Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Artık demir almak günü gelmişse zamandan, Mechûle giden bir gemi kalkar bu limandan. Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol; Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol. Rıhtım da kalanlar bu seyâhatten elemli. Günlerce siyâh ufka bakar gözleri nemli, Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu! Hicranlı hâyatın ne de son mâtemidir bu! Dünyâda sevilmiş ve seven nâfile bekler; Bilmez ki giden sevgililer dönmiyecekler. Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden, Bir çok seneler geçti, dönen yok seferinden.
İstanbul fetih cemiyeti
İçimden patikalar yayılır aşk iline Giden dönmez güzelim
Reklam
RAHİP LAWRENCE
Şiddetle başlayan hazlar, şiddetle son bulurlar, Ölümleri olur zaferleri, Öpüşürken yok olan ateşle barut gibi. En tatlı bal bile tadıldıkça bıkkınlık verir, Aynı tat isteği, iştahı köreltir. Onun için, ölçülü sev ki uzun sürsün sevgin, Hedefe hızlı giden, yavaş kadar geç varır.
"Şiddetle başlayan hazlar şiddetle son bulurlar, Ölümleri olur zaferleri, Öpüşürken yok olan ateşle barut gibi. En tatlı bal bile tadıldıkça bıkkınlık verir, Aynı tat isteği, iştahı köreltir. Onun için ölçülü sev ki uzun sürsün sevgin, Hedefe hızlı giden yavaş kadar geç varır."
“Uzun zaman önce, uzak diyarlarda parayı seven bir tüccar yasarmış. İki de oğlu varmış tüccarın. Biri doğumda ölüp giden karısının yadigârı, diğeri o yalnız büyümesin diye yanına alıp evlat bildiği. Tüccarın son seyahati uzun yıllar sürmüş. Niyeti, bu yolculuğundan kazandığını oğullarına pay edip köşesine çekilmekmiş. Fakat dönüş yolunda aklına fesat karışmış. Kendi oğlu dururken canından kanından olmayan çocuğa pay vermek içine sinmemiş. Her şeyi kendi oğluna bırakmaya karar vermiş. Döndüğünde iki delikanlı karşılamış onu. Her ikisi de onun gerçek oğlu olduğunu iddia etmiş. Geçen zaman yüzünden ayırt edememiş tüccar. Biri dalyan gibi, güçlü kuvvetli, yakışıklı; diğeri tıknaz, hantal, çirkin. Düşünmüş, karar vermiş; belli ki güçlü kuvvetli delikanlı onun oğluymuş. Varını yoğunu ona vermiş, diğerini de kardeşinin servetine musallat olmasın diye zehirletmiş. Günlerden bir gün gezgin bir dostu ziyaretine gelmiş tüccarın. Cok uzaklardan getirdigi mucizevi bir hediye sunmuş ona. Bir aynaymış bu. Şaşkınlıkla eline almış tüccar aynayı. Ve kendini ilk defa görmüş. Karşısında tıknaz, hantal, çirkin, yaşlı bir adam varmış. İnsan böyledir işte, dedi sonra; kendini bilmez.”
Düşünün yahu. Ne ben ona bir demet çiçek almıştım Ne o bana bir konser bileti. Hayat bu muydu? Böyle mi yaşamalıydı? Geçip giden trenin son vagonuna atlayamaz mıydık?
Reklam
Cinayete kurban giden kadınların yüzde yetmişi eşleri tarafından öldürülürdü. Yani “kendine bir erkek arkadaş bul” önerisi son derece eleştirel ve aşağılayıcı olmasının yanı sıra bir şiddet eylemine kurban gitme olasılığımı yükseltiyordu. Ama bu kadınla tartışmaya girmeyecektim.
Hele bir alay şeyhler, sarıklı hoca ve paşaların en önünde giden, gerçekten de pek dindar olan Enver Paşa’nın Osmanlı ordusunu temsil eden o pırıl pırıl sırmalı, kordonlu, göğsü nişanlarla kaplı büyük üniforması içinde, öylesine azametli ve heybetli göründüğü halde, daha Markâd-ı Nebeviye (Peygamber Efendimizin mübarek kabirlerine) yaklaşırken, son derece heyecanlanarak, büyük bir heyecan içinde kollarını da kavuşturup, ayaklarının ucuna basa basa ve ağır ağır yürüyerek aldığı saygılı vaziyetle, ziyaretini doyamamışçasına uzatışı ve sonunda bir masum çocuk saflığı ile, boynunu bükerek gözyaşlarını döküşü, bir anda dillere destan olmuştu.
Sayfa 31
Romanın Hazırlanması ve Yayını Bozkurtlar Diriliyor romanının yazımı 15 Nisan 1949'da bitmiştir. Hacaloğlu'nun kitabında 19 Ocak 1946 ile 16 Aralık 1948 tarihleri arasında Atsız'ın sadece sekiz mektubu vardır. Bunların hiçbirinde bu romanı yazdığından bahsetmiyor. Şüphesiz daha pek çok mektup olmalıdır. Nitekim Hacaloğlu,
Romanın Hazırlanması ve Yayını Bozkurtlar Diriliyor romanının yazımı 15 Nisan 1949'da bitmiştir. Hacaloğlu'nun kitabında 19 Ocak 1946 ile 16 Aralık 1948 tarihleri arasında Atsız'ın sadece sekiz mektubu vardır. Bunların hiçbirinde bu romanı yazdığından bahsetmiyor. Şüphesiz daha pek çok mektup olmalıdır. Nitekim Hacaloğlu,
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.