Deniz de gök de kan kırmızıya kesmişti. Sabah marşlar çalarak Boğaza giren Birleşik Donanmanın gururlu zırhlıları, orta ve küçük savaş gemileri, torpido botları, motorları, mayın arama-tarama gemileri -Hamilton'un deyişi ile bir cenaze korteji gibi- sessizce Çanakkale Boğazı'nı terk ediyorlardı. Sonunda onlar da yenilginin acı tadını tatmışlardı. Topçular şükür secdesine kapandılar. Bu zafer yüzlerce yıllık ezikliğe, emperyalizmi yenilmez sanmaya son veriyordu. Balkan yenilgisinin, Sarıkamış felaketinin, Süveyş fiyaskosunun cesaret kırıcı etkilerini silecekti. Emperyalistleri, parayı, çeliği, makineyi, barutu, kader sanılan zavallılığı, aşağılık duygusunu, Avrupa önünde emir eri gibi durma alışkanlığını yenmişlerdi.