İşte önerme budur. Bir ses ka­ ranlıkta sırtüstü yatana bir geçmişten söz eder. Ara sıra bu güne ve daha seyrek olarak bir geleceğe değinerek, örnekse, Şu anda na­sılsan öyle son bulacaksın.
TARIMI EFEMÇUKURU'NA GÖMEN ANLAYIŞ
Türk tarımını AB dayatmalarına teslim eden iktidar, köylünün üretimden dışlanarak korumasız, kolsuz kanatsız ve yalnız kalmasına neden olmuştur. Bitirilen Türk köylüsü, kendi ülkesinde âdeta bir konuk haline getirilmiştir. Toprakları yok pahasına yerli ve yabancı yağmacıların sistemleştirilmiş bir saldırısı ile elinden alınmakta. Bütün bu yağmanın “yasa” adı altında kılıfı da hazırlanıyor. Bu yasalar AB tarafından hazırlanarak bir şablon uygulama olarak ülkemize uyarlanıyor. Son olarak İzmir'in Menderes ilçesinde Efemçukuru köyündeki halka karşın, Kanadalı Eldorado Gold şirketinin kolu olan Tüprağ Madencilik tarafından arazilerine “altın madeni” işletmeciliği adına (bir kısmı satın alınarak peşkeş çekildi
Reklam
İğrenç derecede yalnız. Son yıllarda kendimi böyle hissediyordum, en doğru tanım buydu. Bunu, bir süre önce bir telefon kabininin üzerinde siyah keçekalemle yazılmış olarak gördüm: "İnsanları seviyorum, bu da beni iğrenç derecede yalnız yapıyor."
Sayfa 194 - Metis
defalarca pardon filmini izlemek
bu konuda yalnız olduğumu sanıyordum. uzak bir yerde, beklenmedik şekilde, çok sevdiğim insanlardan oluşan, toplu bir tanıdıklar grubunu görmüş gibi hayretler içerisindeyim, gevrek gevrek gülerek izliyorum denk geldiğim pardon bağımlılarını. pardon izlemek, öğrenciyken uzayan kahvaltılarımızın biricik sebebiydi. "bu akşam pardon mu
Hayatını Türkçülüğe vakfetmiş bir kişi olarak bugün hayatta olsaydı, belki değil, muhakkak Sovyet Rusya'nın yıkılmasına, komünizmin ölüşüne sevinecek ve Türklüğün yavaş yavaş hürriyetine kavuşmasından olağanüstü bir memnuniyet duyacaktı. Bundan eminim. Ölümünden iki yıl kadar önce Türkiye'yi ziyaretim esnasında, kendisiyle son olarak
Sayfa 9 - “Şanslıyım…” (Buğra Atsız)Kitabı okuyor
Bilmek deneyimdir, fark etmek çözüm.
“Gerçekten ararsak, her insanın bir hatalı kusurlu bulabiliriz. Benim bir şey dikkatimi çekiyor. O da çoğunlukla insanların, bir kişinin yaptığı 99 iyiliği görmeyerek 1 hatasına yoğunlaşıp onu silip atarak kötü bir insan olarak nitelendirmeleridir. Oysa birey, belki yaptıklarından pişmandır ve o hata, onu belki daha da olgunlaştırmıştır. Bu yüzden ona bundan sonraki hayatında daha iyi bir insan olma şansı vermek gerekir. Bunları düşünürken aklıma Hindistan‘daki kova hikayesi geldi. Hizmetçinin birisi efendisinin evine iki kova ile su taşımış, fakat kovalardan birisi sağlam diğeri ise delikmiş. Bir gün delik kova, dile gelerek hizmetçi şunları söylemiş: “Sağdaki kova sağlam ve suları hiç dökülmüyor. Oysa ben delik bir kovayım, eve varıncaya kadar sularımın yarısı boşalıyor ve seni efendine karşı mahcup ediyorum, bundan son derece üzgünüm“. Fakat birkaç ay sonra, kuyu ile ev arasında bir delik kovanın bulunduğu tarafta çok muazzam bir yeşillik ve çimenlik meydana gelirken sağlam kovanın tarafı kupkuru kalmış. Hepimizin kendine özgü kusurları vardır, hepimiz aslında delik kovalarız. Bütün bu planda hiçbir şey ziyan edilmez. Kusurlarımızda gücümüzü bulduğumuzu bilirsek, biz de güzelliklere sebep olabiliriz.”
Reklam
Yok olup gitme anını edebe uygun olarak kendisi seç­melidir insan. Herkes gibi yavaş yavaş ölmek ölümün iti­barını düşürür, kendinizi elinizden hiçbir şeyin gelmediği, yolunuzu bekleyen, sizi deviren, adlandırılamayanın kuca­ğına atan bir sona açmak tahammül edilemezdir. Belki, do­ğal ölümün tümden gözden düşeceği, insanın şöyle yeni bir formülün ilmihallerini zenginleştireceği o an gelecektir: “Ey Efendimiz, bize her şeye son verme ihsanını ve gücünü, ken­dimizi zamandan silme lütfunu bağışla.”
Pdf
400 syf.
·
Not rated
24 saatten biraz fazla bir sürede bitirdim kitabı. Nehir ve Bora’nın hikayesini okudum. Daha doğrusu Mavi Kuş’un, Nehir’in hikayesini okudum. Ortalama bir kitaptı çok fazla beğenmedim ama çok kötü de değildi. Bora Karahanlı klasik çapkın, umursamaz erkek olarak çıktı karşıma. Nehir Erdem ile ise bir trafik kazasında yürüme yetisini kaybetmiş bir kız olarak tanıştım. Nehir’in babası Kenan Erdem’in sahip olduğu büyük bir inşaat firması olan N&D batma durumuna geliyor. Aynı zamanlarda da Bora’nın babası Ahmet Karahanlı neredeyse 30’una dayanmış uslanmaz oğlunu artık evlendirmek ve bir düzene sokmak istiyor. Bir arkadaşının da Ahmet Karahanlıya N&D’nin durumunu söylemesi üzerine Nehir ve Bora’nın evlenmesi ve şirketin de kurtulması öne sürülüyor. Ahmet Bey bu konuyu Kenan Bey ile konuşmaya gidiyor. Onlar konuşurken Nehir her şeyi duyuyor ve ailesi karşı çıksa da şirketi kurtarabilmek için evliliği kabul ediyor. Her şey burada başlıyor. Kitabın içinde beğendiğim çizdiğim yerler vardı. Bize iletilmek istenen çok güzel mesajlar da vardı. Nehir’in son sayfalarda söylediği şeyler ve kitabın sonundaki vedası hayatımın bazı noktalarında dikkate alabileceğim hatırlayacağım şeylerdi. Ama klişe bir kitaptı. Dediğim gibi kitabı ne beğenmedim ne de çok beğendim. Ortalama bir kitaptı. Bu tarz kitapları seviyorsanız okuyabilirsiniz.
Sınır
SınırBeyza Alkoç · İndigo Kitap · 20185.9k okunma
“İntiharın başkaldırmadan sonra geldiği sanılabilir. Ama yanlış olarak. Çünkü intihar başkaldırmanın mantıksal sonucu değildir, içerdiği razı oluş dolayısıyla, onun tam tersidir. İntihar; sıçrama gibi, en son noktasına götürülmüş kabullenmedir. Her şey tükenmiştir, insan temel öyküsüne geri döner. Geleceğini, biricik ve korkunç geleceğini fark eder, ona atılır. ”
Kelime-i Tevhidde Bilmemiz Gerekenler
“Tevhid”; birleme demek olup “Vahdet” yani birlik, bir olma halini tasdik anlamındaki ifadedir. Müslüman olmak için “Lâ ilâhe İllallâh / Allah’tan Celle Celâlûh başka bir ilâh yoktur.” kelimesini ve “Muhammedü’r-Rasûlullâh”, tevhidi bana getiren tebliğ eden Hazret-i Muhammed Mustafa Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz Allah’ın son gönderdiği
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.