kitap götürmek, çöle su götürmek gibidir.” İnsanın yüzüne, içine tebessüm iliştiren kitaplardan. Çokça ismini duymuşluğum var. Hakkı varmış ne güzel kitaptı diyorum şimdi arkasından. Kendi topraklarımızdan, sıcacık, umut veren. Hikaye, büyüklerinin yaşadığı yerleri görmek için Yunanistan’dan Peribacaları diyarına genç bir adamın gelmesiyle başlıyor. Evinde misafir kaldığı Mustafa Güzelgöz’ün hikayesi bu. Namıdiğer Eşekli Kütüphaneci. Mustafa Güzelgöz, Ürgüp’te bir kitaplık sorumlusu iken otuzdan fazla köye eşeklerle kitap taşıyor yılmadan usanmadan; kadınlar, çocuklar, halkı için. Çünkü okumaktır gelişmenin kalkınmanın temeli, karanlığı dağıtacak ışıktır. Ona bir kitap vereceğim Rahatını kaçırmak için Bir öğrenegörsün aşkı Ağacı o vakit seyredin Köy enstitüsü mezunlarından bir öğretmen olan Fakir Baykurt’un düzenlemelerini hasta yatağında yaptığı son kitabı Eşekli Kütüphaneci. Okurken bana öğretmenliğimin o güzel ilk yıllarını, köyde çalıştığım zamanları, gördüğüm yerleri, insanları o zamanların iklimini tekrar canlandırdı. Okuyucusunu sevgi, ümit, azim, barış duygularıyla sarmalayan bir kitap tavsiyesi olsun.
Eşekli Kütüphaneci
Eşekli KütüphaneciFakir Baykurt · Literatür Yayınları · 20109,6bin okunma
131 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Uzun zamandır okumak istediğim bir kitaptı ve bir günümü almadı diyebilirim. Öyle güzel benzetmeler yapmış, öyle güzel laf sokmuş ki insan kendini sorguluyor. Hissi olarak da dokunan bir çok yeri vardı içime. Mesela, idam anı için "acısız, bir anlık" diyorlar ve idam mahkumu içinden geçiriyor ki; "Nerden biliyorsunuz hiç yaşamadınız ki? Ölüler mi dirilip acısız güzel mekanizma yapmışsınız deyip ödül verdi?" Biz de bunu günlük hayatta çok yapıyoruz. Hiç tatmadığımız acıları öyle küçümsüyor öyle acısız bir hale indirgiyoruz ki sanki çok defa tatmışız gibi... Bir insanın hem iç dünyasını hem de bir toplumun davranışlarını incelemek mümkün kitapta. Mahkum öyle farklı bir pencereden bakıyordu ki hayata, ölmek üzereydi çünkü, “Çok iyi adamdır cellatlar” dediğinde acı bir tebessüm oturdu yüzüme. Kitap maddede hafif manada oldukça ağırdı. 77 sayfa okuyup 777 sayfa anlamak gibi. Sanırım kitabın yorumu kitaptan çok daha uzun sürerdi. Az kelamla çok şey anlatabilmek de ayrı hüner ya zaten @kefelisanat sayfasından tiyatrosunun oynandığı illeri takip edebilirsiniz. Tiyatrosu da kitabı kadar şahane
Bir İdam Mahkûmunun Son Günü
Bir İdam Mahkûmunun Son GünüVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023120,3bin okunma
Faili Meçhul Bir Sevda Mevsimini yitirmiş bir gönlün Kadehine damlayan son damla Bir ab-ı hayat suyu olur Serabında çatlayan dudaklarıma Saçlarından toplarım sarı buğdayları Mevsimine şaşıran her kuş benim yüreğime gelir Baharları toplar kapıma gülüşlerin Yüreğimde yankılanır kulağıma mıhlanan sesin Kaç Nisan geçti, dinmedi yağmurların Göğsüme bastırdım da bu ateşi öyle sakladım Zamansız gecelerde seni yıldızlara anlattım Şafağı bulmayan kaç gece gezdi kanımdan İçine hapseder beni gözlerin Bin yıl adını sayıklarım Bir tebessüm azat eder beni Aynalardan resmini toplarım I Mücahit Danabaş
Şimdi dudaklarında hep o lakayt ve her şeyi bilen tebessüm vardı. Bir türlü anlayamadığı, bir türlü içlerine karışamadığı ve bunu zaten asla istemediği bu insanlarla arasında çelik bir duvar gibi yükselttiği bu tebessüm, onun müracaat ettiği son çareydi. Kendini bu şehrin korkunç akıntısından, ancak, etrafında ördüğü bu soğuk duvarla kurtaracağını sanıyordu,
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.