günlerdir üç dört kitabı ilerletmeye çalısıyorum biri hitap etseydi kendisine tutunacaktım ama olmadı, ben de; yaşam kötü kahve içilemeyecek kadar kısadır ilkesine uyup öylece bıraktım :)
şimdi kötü günler için sakladığım o kitaba başladım, ruhumla okuyabileceğim kadar özel olduğu için huzurluyum ama bitecek diye tedirginim, zıtlıklar, akisler, yaniler filan.
hikayenin bu kısmında olan şuydu zârin;
yılgınım, yılkıdayım, kitabımı kapattım / çayhaneden ayrıldım çaya benzemez çayı / şöyle şeyler yazıyor şımarık zamaneler: / “kibritin var mı tanrım yakasım var dünyayı”
gün, boşlukta salınışına hayran olduğum kavaklar, yerini yağmura bırakmayan gök gürlemesi, uzaklar, kaderin cilvesi, sevgili mem, evîn, dumanı tüten çay, bitmeyen kitap, sessizin payı, gözlerimle aynı hizadaki kuşlar, yani adı yaşamak olan ne varsa.