Sonbahar değil di yaprakları solduran
Yaşam kavranması zor, birçok karmaşalarla dönüp dolaşıyor etrafımızda. Biz ise onun rüzgarında savrulan sonbahar yaprakları gibi savrulup duruyoruz. Benzimiz sararmış kabuğumuz çıtırdayan bir kırılganlıkta. Dur durak bilmeyen heyecan ve iniş çıkışlarla geçen bir ömür ikinci baharına merhaba derken, ilkbahar mevsiminden kalan anılar; acabalarıyla, iyikileriyle ve hatırada düşündürücü bir çok geriye dönük izleriyle zihnimizin köşesinde bir gölge gibi yeni yolculukları takip ediyor. Kaç kaçabilirsen.
Reklam
Sonbahar yaprakları kalbimde, bir bir dökülüyor gelen. Tek yeşil kalan düşlerimde, bir tek sen, bir tek sen. Hiç bilinmez renkleri gördüm senin gözlerinde. Hiç duymadığım kuşlar şakıdı gözlerimde. Ve sen uzak kıyılarda, baharı getiren mevsim.
Gazel 371
1.Nâm u nişâne kalmadı fasl-ı bahârdan Düşdi çemende berg-i dıraht itibârdan Bahar mevsiminden ne bir ad ne de bir iz kaldı. Artık kırlarda, ağaç yaprakları itibardan düştü. 2. Eşcâr-ı bâg hırka-i tecrîde girdiler Bâd-ı hazân çemende el aldı çenârdan Bahçenin ağaçları (bir derviş gibi) soyutlanmışlık hırkasına büründüler. Sonbahar
Sonra bir yaz, bir kış gelir. Zaman kayar, umutlar ve bekleyişler sonbahar olur. Işıklar gölgelerce uzar, eşyalar konuşma yaşına basar, anılar bardak izi, belki kırmızı. Kitaplar arasında eski takvim yaprakları, gösterdiği sayılar göç edip gidenlerin yası. Tutunduğun sıcak bir el, kahve kokusuyla tütün karışımı bir koku bir an saçılan düşleri hayata bağlar. Dünya işleri, gecikmeler, koşturmacalar, heyecanlı bekleyişler, bir kaç gülümseme, saçındaki son hüznü dağıtan akşamın turuncu rengi...Usul usul suyun hafifliğinde bir sandaldır yürek. Her batış geceyi, her doğuş güneş sevinci... Işıl Işık
En nihayetinde içimizde tecelli eden şeyler, dışımızda ufalıp giden sonbahar yaprakları gibidir, vardır ama yok olacaktır, kıymetlidir ama değersizleşecektir.
Reklam
Yeni yazmakta olduğum romanımdan bir kaç alıntı
Parke taşları buz tutmuş, arnavut kaldırımlı yolda yürüyorum. Sokağın sarı loş ışıkları, yalnız gecede gözümü alıyor. Kendimden yarı emin yürüyorum klasik ayakkabımın sert topukları yere tak tak vururken, ayak uçlarım yavaş yavaş buz tutmuş uyuşmuş. Az evvel biraz dinleneyim dedim oturdum banka... Sokaklar bomboş, sonbahar rüzgarı esmeye başladı. Güz yaprakları yere düşerek hışırdıyor. O an karşıdan bir umutla bekledim fötr şapkasını takmış, paltosunu giyerek gelmiş Attila İlhan 'ı. Kız arkadaşımı anlatacaktım. Şiire döksün... O kız şiir olsun ki o zaman, okurum onu. Okur okur yeniden aşık olurum ...
Hayatının dönüm noktası olan, kalbini yeşerten, sana ümit veren o insanın yıprandığını, yorulduğunu görünce sonbahar yaprakları gibi dökülürmüş kalbinden hüzün. İşte o zaman anlarmış insan ne kadar değiştiğini, geliştiğini, hayatın o zamandan beri ona neler kattığını. Sonra içinde bir mutluluk oluşurmuş. İyi ki girmiş hayatıma dersiniz. İyi ki dokunmuş kalbime, iyi ki ümit vermiş, yeşertmiş kalbimi. Sonra sıcak bi tebessümle ayrılırsınız ordan. Bir daha ne zaman göreceğinizi bilmeden. [19.04.2024 - HK ]
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.