Umut içinde kendi kendimi aldatır, yeniden uyumaya çalışırdım...
Fakat, bu umut benim tek gıdamdır. Bu umut benim yaşama gücümün en son parıltısıdır. O söndüğü gün... İşte, bunu tasavvur edemiyorum.
Sayfa 109 - İletişim YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
"En son umut ölür…”
Sayfa 106 - (e-kitap)
DELİKANLIM İYİ BAK YILDIZLARA"¹¹
Bir kavganın, özlemin yüceliğinde perçinlenen yürekler, hiçbir çıkar gözetmeden, kendi hayatlarını hiçe sayarak ölüme yürüdüler. Kimisi darağaçlarında, kimisi hain kurşunlarda, kimisi işkence tezgahlarında bir umut yüklenip bin umut oldular halklarına... Faşizmin ve gericiliğin kol gezdiği ülkelerinde, baskılara boyun eğmeyeceğiz, ölmek var dönmek yok dediler ve davrandılar... Kimi Kızıldere'de, kimi Nurhak'da, kimisi darağaclarında söyledi son sözünü. Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye! Ölmek Var Dönmek Yok!
Sayfa 73 - Gönül Yayıncılık
Bunun son akşam olduğunu hissettirirdi. Çalmaya başlamamış olmasını isterdin,çünkü canın acırdı ve sonra durmamasını umut ederdin. Yalnızlıktı bu.
Suç ve Ceza
Fırtınanın ıssız bir kıyıya fırlatıp attığı iki insan gibi, ezik, bitkin, üzgün, öylece yan yana oturuyorlardı. Raskolnikov, Sonya'ya bakıyor ve genç kızın kendisini ne kadar çok sevdiğini hissediyordu; ama tuhaf şey, böylesine çok sevilmek ona birden acı vermişti. Gerçekten de çok tuhaf, korkunç bir duyguydu bu! Kendisi için son umut, son çıkış yolu olduğunu düşünerek gelmişti Sonya'ya; acılarının hiç değilse birazını burada bırakacağını düşünmüştü, ama genç kızın bütün kalbini kendisine verdiğini anladığı şu anda, kendini birden eskisinden çok, ama çok daha mutsuz hissetmişti
Reklam
Kinyas’ın son anı
Hayat rededeleyecek kadar güzel ve gerçek. Bu hayatta umut, sevgi, dostluk, insanlık var. Ölüm ise boş bir kağıt. Kayra yolculuğunun parçaladığı hayatını toplayıp geri dönmelisin. Çünkü burada her şey var, her şey var.
Yine de insan yüreğinde sönen en son şey umut.
Sayfa 45 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
En kötü şartlarda yeşeren umut
İnsan içinde bulunduğu umutsuz koşullarda bazen bir zinciri bir saç teliyle koparabileceğini sanır
Psikiyatride "af yanılsaması" denilen bir durum vardır. İdama mahkûm edilen bir insan, infazından hemen önce, son dakikada affedilebileceği yanılsamasına kapılır. Biz de umut kırıntılarına dört elle sarılmıştık ve sonuna kadar, çok kötü olmayacağına inanmıştık.
Reklam
Oysaki "Gelirim" demişti, değil mi? Yine gelmemişti. Bir eylül daha geride kalmış ve ıhlamur ağacı son yapraklarını dökerken bir umut daha küle dönmüştü.
''Görüştünüz mü Yedinci Ordudan ayrılırken Mustafa Kemal'le? Ne diyordu olup bitenlere? Nasıl görüyordu geleceği? Bize atıp tuttu mu? ''Hayır. Yola çıkacağı günün gecesi topladı güvendiği arkadaşları...'Yenildik,' dedi. 'Vuruşmayı bıraktık. Vuruşmayı bırakmak, onurlu insanlar olarak yaşamayı hâlâ umut etmektir,' dedi. 'Eğer bu umudu kaybedersek bir daha davranacağız, ölüme kadar çabalamak için...İlk iş, silahların hepsini kaptırmamak... Çünkü milletler için hiçbir yenilgi son yenilgi değildir. Taşıyabildiğimiz silahı memleketin içlerine götürüp saklayacağız!' dedi.''
Sayfa 114 - Ketebe YayınlarıKitabı okuyor
sonsuz biçim'e
... ey güzel mavi güneş, sen çekici misin bir ustanın çekimserlik artınca kahramanlık azalınca durdum sarı güller gibi ilkyazına bir hastanın biraz askerce, biraz aşk gibi, biraz kalınca ey soyumdan ve aşkımdan yana olan kalbim her şeyden umut kesilir her şey kırık sen ufalınca oysa son provasını yapıyoruz bir büyük destanın sonsuz bir biçim olacak o herkes katılınca
Beni yanlış anlama. Ben hiçbir şekilde umutsuzluğun son raddesindeki bir nihiliste dönüşmüş falan değilim. Bir geminin kalkışının nedeni ne olursa olsun, her zaman bizlere bir tür belirsiz umut hissettirir. Bu antik çağlardan beri değişmeyen, insanın doğasına ait bir şeydir. Yunan mitolojisindeki Pandora’nın kutusu hikâyesini bilirsin. Açılmaması gereken kutu açılır açılmaz hastalık, keder, kıskançlık, açgözlülük, şüphe, ihanet, açlık ve kin gibi akla gelebilecek her türlü kötülük ve uğursuzluk kutudan sürünerek kaçmış, gökyüzünü kaplayarak uçup gitmiş. Bundan sonra, insanlar ne yazık ki sonsuza kadar sefalet içinde acı çekip kıvranmak zorunda kalmış. Ancak kutunun köşesinde haşhaş tanesi kadar küçük, parıldayan bir taş kalmış ve taşın üzerine belli belirsiz ‘umut’ kelimesi yazılıymış.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.